ALİ PAŞA
(1815-1871), Islahat Fermanı’nı hazırlayarak yürürlüğe koyan Osmanlı devlet adamıdır. 1830’da Divan-ı Hümayun kâtibi olarak ilk devlet görevini üstlendiğinde 15 yaşındaydı. Üç yıl sonra yeni kurulan Tercüme Odası’na atandı. Tanzimat döneminin devlet adamları için neredeyse bir okul niteliği taşıyan bu kurumda ve 1835’te görevli olarak gittiği Viyana’da mesleğinin bütün inceliklerini öğrendi. 1838’de Londra elçiliğine atanan Mustafa Reşid Paşa ile birlikte İngiltere’ye giderek paşanın güvenini kazandı. Abdülmecid ve Abdülaziz dönemlerinde çeşitli devlet görevlerinde bulunan Âli Paşa beş kez sadrazamlık, sekiz kez de dışişleri bakanlığı yapmıştır.
1855’teki ikinci sadrazamlığı sırasında, Kırım Savaşı’nı sona erdiren Paris Konferansında Osmanlı Devleti’nin temsilcisiydi. Bu konferansta kapitülasyonların kaldırılması için girişimlerde bulunduysa da başarılı olamadı. 1856’da büyük Avrupa devletlerinin istekleri üzerine Islahat Fermam’m hazırlayarak Müslüman olmayan halkın durumunu yeniden düzenledi. Bu girişimi sert tepkilerle karşılanınca görevden alındı. 1858’de üçüncü kez sadrazamlığa getirilen Âli Paşa, Kırım Savaşı’ndan sonra bozulan mali durumu düzeltmeye uğraştı. Büyük güçlüklerle alman dış borçların gereksiz yere kullanılmaması için saray giderlerinde kısıntı yapınca bir kez daha görevden alındı.
1861’de tahta çıkan Abdülaziz döneminde Âli Paşa iki kez daha sadrazamlığa getirildi. 1867’de başlayan ve ölümüne kadar süren beşinci sadrazamlığı büyük önem taşır. O yıllarda çıkan Sırbistan ve Girit sorunları Âli Paşa’nın çabalarıyla çözüldü. Ama Sırbistan’ daki bazı yerler ile Belgrad’ı Sırplar’a bırakması ve Girit’e özerklik tanıması sert eleştirilerle karşılandı.
1869’da Fuad Paşa’nın ölümü üzerine dışişleri bakanlığını da üstlenen Âli Paşa devlet içindeki gücünü daha da artırdı. Bu arada Mısır Valisi İsmail Paşa’nın yönetimde daha bağımsız davranma girişimlerine karşı koydu. 1871’de ölümünden birkaç ay önce katıldığı ve Rusya ile çıkabilecek bir savaşı önlediği Londra Konferansı son göreviydi.
Âli Paşa, Mustafa Reşid Paşa ve Fuad Paşa ile birlikte Tanzimat döneminin en önemli yöneticilerindendir. Devlet içindeki gücünü engelleyeceği düşüncesiyle seçimle oluşturulacak kurumlara karşı çıktı. Basının ve karşıtlarının kendisine yönelik eleştirilerini susturabilmek amacıyla baskı uyguladı. Yenileşmeci bir politika izleyen Âli Paşa zamanında bütün devlet kuruluşları batıdaki örneklerine uygun olarak yeniden düzenlendi; ordu çağdaşlaştırılarak güçlendirildi. Âli Paşa dış politikada, Osmanlı Devleti’nin batılı devletler karşısında varlığını sürdürebilmesi için çaba harcadı. Bu amaçla Müslüman olmayan halkın haklarını genişletme doğrultusunda uygulamalara girişti.