Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Abdülaziz

  • Okunma : 852
Abdülaziz Resim

32. Türk padişahı (25 Haziran 1861 - 3 Haziran 1876)

Lakabı: Pehlivan

Doğumu: Şubat 1830, İstanbul

Babası: Mahmut II

Annesi: Pertevniyal Sultan

Ölümü: 3 Haziran 1876, İstanbul

Gömüldüğü yer: Sultanmahmut türbesi,

Divanyolu, İstanbul

Sadrazamları:

Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa (1861)

ali Paşa (1861; 1867-1871)

Keçecizade Mehmet Fuat Paşa (1861-1863; 1863-1866)

Yusuf Kamil Paşa (1863)

Mütercim Mehmet Rüştü Paşa (1866-1867; 1872-1873; 1876)

Mahmut Nedim Paşa (1871-1872; 1875-1876)

Mithat Paşa (1872)

Sakızlı Ahmet Esat Paşa (1873; 1875) Şirvanizade Mehmet Rüştü Paşa (1873-1874) Hüseyin Avni Paşa (1874-1875)

Türk padişahı (İstanbul 1830-ay.y. 1876). Mahmut II ile Pertevniyal Sultan'ın oğlu olan Abdülaziz, babası öldüğünde 10 yaşındaydı. Ağabeyi Abdülmecit'in padişahlığı boyunca eğitimine özen gösterilmedi; devlet işlerinden uzak tutuldu. Harem dışında yaşamını av, cirit, güreş gibi uğraşlarla geçirdi. Sağlıklı görünümü ve sade yaşayışıyla halkın sevgisini topladığından, ağabeyi Abdülmecit ondan kurtulmayı, yerine kendi oğlu Murat'ı (V) getirebilmek için veraset geleneğinde bir değişiklik yapmayı düşündü. Ancak, bu tasarımı gerçekleştiremeden ölmesi üstüne, Abdülaziz 25 Haziran 1861'de tahta çıktı. Padişah oluşundan sonra sadrazama gönderdiği hattı hümayunda, Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla başlatılan yenilik hareketlerinin sürdürüleceğini, parasal güçlüklere çözüm bulunacağını ve tasarrufa önem verileceğini belirtmesine karşın, uygulamada bütün bunlar gerçekleştirilemedi. Devlet borçları 25 milyondan 250 milyona yükselerek, 1875'te hazine bu borçların faizlerini bile ödeyemez duruma geldi. Devlet gelirlerinin beşte biri sarayla ilgili harcamalara gitmekteydi. Ancak, giderler içinde en büyük kalemi, zamanın karmaşık siyasal olayları oluşturuyordu: Karadağlılar, Sırplar ve Romenler bağımsızlıklarını kazanabilmek için sürekli kargaşalıklar ve çatışmalar yaratıyorlar, Yunanistan ile birleşmek dileğinde olan Girit Rumları sık sık ayaklanıyorlar, Mısır'daki olayların ardı arkası kesilmiyordu. 1866'da Romenler, bir yıl sonra da Sırplar istediklerini elde ettiler. Girit'teyse geçici bir barış sağlandı. Bulgarlar, bağlı bulundukları Rum patrikhanesinden ayrılarak bağımsız bir Bulgar eksarklığı kurdular. Mısır valisi İsmail Paşa, Mısır'da valiliği babadan oğula geçecek biçime getirerek, hıdiv unvanını aldı. Hıdiv İsmail Paşa'nın başına buyruk davranışlarına (kendi başına borç antlaşmaları imzalamak, vb.) ancak 1869'da son verildi. Bu arada Mekke ve Medine'deki OsmanlI yönetimi pekiştirildi. Hicaz'da yeni bir il örgütü kuruldu. Bahreyn ve el-Aksa Osmanlı devletine bağlandı. Yemen ve Asir yeniden Osmanlı egemenliğini tanıdı.

Abdülaziz'in padişahlığının ilk on yılında, devlet yönetimi büyük ölçüde Ali ve Fuat paşalar tarafından yürütüldü. Osmanlı dış siyaseti Ali Paşa'nın sadrazamlığı sırasında İngiltere'nin, Fuat Paşa'nın sadrazamlığı sırasındaysa Fransa'nın etkisi altındaydı. 1871'den sonraysa, Mahmut Nedim Paşa'nın sadrazam olmasıyla birlikte, Rusların dış siyasetteki etkileri attı. Bu arada, Tanzimat ilkelerine aykırı tutuklama, kovuşturma, sürgün cezaları, rütbelerin geri alınması ve sansür gibi keyfi hareketler yeniden başladı.

Abdülaziz, 1867'de Napolyon lll'ün davetlisi olarak, Uluslararası Paris Sergisi'ni görmek ve siyasal görüşmeler yapmak için deniz yoluyla İtalya üstünden Fransa'ya gitti ve bir buçuk ay kadar süren bu gezisi sırasında, Batı Avrupa kentlerini gezdi (Avrupa'yı gezen ilk Osmanlı padişahıdır). İngiltere kraliçesi Victoria'nın çağrısıyla Londra'ya da geçti. İki yıl sonra Fransa imparatoru adına İmparatoriçe Eugénie ve Avusturya imparatoru Franz Josef bu ziyareti iade ettiler.

