Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Gebelik ve doğum

  • Okunma : 596

Gebelik ve doğum

Gebelik, normal fizyolojik bir süreçtir; döllenmeyle başlar; dölütün gelişmesi ve büyümesiyle sürer; doğumdan yaklaşık 6 hafta sonra bütünüyle normal duruma dönüşle sona erer. Annenin beden işlevlerinde, dölütün büyümesine ve gelişmesine olanak veren fizyolojik değişikliklere yol açar. Dölüt bakımından gebelik, beslenmek için anaya bağımlı olunan, dolayısıyla da annenin aldığı bütün maddelerden etkilenen bir süreçtir. Kadınların çoğunda gebelik, normal fizyolojik bir süreç olmakla birlikte, bazı gebeliklerde anne ve dölüt için olumsuz sonuçlara yol açabilecek bazı ihtilatlar ortaya çıkabilir.

İnsanda gebeliğin ortalama biyolojik süresi, döllenmeden doğuma kadar 266 gündür. Bununla birlikte, tam döllenme tarihini belirleme güçlüğü nedeniyle, klinik gebelik süresi, âdet kanamalarının kesildiği, normal âdet çevriminin son gününden başlanarak hesaplanan 280 gün ya da 40 haftadır. Bu hesapta, yumurtlamanın, âdet çevrimi sonundan 14 gün sonra olduğu varsayılır. İnsanda gebelik, her biri 13 haftadan biraz uzun süren üç tane üç aylık döneme ayrılır.

Bir çiftin erkek çocukları olma olasılığı, % 50'den biraz fazladır. Dünyada, her 100 kıza karşılık, 106 erkek çocuk doğmaktadır. Ama erkek çocuklarda bebek ölüm oranı daha yüksek olduğundan, kızların sayısı kısa sürede erkeklerinkini aşmaktadır.

DÖLÜTÜN GELİŞMESİ

Yumurtanın bir sperma tarafından döllenmesinin ardından, döllenmiş yumurta döl yatağına yapışır.

Birinci üç ay

Dölütün gelişmesinin büyük bölümü, beynin gelişmesi gibi karmaşık işlevler dışında, ilk üç aylık dönem içinde olur. Dört hafta sonra kalp atmaya başlar. 8. haftaya gelindiğinde gözler, kulaklar, burun, ağız, el ve ayak parmakları kolayca ayırt edilebilecek duruma gelmiş ve üreme sistemleri (dişi ve erkek) farklılaşmıştır.

12. haftaya gelindiğinde, gözle görülen organların tümü gelişmiş durumdadır. Bu haftalar sırasında, dölüt, sözgelimi ilaç, ışınım ve virüsler gibi doğuştan oluşum bozukluklarına yol açabilecek etkenlere en duyarlı durumdadır. Özellikle annenin ilk haftalar sırasında aldığı ilaçlar zararlı olabilir; Avrupa'da yaygın biçimde kullanılmış yatıştırıcı bir ilaç olan Thalidomide'in doğuştan oluşan bozukluklarıyla ilgili olduğunun belirlendiği 1950 yıllarının sonlarında, bu durum kanıtlanmıştır. İkinci üç ay. İkinci üç aylık dönem sırasında, inçe çeperli deri gelişir, organlar işlev görmeye başlar; kemik iliği içinde kan yapımı başlar. Bunun yanı sıra, başın üst bölümünde saçlar ortaya çıkar, deri altı yağı artar; kemikler sertleşmeye başlar. Dölütün ilk üç aylık dönem sırasında hareket etmeye başlamasına karşılık, anne ancak gebeliğininin yaklaşık 20. haftasında, "kımıldanma" ya da "oynama" adı verilen olayın başlamasıyla hareketleri algılamaya koyulur.

Üçüncü üç ay

Dölütün ağırlığındaki artışın büyük bölümü, üçüncü üç aylık dönemde olur. Kulak memeleri kıkırdak geliştirmeye, erbezleri torbalara doğru inmeye, tırnaklar parmakların uçlarında büyümeye ve ayak tabanlarında çizgiler oluşmaya başlar. Bunun yanı sıra, dölüt, yeni doğmuş bebeklerin uyku ve uyanıklık çevrimlerine benzer eşdüzenli davranış kalıpları göstermeye başlar.

