BUDA VE BUDACILIK
Dünyamızda yaklaşık her beş kişiden biri İÖ 6. yüzyılda yaşamış olan Buda’nın öğretisini izler.
“Buda” özel bir ad değildir; “Aydınlanmış” ya da “Bilen” anlamına gelen bir lakaptır. Gautama kabilesinden olan Buda’nın asıl adı Siddharta idi. Siddharta Kuzey Hindistan’da yaşayan bir Hindu kabile şefinin oğluydu.
Soylu bir kasttan gelen ve varlık içinde büyüyen Siddharta’nın gençliğinde dış dünya ile hiçbir ilişkisi olmadı. 29 yaşma geldiğinde yaşamını değiştirecek olan üç şeyle karşılaştı: Yaşlılıktan bitkin bir adam, korkunç bir hastalığa, belki de cüzama yakalanmış biri ve bir ölü. Gördükleri onda, insanlara yardım etmek ve yaşamın gerçek anlamını bulmak isteği doğurdu. Bu yüzden karısını ve yeni doğmuş çocuğunu arkada bırakarak, insanların acılarına çare bulmak için yola çıktı.
Gautama Siddharta önce Brahman denen iki Hindu rahibine danıştı, ama rahipler acı çekmeye ilişkin sorularını yanıtlayamadılar. Ardından bir Hindu ermişi gibi yaşamaya çalıştı ve acıya karşı kayıtsızlaşabilmek için altı yıl çile çekti. Sonunda bunun saçma ve yararsız olduğuna inanarak, bir tür yabanıl incir ağacı olan Bo ağacının altına oturup “Aydınlanma”ya ulaşıncaya ve sorusunun yanıtını alıncaya kadar kalkmamaya karar verdi. Günlerini ve gecelerini ağacın altında düşünceye dalarak geçirdi. Sonunda, İÖ yaklaşık 528 Mayıs’ında, dolunayda Aydınlanma’ya eriştiğine inandı.
Gautam a’ya göre insanın acı çekmesinin nedeni arzudur, yani yaşamak ve birçok şeyi elde etmek isteğidir. Başkalarına yönelik sevgi gibi güçlü duygular da acı çekmeye yol açar. Bu düşünceyi geliştirerek Dört Soylu Doğru’yu ortaya koydu. Birinci Doğru, yaşamın bütün doğal olaylarına, doğuma, hastalığa, yaşlılığa ve ölüme acının eşlik ettiğidir. İkinci Doğru, arzunun acıya yol açtığıdır. Üçüncü Doğru, acıyı yenmek için her tür arzudan ve bencillikten kurtulmak gerektiğidir. Dördüncü Doğru bunun nasıl yapılacağını anlatır. Gautam a’nın acıdan kurtulmak için öğrettiği yöntem “Sekiz Aşamalı Yol” diye bilinir. İzlenmesi gereken sekiz doğru ilke vardır: Bunlar doğru inançlar, doğru amaçlar, doğru konuşma, doğru davranış, geçimini doğru yoldan sağlama, doğru çaba, doğru bilinç, doğru ve yoğun düşüncedir.
Artık Buda adıyla anılan Gautama, yaşamının geri kalan günlerini oradan oraya gezerek, bulduğu doğruları Hindistan halkına öğretmekle geçirdi. Hindu kast sistemine önem vermeksizin, kendisini dinleyen herkese öğretilerini aktardı. Yaşamın akışı içinde, olağan koşullarda Sekiz Aşamalı Yol’u uygulamak çok zor olduğundan, Buda’ nın izleyicilerinin çoğu keşiş ve rahibe oldu. Gautama 80 yaşında öldü.
