Embriyon
Bitkilerin, hayvanların ve insanın yaşamı embriyon denen minicik bir hücre yumağı olarak başlar. Bu, yumurta hücresinin döllenmesiyle başlayan gelişme sürecinin ilk aşamasıdır.
İnsanda, dişinin yumurta hücresi döllendikten sonra fallop borularından dölyatağına (rahme) doğru inerken bölünmesini sürdürür ve birçok hücreden oluşmuş içi boş bir küreye dönüşür. Blastula denen bu hücre yumağı dölyatağının iç duvarına tutunarak, etenenin (plasentanın) oluşması için gerekli uyarıyı verir. Dölyatağı duvarında gelişen etene, göbek kordonu aracılığıyla embriyon ile anne arasındaki bağlantıyı sağlayan bir kan dam arları yumağıdır. Bu organ embriyonun annesinden beslenmesini, solunum yapmasını ve atık maddeleri boşaltmasını sağlar. Dölyatağında, amniyon denen su dolu bir kesenin içinde bütün dış etkilerden korunan embriyon büyümesini ve gelişmesini hızla sürdürür. Dört hafta sonra başı, gövdesi, kol ve bacakları belirginleşmiş, beyin, omurilik ve iç organlar gelişmeye başlamıştır.
Kuşlar, sürüngenler ve bazı balıklar gibi yumurtlayarak üreyen canlıların embriyonu gelişmesini annenin vücudunda değil, bildiğimiz tavuk ya da kuş yumurtası gibi korunaklı bir yapının içinde sürdürür. Yumurtanın akı tıpkı su kesesi gibi embriyonu korurken, yumurta sarısı da yavruya gerekli bütün besinleri içerir.
Rus zooloji bilgini Kari Ernst von Baer’in 1828’de yaptığı gözlemlere göre, memelilerin embriyonu, gelişmesinin ilk aşamasında balık, kurbağa ve sürüngenler gibi daha basit yapılı hayvanların embriyonuna ayırt edilemeyecek kadar benzer.