Dadaloğlu
19. yüzyılda yaşamış; yiğitlik, dostluk ve başkaldırıyı; doğa güzelliklerini; halkın yaşam deneylerinden kaynaklanan bilgece öğütleri dile getiren şiirleriyle tanınan bir Türkmen âşığıdır. Günümüze 100 kadar şiiri kalmış olmasına karşın yaşamı ve kimliği üstüne yeterli ve açık bilgi yoktur. Asıl adı Veli olan Dadaloğlu 11. yüzyılda Anadolu’ya göçen Oğuzlar’ın Avşar boyundandır. Âşık Musa adlı bir saz şairinin oğludur. Göçebe olan aşiretiyle birlikte dolaşmış, yaşamı Toros Dağlan’nda, Çukurova’nın birçok yerinde, Kozan, Erzin ve Payas yörelerinde geçmiştir. Aşiretinin beyi, şiirlerinde sık sık sözünü ettiği Kozanoğlu’dur. Dadaloğlu için bu beyin yanında imamlık, kâtiplik gibi işler yaptığı söylenir ama bunu doğrulayan kesin bir kanıt yoktur.
Göçebe aşiretler yaşamlarını hayvancılıkla sürdürmekteydiler. Yazları sürüleriyle birlikte yaylalara çıkan bu aşiretler kışları “kışlak” adı verilen vadilerde geçirirlerdi. Otlak, yayla ya da kışlak yüzünden göçebe aşiretler hem kendi aralarında, hem de yerleşik halkla sık sık anlaşmazlığa düşüp çatışmaktaydılar. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin yerleşik halkın yanını tutması ya da göçerleri belli bir yerde oturmaya zorlaması zaman zaman ayaklanmalara neden oluyordu. Sorunu kökünden çözmek isteyen Osmanlı Devleti Kozanoğulla ri'nın başkaldırması üzerine “Fırka-i İslahiye” adlı bir orduyu bölgeye gönderdi. Düzenli ordu karşısında fazla direnemeyen yerel beyler yönetimindeki aşiretler ağır bir yenilgiye uğradılar. Yenilen aşiretler arasında Dadaloğlu’nun aşireti de vardı. Dadaloğlu, “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” diyerek aşiretinden geri kalanlarla birlikte Orta Anadolu’nun bilinmeyen bir yerine göç etti. Sivas'ın bir köyüne yerleştiği söylenirse de, daha sonraki yaşamı konusunda anlatılan çeşitli öyküler dışında günümüze herhangi bir bilgi ya da belge kalmamıştır.
Dadaloğlu’nun şiirleri, sevda ve gurbet konularını işleyen Karacaoğlan’ın şiirleri ile kavga ve yiğitlik ozanı olarak ünlenen Köroğlu'nun şiirlerinin bir bileşimidir. Dadaloğlu ile Karacaoğlan’ın dilden dile dolaşan birçok şiiri birbirine karıştırılmış, Dadaloğlu’nun şiirleri Karacaoğlan’a, Karacaoğlan’ın şiirleri Dadaloğlu’na mal edilmiştir.
Dadaloğlu kimi öteki âşıklardan farklı olarak şiirlerini yalın ve an bir dil ile söylemiştir. Şiirleri gür ve tok seslidir. Çoğu savaşlar ve çarpışmalar üzerine yazılmış olan şiirlerinde aşiret halkını savaşmaya, saldırılara karşı koymaya, boyun eğmemeye çağırır. Özellikle bu tür şiirlerinde çok güçlü bir söyleyişi vardır. “Hakkımızda devlet etmiş fermanı/ Ferman padişahın dağlar bizimdir” deyişi onurlu bir başkaldırı ve ince bir alay taşır. Arasında yaşadığı halkın birçok savaşta ezilmiş, acı çekmiş olmasına karşın, Dadaloğlu şiirlerinde yakınmaz ve sızlanmaz. Halkına mücadele gücü ve umut aşılamaya çalışır.