Benvenuto Cellini
(1500-1571). Kuyumcu olarak yetişen İtalyan Benvenuto Cellinî daha sonra heykelciliğe yöneldi. 1562’de kaleme aldığı ve ilk kez 1728’de yayımlanan özyaşamöyküsü yalnızca Rönesans döneminde yaşamış büyük bir sanatçının yaptıklarıyla sınırlı değildir. Bu, insanların zayıf ve gülünç yanlarını göstermesini bilen, dönemin ahlak anlayışını ve görgü kurallarını eleştiren bir yapıttır. Cellini yer yer kendini övmekten kaçınmaz ama anlatımı dürüsttür. Kitap. Goethe tarafından Almanca’ya çevrilmiş, daha sönra Berlioz’un Benvenuto Cellini operasına kaynaklık etmiştir. Cellini’nin altın ve tunçtan döktüğü heykellerin çoğu kaybolmuş, değerli madenlerden yaptığı pek çok işi de sonradan eritilmiştir. Buna karşılık kitabı, kendi dönemini en iyi anlatan bir yapıt olarak günümüze kadar gelmiştir.
Cellini Floransalı bir müzisyen ve mimarın üçüncü oğludur. Babası oğlunun flüt çalmayı öğrenmesini istediyse de Cellini kuyumculuğu yeğledi ve 15 yaşındayken bir ustanın yanında çalışmaya başladı. Bir yıl geçmeden sokaklarda kavga çıkardığı için Floransa’dan kovulunca, Siena’ya giderek başka bir kuyumcunun yanma girdi. Birkaç yıl sonra Floransa’ya dönmesine izin verildi. Cellini Papa VII. Clemens’in koruması altına girdi. Zaman zaman Floransa ve Venedik’e geziler yaptı. 1523’te Floransa’da başka bir kavgaya karışan Cellini’nin idamına karar verildi.
Roma’ya kaçmayı başaran Cellini 1527’de Roma’yı yağmalayan İspanyollar’a karşı kenti savunanlar arasında yer aldı ve papa tarafından ödüllendirildi. 1529’da kardeşinin katilini öldürdüğü için Roma’dan kovuldu. Bundan sonraki 10 yılı İtalya’nın çeşitli yörelerine gezilerle geçti. Kavgalar ve çekişmeler de yaşamından eksik olmadı.
Cellini 1540’tan 1545’e kadar Fransa Kralı I. François’nm koruyuculuğu altında çalıştı ve altından döktüğü en yetkin yapıtlarından bazılarını o dönemde gerçekleştirdi. Bunlar arasında, I. François için yaptığı mine ve altın kaplama tuzluk da vardır. Rönesans kuyumculuk sanatının özgün bir örneği olan bu tuzluk Viyana’daki Sanat Müzesi’ndedir. Cellini’nin bu sırada yaptığı büyük heykellerden biri de Fontainebleau’daki sarayın girişi için hazırladığı Fontainebleau Perisi adlı tunçtan yapıttır ve Paris’teki Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir. Cellini daha sonra Paris’in önde gelen kişileriyle çatıştı ve Floransa’ya geri döndü. Heykeltıraşlıktaki ünü azalmaya başlayınca yazmaya yöneldi. Özyaşamöyküsünün yanı sıra, kendisi ve sanatına ilişkin bir başka ilginç biîgi kaynağı olan Due Trattati deir'Oreficeria e della Scultura’yı (1565; “Kuyumculuk ve Heykel Üzerine İki Deneme") yazdı.
Cellini’nin günümüze kalan başlıca heykeli bugün I;loransa’da bulunan, elinde Medusa’ mn başını tutan tunçtan Perseus'tur. Bu heykel gösterişli ve işçilik bakımından kusursuzdur. New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nde bulunan iki zarif kupayı da Cellini’ nin yaptığı sanılmaktadır.