BÜLBÜL
Armoni zenginliği açısından eşsiz, duru ve güzel ötüşüyle tanınan bülbül (Luscinia megarhynchos) bütün ötücükuşlann simgesi, şairlerin esin kaynağı olmuştur. Öbür kuşlar gibi yalnız gündüzleri değil geceleri de öter. Özellikle tanyeri ağarırken, bütün öbür kuşlar sustuğunda duyulan bülbül sesi insanları öteden beri büyülemiş, kendine özgü melodilerle alçaktan başlayıp gittikçe yükselen ötüşü doğu ve batı kültürlerinde zengin bir bülbül edebiyatının doğmasına yol açmıştır.
Uzunluğu 15 santimetreyi biraz aşan bülbülün gövdesinin üst bölümleri koyu, alt bölümleri açık kahverengi, kanadı ve kuyruğu ise kızıl kahverengidir. Ardıçkuşlarıyla aynı familyadan (Turdidae) olan bülbül, kışı Afrika’ da geçirdikten sonra baharda üremek için Asya ve Avrupa’ya göç eder.
Üreme mevsiminin başlangıcı olan nisanmayıs aylarında erkek bülbüller dişileri çiftleşmeye çağırmak için ötmeye başlar. (Dişiler ötmez.) Oldukça uzun süren bu ötüşlere “dem çekme” denir. Bülbüller özellikle nemli yerlerdeki çalılarla kaplı korularda yuvalanır ve bu sık bitki örtüsünün arasında gizlenirler. Üreme döneminin sona erdiği temmuz-ağustos aylarında yeniden Afrika’ya dönerler.
Bülbül yuvası kuru yapraklardan yapılmış bir çanak biçimindedir, içi de kuru otlarla döşenmiştir. Yuvalarını genellikle ısırgan otları ve böğürtlen gibi ormanaltı bitki örtüsünü oluşturan sık çalılıkların arasına, bazen de yere kurarlar. Dişi bülbül bu yuvaya zeytin yeşili renginde dört-beş yumurta bırakır. Yavrularının göğüsleri kırmızı beneklidir.
Avrupa’nın kuzeydoğusu ile Sibirya’da üreyen ardıç bülbülü (Luscinia luscinia) de görünümü ve yaşamıyla bülbüle çok benzer. Bu kuş da bülbül gibi geceleri öter; ama sesi, gerçek bülbülün ötüşündeki yükselen tem poya ulaşacak kadar gür ve zengin değildir. Bülbülle aynı familyadan olan kızılgerdana nar bülbülü de denir. Türkiye’nin güney bölgelerinde yaşayan arapbülbülünün (Pycnonotus xanthropygos) ise gerçek bülbülle hiçbir akrabalığı yoktur.
Bülbül eskiçağlardan bu yana birçok efsane, roman, öykü, şiir ve atasözüne konu olmuştur. Örneğin Eski Yunan mitolojisinde bülbül üstüne söylenmiş efsanelerden birkaçı günümüze kadar ulaşmıştır. İran ve Türk edebiyatlarında da bülbül ile gül birçok öykünün ayrılmaz kahramanlarıdır. Bu efsanelerden birine göre bülbül gülün açması için sabaha kadar öter, ama ötmekten yorgun düşüp şafakta öldüğü için gülün açtığını göremezmiş.