Anton Pavloviç Çehov
(1860-1904). Öyküleri ve oyunlarıyla dünya edebiyatında çok özgün bir yeri olan Rus yazarlarından Anton Pavloviç Çehov, Azak Denizi kıyısındaki Taganrog’da doğdu. Özgürlüğe kavuşmuş bir kölenin torunu ve bir taşra bakkalının oğludur. İlk ve ortaöğrenimini doğduğu kentte tamamladı. 1879’da tıp öğrenimi görmek üzere Moskova’ya gitti. Öğrenim yıllarında ailesine destek olmak amacıyla gazete ve dergilere yazılar ve kısa mizah öyküleri yazdı. Çehov tıp öğrenimini bitirdiğinde yazılarıyla yaygın bir ün kazanmıştı. O yıllarda dönemin önde gelen dergilerinden Yeni Zam an’m yönetmeniyle tanıştı ve takma ad kullanmaktan vazgeçerek, öykülerini kendi imzasıyla yayımlamaya başladı.
Oyun yazarlığına tek perdelik oyunlarla başlayan Çehov’un sahnelenen ilk başarılı oyunu Ivanov’dur (1887). Çehov 1890’da bir tutuklu ve sürgün yeri olan Sahalin Adası’na gitti. Oradan döndükten sonra izlenimlerini Sahalin Adası (1893-94) adlı kitapta yayımladı. Çehov, insanların içinde bulunduğu kötü koşulların değişebilmesi için herkesin sorumluluk duyması ve bir şeyler yapması gerektiğine inanıyordu. Bir araştırma tezi niteliğini taşıyan Sahalin Adası, hapishane koşullarında bazı iyileştirmeler yapılmasına yol açtı. 1891’de Avrupa gezisine çıkan yazar, Rusya’ ya döndükten sonra, en güçlü yapıtlarından 6 Numaralı Koğuş’ta (1892) özgürlükçü düşünceleri savundu. Bu dönemde yazdığı oyunlar arasında başyapıtlarından Martı ise, ilk kez 1896’da St. Petersburg’da (bugünkü Leningrad) sahnelendi. İzleyicinin alışık olmadığı türden bir oyun olduğu için başarısızlığa uğradı. Çehov 1894 Mart’ında bir akciğer kanaması geçirdi. Sağlığının düzelmesi için Karadeniz kıyısındaki Yalta’ya yerleşti. Burada onu görmeye gelen Tolstoy, Gorki ve Bunin gibi yazarlarla sık sık görüşme ve tartışma olanağı buldu. 1898’de ünlü oyun yönetmeni Konstantin Stanislavski, Martı’yı Moskova Sanat Tiyatrosu’nda yepyeni bir anlayışla sahneye koydu. Oyun bu kez büyük bir başarı kazandı. Bu oyunu Vanya Dayı (1899), Üç Kız Kardeş (1901) ve yazarın ölümünden az önce tamamladığı Vişne Bahçesi (1904) izledi. Bu yapıtların tümü de, insan doğasının iç gerçekliğini yansıtan, insanın zayıf yanlarını ve yalnızlığını dile getiren, bu nedenle de tiyatro sanatında yeni bir çığır açan yapıtlardı.
Ünü çar tarafından da kabul edilen Çehov, Akademi üyeliğine seçilmişti. Ne var ki, 1900’de Tolstoy’un bu Akademi’ye girmesini çar onaylamayınca Akadem i’den ayrıldı. Martı’nın ünlü oyuncusu Olga Knipper ile evlenen Çehov, sağlığının giderek kötüleşmesine karşın, Vişne Bahçesi’nin 1904’teki ilk sahneye konuşunda bulundu ve aynı yıl Almanya’daki sağlık merkezlerinden biri olan Badenweiler’da veremden öldü.