Irak
Irak
GENEL BİLGİLER. Yüzölçümü: 434 924 km². Başkenti ve en büyük kenti: Bağdat (4 800 000 nüf.; 1993 tah.).
TOPLUM YAPISI. Nüfusu (1991 tah.): 17 100 000; nüfus yoğunluğu: Km²'ye 39 kişi. Nüfus dağılımı (1991): Kentlerde % 73; kırsal kesimde %27. Yıllık nüfus artış hızı (1990): %3,9. Resmî dili: Arapça. Başlıca dinler:İslâm (sünni ve şii). EĞİTİM VE SAĞLIK. Okuma yazma oranı (1989): Yetişkin nüfusun %55-65'i. Üniversite sayısı
(1989): 8. Hastane yatak sayısı (1986): 32 166. Hekim sayısı (1986): 6 074. Ortalama ömür
(1990): Kadınlarda— 68; erkeklerde— 66. Bebek ölüm oranı (1990): 1 000 canlı doğumda 67. EKONOMİ. GSMH (1989 tah.): 35 milyar dolar; kişi başına ulusal gelir (1989): 1 940 dolar. Etkin nüfus dağılımı (1987): Tarım— %33; hizmetler— %39; sanayi— %28. Dış ticaret (1989): Dışalım— 10,3 milyar dolar; dışsatım— 12,1 milyar dolar: Ticaret yaptığı başlıca ülkeler (8.6.1991 tarihli BM Güvenlik Konseyi kararıyla sürdürülmekte olan ekonomik ambargodan önce): ABD, Türkiye, Almanya, Brezilya. Para birimi: 1 Irak dinarı — 100 fil.
YÖNETİM. Türü: Cumhuriyet. Yasama organı: Millet Meclisi. Yönetim bölümlenmesi: 18 il. ULAŞIM. Demiryolları (1988): Toplam 2 457 km. Karayolları (1989): Toplam 45 584 km. Başlıca limanları: 3. Başlıca havaalanları: 3.
Asya'nın güneybatı kesiminde devlet. Güneyde Basra körfezi, Kuveyt ve Suudi Arabistan, batıda Ürdün ve Suriye, kuzeyde Türkiye, doğuda İran'la sınırlı olan Irak, "Mezopotamya" (iki ırmak arası toprak), adıyla dünyanın en eski uygarlık merkezlerinden biri olmuş, İ.S. VII. yy'da İslâm İmparatorluğu'na katılmış, XVII. yy'dan Birinci Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olmuş, savaşın sonundan 1932'ye kadar İngiliz mandasında kalmıştır. O tarihte kurulan bağımsız Irak Krallığı, 1958'deki kanlı darbeyle, sosyalist özellikli bir cumhuriyete dönüşmüştür.
YÜZEYŞEKİLLERİ, İKLİM VE DOĞAL KAYNAKLAR
Irak, yüzeyşekilleri bakımından dört bölgeye ayrılabilir: Aşağı Irak, Yukarı Irak, kuzeydoğu kesimdeki dağlık bölge, batı kesimdeki çöl.
Aşağı Irak, er-Ramadi ile başkent Bağdat arasındaki sığlıktan, yaklaşık 565 km güneydoğudaki Basra körfezine kadar uzanır; Dicle ve Fırat ırmaklarının aşağı çığırlarının suladığı bölgede, iki ırmak genellikle birbirlerinden ayrı (birbirlerine uzaklıkları bazı yerlerde 160 km'yi bulur) akarlarsa da, körfez yakınında birleşerek Şattülarap'ı oluştururlar. Dümdüz bir ova olan Aşağı Irak'ta, yükselti hiçbir yerde 90 m'yi aşmaz. Dicle ve Fırat'ın iki yanındaki doğal ve yapay setler, su baskınlarını önler.
Yukarı Irak, yükseltileri 215-365 m arasında değişen yer yer inişli çıkışlı, verimli ovalardan oluşur. Başlıca kentleri Musul ve Kerkük'tür. Dağlık kuzeydoğu kesimde, Halgurd dağında yükselti 3 728 m'yi bulur.
Batı kesimdeki çöl, Irak'ın toplam yüzölçümünün yaklaşık % 35'ini kaplar ve Kuveyt'ten başlayıp, Suudi Arabistan sınırını izleyerek, Ürdün ve Suriye'ye kadar uzanır.
İklim
Irak iklimi kuraklıkla ve şiddetli yaz sıcaklarıyla nitelenir. Düzlük yerlerde yağışlar kasım-nisan ayları arasında düşer ve aylık tutarı 150 mm'yi aşmaz. Yukarı Irak'taysa 380-635 mm dolayındadır. Ovalarda yaz kurak ve son derece sıcak geçer; kuzeybatıda sürekli rüzgârlar eser. Temmuz ayı ortalama sıcaklığı Bağdat'ta 34 °C dolayında olmakla birlikte, sık sık 49 °C'a yaklaşır. Ocak ayı ortalaması 10 °C'tır (ama zaman zaman 27 °C'ı aşan sıcaklıklar olur). Yüksek bölgelerde, yaz sıcaklıkları nispeten düşük, kışlar soğuktur.
Doğal kaynaklar. Ülkedeki tek önemli yeraltı gelir kaynağı petroldür. Dicle ve Fırat üstündeki dört barajdan, sulamada, taşkınları önlemede ve elektrik üretiminde yararlanılır.