Bütün Budacılar acıdan kurtulmayı, dinginliğe kavuşmayı, yani Nirvana’ya ulaşmayı amaçlar. Budacılık’ın temel inançlarından biri, her insanın geçmişte başka yaşamlar sürdüğü ve öldükten bir süre sonra yeniden doğacağıdır. Böylece, insanın yaşamında başından geçen olaylar, daha önceki yaşamında yaptıklarının ödülü ya da cezası olarak açıklanır. Kişinin geçmiş yaşamındaki eylemlerine Karman denir. İnsanlar iyi işler yaparak ve yoğun düşünceye dalarak kötü Karman’ı silip Nirvana’ya ulaşabilirler.
Buda’nın en önemli öğretilerinden biri de canlı varlıkları öldürmenin yanlış olduğudur. Çünkü Buda insanın yaşama çok düşük bir düzeyden başladığına; başta, bazen böcek ya da hayvan ve daha sonra insan olarak yüzlerce yaşam sürdüğüne inanırdı. Bu yüzden de her türlü yaşam kutsaldı.
Gautama Buda bir tanrı ya da kurtarıcı olma savında değildi; yalnızca insanlara izlemeleri gereken doğru yolu gösteren bir öğretmendi. Bu nedenle Budacılar T anriya tapmaz, insanların Nirvana’ya kendi çabalarıyla ulaşabileceklerine inanırlar. Buda kişilere akıllarını iyi ve doğru düşüncelere yöneltmeleri gerektiğini öğretti. Kişi hem duygularını denetlemeyi öğrenebilir, hem de yanlış yapmayı reddederek iradesini geliştirebilirdi. Bunu yapmaya hazır olanlar ve yapabilenler gerçek mutluluğa ulaşabilirlerdi. Budacılar’ın manastır ve tapınaklarında Buda’nın genellikle bağdaş kurarak oturmuş büyük heykelleri vardır. Budacılar Buda’nın heykeli önünde tapınmak ya da dua etmek için değil, öğretisini ve kendilerine sunduğu örneği derinlemesine düşünmek için diz çökerler.
Bazı Budacılar’ın insanüstü bir varlık gibi gördüğü Buda’ya ilişkin pek çok söylence yaratılmıştır. Öğretileri Tipitaka’da ya da “Üçlü Sepet”te toplanmıştır. Tipitaka üç bölümden oluşur. Birinci bölümde keşişler için kurallar, ikinci bölümde Buda’nın din üstüne konuşmaları ve üçüncü bölümde Budacı düşünce biçimi ele alınır.
Budacı keşişler turuncuya yakın sarı safran renginde giysilerle yalınayak dolaşırlar. Başlarını tıraş eder, başka Budacılar’ın vereceği armağanları koymak için dilenme çanağı denen taslar taşırlar.
Budacılık, G autam a’nın uzun yaşamı sırasında Orta Hindistan’da büyük bir hızla yayıldı. Yaklaşık İÖ 250’de, İmparator Aşoka Budacı oldu ve krallığını Buda’nın öğretisine göre yönetmeye çalıştı. Bugünkü adı Sri Lanka olan Seylan ve birçok başka ülkeye misyonerler gönderdi. Budacılık Birmanya, Tayland, Laos ve Kampuçya’da da benimsendi. Bugün Sri Lanka halkının büyük çoğunluğu, Birmanya, Tayland, Laos ve Kampuçya’nın ise hemen hemen tümü Budacı’dır.
Budacılık başka ülkelere de yayıldı, ama çoğu yerde başka dinlerle karıştı. Örneğin Tibet’te Lamacılık’tan etkilenirken Çin’de Konfüçyüs’ün bazı düşünceleriyle beslendi ve Japonya’da Şinto diniyle karıştı (bak. KONFÜÇYÜS VE KONFÜÇYÜSÇÜLÜK; ŞİNTO D İNİ). Çin’de ve Japonya’da kendilerine Budacı diyen milyonlarca kişi olmasına karşın, bu insanların inancı Gautama’nın öğrettiği saf Budacılık’tan uzaktır.
Buda’ya bir din öğretmeni olarak hâlâ büyük saygı gösterilen Hindistan’da az sayıda Budacı kalmış olması şaşırtıcıdır. Burada Budacılık giderek Hindu dini içinde erimiştir.