Doğuştan oluşum bozuklukları
Doğuştan oluşum bozuklukları, Bedenin yapılarında ya da bölümlerinde doğuştan var olan oluşum bozukluklarını belirten genel tıp terimi. Doğuştan oluşum bozuklukları ya doğum anında görülebilir ya da yaşamın daha ilerdeki dönemlerinde ortaya çıkarlar. Beden yüzeyinde gözle görülebilir durumda olabildikleri gibi, bedenin iç bölümlerinde de bulunabilirler.
Doğuştan oluşum bozuklukları yaşamı tehdit edici nitelikte olabilirler (cerrahi girişimle düzeltmeleri gerekir) ya da bir işlevin ya da görünüşün bozulmasına neden olabilirler. Doğan toplam çocukların yaklaşık % 3'ünün önemli bozukluklarla, % 10-15'inin de daha önemsiz bozukluklarla doğdukları düşünülmektedir. Doğuştan oluşan bozuklukları tekil ya da çoğul olabilirler. Düzenli ve tanınabilir belirtiler bütünüyle ortaya çıkan çoğul bozukluklara sendrom adı verilir; sözgelimi, gebeliği sırasında çok içki içen annelerin bebeklerinde dölüt alkol sendromu görülür. Doğuştan oluşum bozuklukları genlerin, kromozomların ya da çevrenin, gelişme durumundaki dölüt üstündeki etkisiyle oluşabilirlerse de, genellikle nedenleri belirlenemez.
Kalıtımsal bozukluklar: Doğuştan oluşum bozukluklarının önemli bir bölümü, anormal genlerden kaynaklanırlar. Bunların bazıları, Mendel yasasına uygun basit bir biçimde, yani baskın ya da çekinik bir biçimde tek gen bozukluğu olabilirler. Söz gelimi, ellerde ve ayaklarda ıstakoz pençesi biçimindeki oluşum bozukluğu, kalıtım sonucu ortaya çıkar ve tek bir baskın genin etkisinden kaynaklanır. Bu tür bir oluşum bozukluğu bulunan bir kişinin çocuklarının, bu geni kalıtım yoluyla almaları, dolayısıyla da aynı oluşum bozukluğuyla doğmaları riski % 50'dir (2 çocukta bir çocuk).
Otozoma bağlı çekinik kalıtım ya da X kromozomuna bağlı çekinik kalıtım da, doğuştan oluşum bozukluklarına yol açan tek gen kalıtım biçimleridir. Otozoma bağlı çekinik kalıtım olgularında, hem anne, hem baba normaldir; ama her ikisi de, çocuklarda birleştikleri zaman doğuştan oluşum bozukluklarına yol açan sessiz ya da çekinik bir gen taşırlar. Her ikisi de bu türden aynı anormal genin taşıyıcısı (heterozigot) ana-babalarda, bu özel genden kaynaklanan doğuştan oluşum bozukluklu bir çocuğun dünyaya gelme riski % 2 5'tir (dört çocukta bir çocuk). Otozoma bağlı çekinik kalıtım sonucu ortaya çıkan oluşum bozukluklarına Tay-Sachs hastalığı ve orak hücre kansızlığı (Akdeniz hastalığı) örnek gösterilebilir.
X kromozomuna bağlı çekinik kalıtım olgularında, anormal gen, X kromozomu üstünde yerleşmiştir. Kendisinde hiçbir bozukluk bulunmayan annede 2 X kromozomundan biri, oluşum bozukluğunu yol açıcı geni taşır ve bu annenin erkek çocuğunda, anormal geni taşıyan X kromozomunun kalıtım yoluyla aktarılması durumunda, oluşum bozukluğu ortaya çıkar. Hemofili, hastalığı, bu tür bir doğuştan oluşum bozukluğudur.
Çoğul etkenli bozukluklar: Doğuştan oluşum bozukluklarının birçoğunda, basit Mendel yasası kalıplarına uygun bir kalıtım şeması gözlenmez. Bu gibi durumlar, sanıldığı kadarıyla genler ile çevrenin (döl yatağı içi çevre dahil) karşılıklı etkileşmesinin sonucudur ve her etken, farklı bazı kalıtımsal ve çevresel etkileri kapsar; bu nedenle de bu bozukluklar, çoğul etkenli doğuştan oluşum bozuklukları diye adlandırılır. Doğuştan kalp hastalığı, spina bifida (omurga çatlaklığı), çeşitli sinir borusu kusurları, yumru ayak, tavşan dudağı, yarık damak, vb. bu oluşum bozukluklarına örnek gösterilebilir.
Kromozom sayısı: Toplam kromozom sayısında artma ve azalma da, doğuştan oluşum bozukluklarına yol açabilir. Söz gelimi, 21. kromozom çiftinde, bir fazla kromozomun yol açtığı mongolizmde (ya da Down sendromu), hastalığa özgü zihinsel gerilik, kısa boy ve niteleyici yüz görünümünden, fazla kromozom gereci sorumludur. Kromozom gerecindeki artma ya da azalma, bir kromozomun bir bölümünü ya da tümünü kapsayabilir. Bunun sonucu ortaya çıkan özel doğuştan oluşum bozuklukları, kromozom gereci miktarının azalma ya da çoğalmasına da bağlıdır.
Çevre etkenleri: Teratogen (sözcük anlamı, "hilkat garibesi-yapan") etkenler ile annenin döl yatağındaki fiziksel etkenler, çevre etkenlerini oluşturur. Bazı ilaçların ve kimyasal maddelerin (ve alkolün) doğuştan oluşum bozukluklarına neden olduğu öne sürülmüştür. Bir ilacın doğuştan oluşum bozukluğuna yol açtığının kesin olarak kanıtlanması aslında güçtür; en geçerli bilgiler bu alanda hayvanlar üstünde yapılmış incelemelere ve annelerine gebelik döneminde bazı ilaç tedavileri uygulanmış ve oluşum bozukluğuyla doğmuş çocuklara ilişkin raporlara dayanır. Annede beslenme yetersizlikleri ve şeker hastalığı gibi hastalıklarda, oluşum bozukluklarında artışa katkısı olan birer etken sayılabilir. Yakın dönemde yapılan bazı araştırmalar, alkol, eroin gibi bazı maddelerin de spermlerde doğuştan oluşum bozukluklarına yol açabilecek genetik değşinimlere ve daha başka değişikliklere neden olabileceğini düşündürmektedir.
Doğum öncesi teşhis: Günümüzde kromozom anormalliklerinden kaynaklanan doğuştan oluşum bozuklukları, bazı doğuştan metabolizma kusurları ve spina bifida gibi birkaç oluşum bozukluğu, gebeliğin dördüncü ayında amniyosentez (amniyo sıvısından örnek alma) adı verilen bir yöntemle belirlenebilmektedir. Yöntem, belirli bir oluşum bozukluğu bakımından gebelikte ne kadar risk bulunduğunu belirlemek için, amniyo sıvısından alınan az miktarda örneğin laboratuvarda incelenmesine dayanır. Kromozomlarla ilgili sorunları araştırmak için kullanılan ve koriyon villüsleri örneklemesi adı verilen bir başka yöntemde de, dölüt kesesini saran bir doku olan koriyonun villüslerinden sondayla örnek alınıp, laboratuvarda incelenir.