Edirne
Edirne, Marmara bölgesinde il. Yüzölçümü 6 276 km², nüfusu 1990 sayımında 404 599, merkezi Edirne kenti olan Edirne ili 9 ilçeye ayrılmıştır; Merkez, Enez, Havsa, İpsala, Keşan, Lalapaşa, Meriç, Süleoğlu, Uzunköprü.
Doğuda Kırklareli ve Tekirdağ, güneydoğuda da Çanakkale illeriyle sınırlı olan Edirne ili, batıda Yunanistan, kuzeyde de Bulgaristan'la komşudur. Güneyden Ege deniziyle sınırlıdır. Edirne ilinde yüzey şekilleri oldukça siliktir.Trakya'nın kuzeydoğusunda uzanan Istranca dağları, Edirne ili sınırları içinde yüksekliklerini yitirerek bir yayla görünüşü alırlar (bu kesime "Lalapaşa yaylası" adı verilir). Istranca dağlarının güneyinde, Edirne ilinin en tekdüze görünüşlü kesimini oluşturan Ergene havzası yer alır. Havzanın Ergene vadisi ile Istranca dağları arasında kalan kesiminde, kuzey-güney doğrultusunda uzanan geniş vadiler ile bunları birbirinden ayıran, aynı doğrultuda sırtlar görülür, Aşağı Ergene vadisi ile Meriç ırmağı arasında kalan ve güneybatıya doğru bir yarımada biçiminde uzanan kesimde de, alçak yaylalar ve basık tepelerden oluşan bir yüzey şekli gözlenir. Ergene havzasının güneyinde uzanan alan, yükseltisi 150-200 m arasında değişen hafif dalgalı bir yayla halindedir. Bu yükselti, Koru dağına doğru artar. Koru dağı ile Meriç deltası arasında kalan alanda en dikkati çeken olgu, çevrelerine göre yükseltileri oldukça fazla, tek tek tepeler bulunmasıdır.
Edirne, sert kara iklimi etkisindedir. İl merkezinde en soğuk ay ortalaması 1,9 °C, en sıcak ay ortalaması 24,6 °C, günümüze kadar kaydedilen en düşük sıcaklık -22,2 °C (25.1.1942), en yüksek sıcaklık 41,5 °C'tır (23,7. 1934); yıllık ortalama yağış 599 mm'dir.
İlin bitki örtüsünde, geniş alanlarda bozkır (step) görünüşü egemendir. Ağaçlıklara daha çok vadi tabanlarında ve sulak yerlerde raslanır. Kuzeydeki Istrancaların uzantısı olan kesimde, kayın ağaçları ve meşe çalılıkları görülür.
Edirne ilinin en önemli akarsuyu, büyük bir kesiminde Yunanistan'la sınırı çizen Meriç ırmağıdır. Kaynakları Bulgaristan'da olan Meriç, Edirne yakınlarında, gene Bulgaristan'dan gelen Tunca çayını ve Yunanistan'dan gelen Arda'yı alır. Daha güneyde de, Trakya topraklarımızın eksenini oluşturan Ergene çayı, Meriç'e kavuşur.
Edirne ilinin güneyinde, Meriç deltası yakınında yer alan irili ufaklı göllerden en önemlisi Gala gölüdür.
Öbür göller arasında Dalyan, Tuzla ve Bücürmene gölleri sayılabilir.
EDİRNE TARİHİ
Edirne'nin bulunduğu yerdeki ilk kent yerleşmesi, Trak kabilelerinden Odrisler tarafından kuruldu; daha sonra Oresdere geçti. Bu nedenle de kent Odrisa ve
Orestia diye anıldı. Roma döneminde önemli yollar üstünde bir konaklama yeri işlevi görüp, Roma imparatoru Hadrianus'un buyruğuyla onarılarak aşağı yukarı yeniden kurulunca, bu imparatorun adından HadrianapoJis diye adlandınldı (günümüzdeki Edirne adı, bu adın değişikliğe uğramış biçimidir).
Önemini Bizans döneminde de sürdüren Edirne, sık sık Hunların, Cotların, Bulgarların, Ayarların, Peçeneklerin akınlarına uğrayıp, dönem dönem bu halkların eline geçti. 1361'de Osmanlılar tarafından fethedilip, Osmanlı İmparatorluğumun Bursa'dan sonraki ikinci başkenti oldu. Bizans döneminde surlarının içine sıkışıp kalmış bir kentken, Osmanlı döneminde surların dışına taşarak genişledi. Tunca ırmağının batısındaki Yıldırım ve Eski İmaret semtleri XIV. yy. sonlarında, Gazi Mihal ve Orta İmaret kesimleri XV. yy'ın ilk yarısında kuruldu.
