Auguste Rodin
(1840-1917). Fransız heykelci Auguste Rodin çağdaş heykel sanatını derinden etkilemiştir.
Yoksul bir ailenin çocuğu olarak Paris’te doğan Rodin, sanat öğrenimine 14 yaşında bir resim okulunda başladı. Ardından, üç kez girdiği Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu sınavlarını kazanamayınca, Sevres Porselen Fabrikaları’nda, heykelci Albert E. Carrier-Belleuse’ün yanında çalışmaya başladı. 1871’de Carrier-Belleuse ile birlikte Belçika’ya gitti. Daha sonra İtalya’da Rönesans’ın büyük ustalarının yapıtlarını inceledi.
En çok tanınan yapıtlarından Düşünen Adam'ın (1880) dünyanın çeşitli yerlerinde sayısız kopyası vardır. Aslı ise Paris’te Rodin Müzesi’ndedir. Bu yapıt çenesi eline dayalı, öne doğru eğilmiş oturan tunç bir erkek heykelidir. Vücudunun duruş biçimi ve yüz ifadesi yoğun düşünce içinde olduğu duygusunu verir. Rodin Düşünen Adam’ı, insana özgü tüm duyguları ve düşünceleri yansıtmak amacıyla tasarladığı ve “Cehennem Kapıları" adını verdiği anıtsal yapıtın bir parçası olarak düşünmüştü. Ne var ki, Dante’nin İlahi Komedya'sından esinlenerek başladığı bu yapıtı hiçbir zaman tamamlayamadı.
Rodin, tamamlayamadığı büyük boyutlu tasarıları üzerinde çalıştığı yıllarda tek ya da grup figürlerinden oluşan başka heykeller de yaptı. Bu yapıtlardan biri, Calais kenti yöneticilerinin, 14. yüzyılda kentlerini yıkımdan kurtarmak için yaşamlarını feda eden altı yurtseverin anısını yaşatmak için sipariş ettiği anıttır. Calais’liler adlı bu anıtı Rodin 1889’da tamamladı. Bu yapıtta insanların verdikleri kararın ciddiyeti, canlıymışçasına yüzlere yansımıştır. Anıtın tunçtan dökülen bir kopyası,
1913’te Londra’da parlamento binasının bahçesine yerleştirildi. Bir başka kopyası da New York’ta Joseph H. Hirshhorn Koleksiyonu’ndadır.
Rodin’in 1885-96’da yapmış olduğu, içlerinde Danaid (1885), Düşünce (1886), Öpüş (1886) gibi yapıtlarının bulunduğu bir dizi heykel, kendisi de yetenekli bir heykelci olan Camille Claudel (1864-1943) ile arasındaki fırtınalı ilişkinin ürünüdür. Öpüş hangi yanından bakılırsa bakılsın, tutkulu bir sevginin olağanüstü duyarlıkla yansıtıldığı bir aşk simgesidir.
Bazı eleştirmenlerce heykel sanatının en büyük portre ustalarından biri sayılan Rodin, kendi döneminde yaşamış birçok kişinin büstünü yaptı. 1891’de Edebiyatçılar Derneği Rodin’e Fransız yazar Honore de Balzac’ın anıtını sipariş etti. Bu, iki yılda tamamlanması gereken 3 metre boyunda bir heykel olacaktı. Rodin, 40 yıl önce ölen yazarın benzerini yaratmak için uzun araştırmalara girmek zorunda kaldı. Hakkında yazılmış her şeyi okuduktan başka, Balzac’ın terzisini bularak ondan da bilgi aldı. Balzac’ın büstlerinin bazıları bugün Paris’te, Rodin Müzesi’ndedir. Sanatçının 1897’de tamamladığı Balzac heykeli sanatçılar arasında büyük bir tartışma yarattı. Fransa’nın en büyük yazarlarından birini sıradan insanlara benzettiği gerekçesiyle önce dernek tarafından geri çevrildi. Balzac’ın alçıdan büstleri ve heykeli uzun süre Rodin’in atölyesinde durdu. O dönemde değeri anlaşılamayan, hatta alay konusu olan bu anıt ancak 1939’da, Rodin’in ölümünden 22 yıl
sonra Montmartre’da bir kavşağa dikildi.
Rodin başarısızlıklar ve düş kırıklıkları karşısında ödün vermeyen bir sanatçıydı. Bir heykelci olarak ancak 40 yaşında kendini kanıtlayabildi. Bugün ise dünyanın sayılı büyük heykelcileri arasındadır. Yapıtlarının en belirgin özelliği insanı tüm kişilik özellikleri ve duygularıyla yansıtmaktaki olağanüstü anlatım gücüdür. Sanatçının başlıca yapıtları Paris’te Rodin Müzesi’ndedir. Dünyanın çeşitli müzelerinde sergilenen yapıtlarının bazı kopyaları da büyük kentlerin parklarında ve alanlarında yer almaktadır. Öpüş (1886) Londra’da Tate Galerisi’nde, Vaftizci Yahya Vaaz Verirken (1878) New York Modern Sanat Müzesi’nde, Havva (1881) Toledo Sanat Müzesi’ndedir.