Abdülaziz döneminde Tanzimat'ın uygulanmasıyla ilgili yönetimsel, askerî, parasal konularda ve özellikle eğitim alanında önemli değişiklikler yapıldı. Eski eyalet ve sancak sistemi değiştirilerek, ülke 27 vilayete bölündü. Memurların yönetimsel sorumluluklarını belirten bir nizamname yayınlandı. Adli •mekanizma ikiye ayrıldı: Devlet Şûrası; Temyiz ve İstinaf mahkemeleri. Ayrıca, Nizamiye mahkemeleri genişletildi. Cevdet Paşa başkanlığındaki Mecelle Cemiyeti, 1874'te Mecelle-i Ahkam-ı Adliye adlı hukuk kitabını, son bölümü dışında tamamladı. Osmanlı Tabiyet Kanunu, Pasaport ve Transport (Mürur) Nizamnamesi hazırlandı. Hassa alayı kuruldu. Donanma, önemli bir deniz gücü haline getirildi. Rüştiyeler çoğaltıldı. Lisan Mektebi, Hukuk Mektebi, Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye, Kaptan ve Çarkçı Mektebi, Kız Öğretmen Okulu, Kız Sanat Okulu gibi meslek okullarının yanı sıra, Galatasaray Sultanisi, Darülfünun ve Darüşşafaka açıldı. Basın Kanunu ve ilk Eski Eserler Nizamnamesi çıkarıldı. Çeşitli parasal reformlar yapıldı. Bu arada Bina vergisi uygulanmaya başlandı. Emniyet Sandığı Osmanlı Bankası kuruldu. İstanbul'da ilk kez uluslararası sanayi sergisi açıldı. Dedeağaç-Edirne-İstanbul demiryolu gibi çeşitli ulaştırma çalışmalarının yanı sıra, ilk deniz yolları işletmesi olan ve Boğaziçi vapur seferlerini düzenleyen Şirket-i Hayriye kuruldu. Süveyş Kanalı işletmeye açıldı. Bu arada Beylerbeyi sarayı, Çırağan sarayı, Çekmece ve İzmit kasırları, Taksim kışlası, Gümüşsuyu kışlası, Harbiye Nezareti, Maçka silah-hanesi, Yuşa ve Süheylbey camileri, çeşitli çeşmeler yapıldı. Tophane'deki döküm atölyeleri, Haliç'teki tersane, Beykoz kışlaları, Kuleli kışlası genişletildi ve onarıldı.

Ancak, bütün bunlara karşın, durumdan hoşnut olmayan ve yönetimi eleştirenlerin sayısı gün geçtikçe artmakta, bu tür eleştiriler sık sık basında yer almaktaydı. Bu da sansür kurumunun işletilmesine yolaçtı: Böylece muhalefet gizli bir örgüt biçiminde çalışmaya zorlanıyordu. Yurt içindeki muhalefetin bir sonucu olarak, Paris'te Mısırlı Mustafa Fazıl Paşa'nın çevresinde toplanan aydınların oluşturduğu Yeni Osmanlılar Cemiyeti kuruİdu. Abdülaziz'in gün geçtikçe artan debdebe ve savurganlığına, rüşvete, sürgün olaylarına Rusların içişlerine daha fazla karışmalarına son vermek isteyen ve halkın yönetimi daha yakından denetleyebileceği bir yönetim biçimi olan meşrutiyetin gerekliliğine inanan Mithat Paşa, Yeni Osmanlılar Cemiyeti ile ilişki kurdu. Bu arada halk arasında hoşnutsuzluk artmakta, Abdülaziz'in veraset geleneğini değiştirerek oğlu Yusuf İzzettin Efendi'yi yerine tahta geçireceği söylentileri, huzursuzluğu körüklemekteydi. Medrese öğrencilerinin ayaklanması üstüne Abdülaziz, Mahmut Naim Paşa'yı sadrazamlıktan aldıysa da, bunun bir yararı olmadı ve Devlet Şûrası başkanı Mithat Paşa, padişaha karşı olan serasker Hüseyin Avni Paşa, şeyhülislam Hayrullah Efendi, Abdülaziz'in bir padişah olarak bilgisizliğini ve bazı dengesiz davranışlarını öne sürerek, Hayrullah Efendi'den alınan bir fetvayla tahttan indirilmesine karar verdiler. Harbiye öğrencilerinin Gümüşsuyu ve Taşkışla yönünde karadan, donanmanın da denizden Dolmabahçe sarayını kuşatmasından sonra, Abdülaziz tahttan indirilerek yerine yeğeni Murat V geçirildi (30 Mayıs 1876). Abdülaziz, önce Topkapı sarayına oradan da kendi isteğiyle Ortaköy'de yaptırmış olduğu Feriye sarayına götürüldü. 2 Haziran'da, tahttan indirildikten dört gün sonra, üzüntüsünden bilek damarlarını keserek intihar etti (intihar etmediği, öldürüldüğü de söylenir) ve Mahmut II türbesine gömüldü.

Abdülaziz Resimleri