Albrecht Dürer
Albrecht Dürer, Alman ressamı ve gravürcüsü (Nürnberg 1471-ay.y. 1528). Kuyumcu olan babasının yanında çalışan (bu etki sonradan, tablolarında ayrıntıları kılı kırk yararcasına verme kaygısında görüldü) Albrecht Dürer, 1485'e doğru Nürnberg'de ressam Wohlgemuth'un atölyesine girdi. Dört yıl sonra Colmar'a giderek Schongauer kardeşlerle tanıştı. Sonra, Basel ve Venedik'e giaip, Nürnberg'e dönerek, evlendi. Babasının dev bir portresini (1490), Wohlgemuth'un portresini (1490) ve kendinin nişanlılık portresini (1493) yapıp, 1497'de, en güzel yapıtlarından biri olan Oswald Kell'in portresini gerçekleştirdi. Bu arada İtalya'ya bir yolculuk yaparak İtalyan gravür sanatının (özellikle Mantegna'nın bakır üstüne gravürlerinin) etkisinde kaldı ve 1498'de yaptığı Apokalips dizisiyle, o güne kadar tahta üstüne oyulmuş en güzel yapıtları ortaya koydu. 1505-1507 arasında Venedik'te kalarak beş çiltlik İnsan Bedeni Orantıları Kitapları (1528'de yayınlandı) adlı yapıtının öğelerini derledi. 1508'de Büyücü Kralların Tapınması tablosunu, 1510'da tahta üstüne Meryem'in Yaşamı'nı yaptı. 1510'da ağaç üstüne Büyük Acı gravürünü gerçekleştirip, 1511'de yaptığı Âdem ile Havva tablosuyla, bir kompozisyon başyapıtı verdi. Aynı yıl, bakır üstüne Meryem'in Yaşamı, ağaç üstüne Küçük Acı gravürlerini, Küçük Acı ve Büyük Acı'nın bakır basmalarını yaptı. O tarihten sonra gerçek ustalığına ulaşıp, Nietzsche'nin hayran kaldığı Şövalye, Ölüm ve Şeytan, Melankoli ve Aziz Hieronymus Hücresinde gravürleriyle sanatının doruğuna erişti. 1511-1520 arasında imparator Maximilian için çalışıp (Kralın Dua Kitabı'nın resimlenmesi), 1520'de Hollanda'ya giderek, güçlü ve içe dönük sanatıyla çok beğenildi. Kendi de Van Eyck'tan etkilendi (Dört Havari).
Albrecht Dürer her şeyden önce olağanüstü bir süslemecidir (suluboyalar). Bakır gravürcülüğünü, o güne kadar bilinmeyen gümüş rengi tonlar vererek dev adımlarla ilerletmiştir. Yapıtlarında, esinden çok sağduyunun payı ağır basar. İtalyan sanatının dev biçimlerini Alman sanatının derinliğiyle birleştirmeyi başarmış, ama Eskiçağ sanatını taklide kalkıştığında (Lucretia), başarısızlığa düşmüştür.
Not: Albrecht Dürer'in Kendi Portresi (1500), bütün yapıtlarına egemen olan teknik dehasını ve duygusal yoğunluğu yansıtmaktadır. Dürer, İtalyan Rönesansı'nın yeniliklerini Kuzey Avrupa sanatına aktarmıştır. (Alte Pinakothek, Münih.)