Anne ile dölüt fizyolojik olarak, oksijeni ve besleyici maddeleri anne kanından bebeğe göbek bağı aracılığıyla süzerek geçiren karmaşık bir organ olan eten (etene, plasenta, meşime de denir) birbirlerine bağlıdırlar. 

ANNENİN BEDENİ

Bir kadının bedeninde, gebelik döneminde, bir çocuğun büyüme, beslenme ve doğumuna hazırlanmak için bazı değişiklikler oluşur.

İlk üç ay

Gebeliğin ilk belirtisi, âdet kanamalarının kesilmesidir. Bu durum eten tarafından üretilen bir hormon olan koryon gonadotrofin hormonu (HCG) düzeylerinin (Bk. GEBELİK TESTİ) yükselmesi sonucu oluşur. İlk üç aylık dönemde, bazı yaygın rahatsızlıklar ortaya çıkar. Gebeliğin yaklaşık 8. haftasında "aşermek" diye adlandırılan bulantı ve kusmalar başlayabilir. Büyüyen döl yatağının idrar kesesi üstüne basınç yapması, idrar çıkarma gereksinmesini artırır. Hormonların uyarması sonucu, memelerde duyarlılık ya da karıncalanma olur. Halsizlik de yaygın bir şikâyet konusudur.

İkinci üç ay

Dölyatağının büyümesi sonucu karın ve karın içi basıncı, kabızlığa yol açabilir. Hicks kasılmaları adı verilen, aralıklarla ortaya çıkan normal dölyatağı kasılmaları olabilir. Hormonların kan damarları üstüne etkileri ve kan miktarının dölyatağı eten ve dölüte sapması, annede baş dönmesi ne, hatta bayılmaya yol açabilir. Dölyatağının büyüyerek. mide üstündeki basıncın artmasına neden olması ve midenin boşalmasını geciktirmesi nedeniyle, mide ekşimesi gün geçtikçe büyüyen bir sorun haline gelir. Ama rahatsızlıklara karşın, gebe kadınlar genellikle ikinci üç aylık dönemde, birincidekinden daha rahattırlar.

Üçüncü üç ay

Gebeliğin son haftalarında rahatsız edici durumlar gün geçtikçe artar. Baş ağrıları, basurlar bacaklarda varisler ve şişmeler ortaya çıkabilir. Büyümüş dölyatağının akciğerlerin tam olarak genişlemesinin engellemesi nedeniyle, soluk darlığı yaygındır. Gebeliğin son günlerinde dölütün başının karın boşluğuna inmesi nedeniyle, karın içi rahatsızlığı artar. Yalancı doğum sancıları (ilerleyen bir genleşmeye ya da döl yatağı ağzının açılmasına yol açmayan dölyatağı kasılmaları çok rahatsız edici olabilir. Gebelikten önceki günlerde uykusuzluk da yaygın görülen rahatsızlıklardandır.

DOĞUM ÖNCESİ BAKIMI

Doğum öncesi bakımı görmüş kadınların genellikle daha az gebelik ve doğum ihtilatlarıyla karşılaştıkları ve daha sağlıklı bebekler doğurdukları kabul edilmektedir. Aynı biçimde, bakıma ne kadar erken ve düzenli başlanırsa, sonucun o kadar iyi olduğu da gözlemlenmiştir. Gebelik ve çocuk bakımı konusunda eğitim, doğum öncesi bakımının, anormalliklerin araştırılması ve tedavisi kadar önemli bir bölümünü oluşturur. Anne ile dölütün karşı karşıya bulunduğu risklerin belirlenmesi ve düzenli muayenelerle kontrol edilmesi, doğum öncesi bakımının ayrılmaz bir parçasıdır. Aslında, bu risklerden birçoğunun belirlenmesinin en iyi zamanı, bir kadının gebe kalmasından önceki dönemdir. Dolayısıyla, gebe bir kadının, henüz gebe kalmayı tasarlamakta olduğu sırada, gebelik öncesi bakımı görmesi, özellikle gelişmiş Batı ülkelerinde gün geçtikte yaygınlaşmaktadır. Koruyucu hekimliğin bu muayeneleri, gebeliğin başlama anından doğuma kadar en iyi sağlık durumuna erişmeyi amaç alır.