Abdullah Cevdet
ABDULLAH CEVDET (1869-1932), II. Abdülhamid’e karşı siyasal etkinlikleriyle tanınan bir düşünür, siyaset adamı ve gazetecidir. Malatya’da doğan Abdullah Cevdet, askeri ortaokul ve liseyi bitirdikten sonra İstanbul’ da tıp öğrenimine başladı. O dönemde, modern biyolojinin ve batının yeni düşünce akımlarının izlenip tartışıldığı kurumların başında Askeri Tıp Fakültesi gelirdi. Abdullah Cevdet de öğrenciliği sırasında Alman tıp doktoru ve düşünürü Ludwig Büchner’in görüşlerinden etkilendi. Büchner’in Madde ve Kuvvet (Kraft und Stoff; 1855) adlı kitabının bir bölümünü kendi ekleriyle birlikte Fizyolociya-i Tefekkür (1892; “Düşünmenin Fizyolojisi”) adıyla yayımladı. Sonraki yıllarda da modern biyolojiyi temel alan görüşleri doğrultusunda kitaplar yazmayı, çeviriler yapmayı sürdürdü.
1889’da Tıbbiye’deki arkadaşlarıyla birlikte, II. Abdülhamid’in baskıcı yönetimine karşı gizli bir dernek kurdu. Sonradan Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alan bu dernekteki çalışmaları yüzünden birkaç kez tutuklandıysa da 1894’te Tıbbiye’yi bitirebildi. Haydarpaşa Hastanesi’nde göz hastalıkları asistanıyken geçici olarak görevlendirildiği Diyarbakır’da, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin şubesini açtı. Orada tanıdığı Ziya Gökalp’i etkileyerek örgüte girmesini sağladı. Gene siyasal etkinliklerinden dolayı 1895’te tutuklanarak Trablusgarp’a sürülen Abdullah Cevdet, oradan önce Tunus’a, sonra Avrupa’ ya kaçtı. II. Abdülhamid yönetimine karşı olan Jön Türkler’e katılarak, Cenevre’de arkadaşlarıyla birlikte Osmanlı gazetesini çıkarmaya başladı. Örgütün yayın organı olan bu gazetede Osmanlı halkını ayaklanmaya çağıran yazılar yazdı. Bu yazılardan çekinen Abdülhamid, Abdullah Cevdet’in mesleği dışında yazı yazmaması koşuluyla Trablusgarp ve Fizan’daki tutukluları serbest bırakacağını bildirdi. Abdullah Cevdet bu anlaşmayı kabul ettiği için 1899’da Viyana elçiliğinin doktorluğuna atandı, ama örgütün gazetesinde gizlice yazmayı da sürdürdü.
Bir tartışma sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nun Viyana’daki elçisini tartakladığı için 1903’te Avusturya’dan sınır dışı edilince Cenevre’ye geçti. Osmanlı İttihat ve İnkılap Cemiyeti’ni kurarak gazeteyi yeniden çıkarmaya başladı. Ayrıca bir basımevi kurdu, İçtihad (Görüş) adıyla batı toplumlarını, kültürünü ve düşünce akımlarını tanıtmayı amaçlayan bir dergi yayımladı. Osmanlı hükümetinin baskısıyla İsviçre’den de sınır dışı edilince, basımevini ve dergisini Kahire’ye taşıdı. Oradayken Reinhardt Dozy’den çevirip yayımladığı Tarih-i İslamiyet, peygamberin yaşamına dil uzattığı gerekçesiyle Osmanlı hükümetince yasaklandı ve Galata Köprüsü’nden atılarak yok edildi. Abdullah Cevdet bu dönemde demokrasiyi ve çalışanların haklarını savunan Osmanlı Demokrat Fırkası’nı (partisini) destekledi.
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra 1910’da İstanbul’a dönen Abdullah Cevdet İçtihad dergisinin yayımını sürdürdü. Çok sayıda kitap yayımlayarak Kütüphane-i içtihad dizi
sini oluşturdu. Bu sırada dinsel konulardaki eleştirel yazılan hükümetin tepkisini çektiği için dergisi sık sık .kapatıldı, ama Abdullah Cevdet dergiyi değişik ve benzer adlarla çıkarmayı sürdürdü. Sonunda İttihatçılar’ın baskısıyla 1914’te derginin yayımını durdurmak zorunda kaldı.
I. Dünya Savaşı’nı izleyen ateşkes döneminde İngiltere yanlısı bir tutum benimseyen ve başlangıçta Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan Abdullah Cevdet’in devlet görevi alması Cumhuriyet yönetimince yasaklandı. Bu nedenle Abdullah Cevdet ömrünün geri kalan yıllarını şiir kitaplarını ve dergisini yayımlayarak geçirdi.
Abdullah Cevdet, batıda gelişen yeni bilimlerin Türkiye’de de tanınabilmesi için Arap harfleri yerine, halkın kolayca öğrenebileceği Latin harflerinin kullanılmasını savunmuştur. Ayrıca işçi ve kadın haklarının savunucusu olmuş, Osmanlı ülkesinde yaşayan çeşitli halklara eşit olanaklar tanınması için uğraşmıştır. Buna karşılık zaman zaman, insan zekâsını kafatası çevresinin ölçüsüne bağlayan bilimdışı görüşler de öne sürebilmiştir.
Tıp, felsefe, siyaset ve toplumbilim konularında, bir bölümü çeviri olmak üzere 70’e yakın kitap yayımlayan Abdullah Cevdet’in yapıtlarından bazıları şunlardır: Fen ve Felsefe (1906), Yaşamak Korkusu (1911), Beyin Fizyolojisi ve Korunması (1917), İslam Dünyasına Tarihi ve Felsefi Bir Bakış (1922).