İstanbul'un fethinden sonra, başkent işlevini yitirmesine karşın genişlemesi süren kentte, XV. yy. sonlarında Bayezit II'nin yaptırdığı külliye çevresinde Yeni imaret mahallesi gelişti. XVI. yy'da pek önem verilmeyen kent,
XVII. yy'da yeniden önem kazandı ve İstanbul'un yanı sıra imparatorluğun ikinci başkenti işlevi gördü: Bu yüzyılın padişahlanndan Ahmet I, Osman II, Murat IV, av eğlenceteri nedeniyle uzun süreler kentte oturdular; Mehmet IV (Avcı Mehmet), Venedik ve Lehistan seferleri nedeniyle uzun süre ülkeyi Edirne'den yönetip, birçok yabancı elçiyi İstanbul'da değil, Edirne'de kabul etti; şehzadelerinin sünnet düğünü ile kızının günlerce süren düğününü de Edirne'de yaptı. Bazı padişahların tahttan indirilip, bazılarının tahta çıkarılışı da Edirne'deki sarayda gerçekleşti.
XVIII. yy. ortalarındaki iki büyük yıkımdan (1745'teki yangında altmış kadar mahalle yandı; 1751'deki depremde de pek çok bina yıkıldı) büyük zarar gören kent, XIX. yy'da iyice küçülüp, imparatorluğun bir sınır kenti haline geldi. 1828-18290smanlı-Rus Savaşı'nda Ruslar tarafından işgal edilip (20 Ağustos 1829), halkın önemli bir bölümünün bu işgalden kaçmasıyla nüfusu önemli ölçüde azaldı. XIX. yy'ın ikinci yarısında, 1878-1879 Osmanlı-Rus Savaşı'nda("Doksanüç Harbi"),ikinci kez Rus işgalinde kalıp, (20 Ocak 1878-13 Mart 1879) mahallelerinden çoğu yakılıp yıkıldı ve nüfusu daha da azaldı.
Balkan Savaşı sırasında Bulgarlar tarafından işgal edilen (26 Mart 1913) Edirne, aynı yılın 21 Temmuzu'nda geri alındı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında bu kez Yunanlılar tarafından işgal edilip (Temmuz 1920), 1922'de kurtarıldı.
GÜNÜMÜZDE EDİRNE
XIX. ve XX. yy'lardaki 4 işgalden sonra iyice küçülen ve nüfusu azalan (1927 sayımında nüfus 34 500'dü) Edirne, İkinci Dünya Savaşı sırasında önce Almanların, daha sonra da Sovyetlerin Bulgaristan'a girmeleri nedeniyle sıkıntılı günler geçirdi. Bu dönemde askerî kuvvetler yığılması nedeniyle nüfusu 1940 sayımında 45 000'i aştıysa da , savaş bittikten sonra askerî birliklerin çekilmesiyle 1945'te 30 000'in altına düştü. 1950 yıllarından sonra yeniden gelişmeye başlayıp, 1960'ta 40 000'e yaklaşan nüfusu, 1980'de 72 000'e, 1985'te 87 000'e ulaştı; 1990'da 100 000'i aştı (102 345).
Yakın dönemde sanayi etkinliklerinin gelişmeye başladığı Edirne'de eski tarım ürünlerinin işlemesine (peynircilik, vb.), dokumacılık sanayisi eklenmiştir. 1982'de Trakya Üniversitesi'nin kurulması da eski kültür ve eğitim merkezi olma özelliğini Edirne'ye yeniden kazandırmıştır.
Türk sanatının en seçkin yapıtlarından birkaçının (ünlü Selimiye camisi, Eski cami, Üçşerefeli cami, çeşitli tarihsel çarşılar, vb.) bulunduğu kent, Türkiye'ye karayoluyla giren yabancıların ilk duraklama yeri olarak, turizm açısından gün geçtikçe önem kazanmaktadır.
EDİRNE EKONOMİSİ
Edirne ilinde toprakların yarıdan çoğu, tarla tarımına ayrılmıştır. Ekili alanların üçte ikisinde tahıl ekilir. En çok yetiştirilen tahıl türleri, buğday (özellikle Ergene çevresinde) ve pirinçtir. Sanayi bitkileri arasında başlıca yeri ayçiçeği ve şekerpancarı alır, Ayrıca susam ve halkın "rapitsa" dediği kolza da yetiştirilir. Geniş alanlarda da kavun ve karpuz ekilir.
İlin hayvan varlığında koyun ve kıl keçileri önde gelir. Koyun cinsi, et niteliği yüksek olan kıvırcıktır. İlin Ege denizi kıyılarında balıkçılık yapılır; Meriç deltasındaki kıyı gölleri dalyan olarak kullanılır; bu göllerden elde edilen çeşitli balıklar arasında özellikle yılan balığı (en çok Gala gölünde tutulur), Avrupa ülkelerine (başta Hollanda) satılmaktadır.
Edirne ilinde önemli yeraltı gelir kaynağı yoktur. Sanayi kuruluşları arasında yağ ve peynir yapımevleri ve dokuma fabrikaları başlıca yeri tutar.
EDİRNE ULAŞIM
Edirne'nin yeri, ulaşım bakımından çok önemlidir, ilin merkezi, Türkiye'yi Avrupa'ya bağlayan yol üstünde bulunur. Buradan geçen demiryolundan başka, karayolu da büyük önem taşır. Keşan ve İpsala'dan geçerek Yunanistan'a ulaşan karayolu da, son yıllarda önem kazanmıştır.