TOPLUM YAPISI
Tarihi boyunca çeşitli halklar tarafından sık sık istila edilen Irak'ın etnik yapısı oldukça karışıktır. Bununla birlikte Araplar ve araplaşmış öbür topluluklar, nüfusun yaklaşık %80'ini oluşturur. En kalabalık ve en önemli azınlık (nüfusun yaklaşık %15'i), ülkenin kuzeydoğusunda yaşayan Kürtlerdir. Kendi dillerini konuşan Kürtler, kuzeydoğu kesimin bir bölümünde fiilen bağımsız yaşamakta ve Irak'tan ayrı bir devlet kurulması için uğraşmaktadırlar. Türkmenler, özellikle Musul ve Kerkük çevresinde toplanmışlardır. Ülkede ayrıca az sayıda Suriyeli, Ermeni ve Yahudi yaşamaktadır.
Eğitim ve sağlık. 1958'den sonra öğretim kurumlarının önemli ölçüde yaygınlaştırıldığı ülkede, 6-11 yaş arası çocukların ilköğretimdeki oranı 1978'de %100'e ulaşmış, ama 1988'den sonra %84'e düşmüştür. 1957'den sonra ülkede 8 üniversite kurulmuş, ayrıca birçok Iraklı genç yurt dışında okumaya gönderilmiştir. 1991 'deki Körfez Savaşı toplumsal hizmetlere ağır bir darbe indirmiş, bombardımanlarla elektrik, su ve kanalizasyon ağları büyük ölçüde yok edilmiş, ama zararın büyük bölümü, savaştan sonra hızla giderilmiştir.
EKONOMİ
Otuz-kırk yıl önceye kadar Irak'ın ekonomisi aşağı yukarı bütünüyle tarıma dayalıyken, petrol gelirlerinin artmasıyla tarımın önemi azalmıştır. İran-lrak Savaşı (1980-88) sırasında Irak'ın Basra körfezi üstünden yaptığı petrol taşımacılığı kesilmişse de, karayollarından ve Suudi Arabistan ile Türkiye'deki petrol boru hatlarından petrol dışsatımı sürmüştür. Ne var ki, Irak'ın Ağustos 1990'da Kuveyt'i işgal etmesinden sonra, ABD'nin girişimi ve BM Güvenlik Konseyi'nin kararıyla başlatılan, Türkiye'nin de katıldığı ekonomik ambargoyla Irak'ın dış gelir ve alacakları dondurulurken, petrol gelirleri (yılda 10 milyar dolar dolayında) de kesilmiştir. Üstelik Müttefiklerin Körfez Savaşı sırasındaki bombardımanları da, petrol tesislerine zarar vermiştir. Savaştan sonra Irak, İran-Irak Savaşı'ndan kalan 70 milyar doları aşkın dış borcun yanı sıra, Körfez Savaşı'nın yol açtığı yıkımın onarılması giderleriyle karşı karşıya kalmıştır. Ekim 1992'de BM Güvenlik Konseyi, Irak'ın işgalinden zarar görenlerin zararlarının karşılanmasında ve BM'nin Irak'taki masraflarının ödenmesinde kullanılmak amacıyla, Irak'ın yurt dışındaki dondurulmuş mal varlıklarına el konulması kararını almıştır. Üstelik Irak BM'nin barış koşullarına tam uymamakta direndiği için, uygulanan ekonomik ambargo, besin ve tıbbi gereç dışında, günümüze kadar (Haziran 1994) sürdürülmüştür.
Madencilik ve sanayi. Ülkenin kuzey, kuzeydoğu ve güney kesimlerinde petrolün yanı sıra doğal gaz yatakları da işletilmektedir. 1988'de Irak'ın petrol rezervlerinin 100 milyar varil olduğu hesaplanmıştır (Suudi Arabistan'ınkinden sonra ikinci büyük petrol rezervi). Ağustos 1990'a kadar ülkede her yıl ortalama 830 milyon varil petrol üretilmiştir.
Irak'ın Körfez Savaşı'na kadar iyice gelişmiş olan sanayisi (petrokimya sanayisi, dokuma ve demir-çelik sanayileri, şeker ve çimento fabrikaları, vb.), 1990'dan başlanarak ülkeye uygulanan ambargodan (yedek parça sıkıntısı) etkilenmiş, daha sonra da bombardımanlardan büyük zarar görmüştür.
Tarım. 1958 devrimiyle büyük topraklara devletin el koyduğu ülkede, 1990'da besin üretimini arttırmak amacıyla, devletin ve kolektif çiftliklerin mülkiyetindeki topraklar özel çiftçilere kiraya verilmeye başlanmıştır.
Başlıca tarım ürünleri arasında hurma (ekonomik ambargoya kadar Irak dünyanın 1 numaralı hurma üreticisiydi), buğday, arpa, fasulye ve pirinç sayılabilir. DEVLET YAPISI
1958'de krallık rejiminin sona ermesinin ardından, sosyalist rejimle ve geçici bir anayasayla yönetilen ülkede, 1960 yıllarının ortalarından başlayarak yönetimi sosyalist Baas Partisi üstlenmiş ve muhalefet 1973'te Ulusal İlerici Cephe diye adlandırılan bir koalisyon kurmuştur. 1979'dan başlayarak general Saddam Hüseyin cumhurbaşkanlığını, Devrimci Komuta Konseyi'nin (DKK) başkanlığını, silahlı kuvvetler başkomutanlığını ve Baas Partisi genel sekreterliğini üstlenmiştir. 1980'de seçimle yeni bir Millet Meclisi'nin işbaşına getirildiği ülkede, muhalefet partilerine Eylül 1991'de bazı sınırlı haklar tanınmıştır.
TARİH
Eskiçağ'dan başlayarak "Mezopotamya" adı verilen günümüzdeki Irak topraklarında, en eski kent uygarlıkları ve yerleşik tarım merkezleri birbirini izledi. I.S. II. yy'a doğru çeşitli Pers imparatorluklarına bağlanan ülke, VII. yy'da Araplar tarafından fethedildi ve Bağdat (kuruluşu 762) Abbasi halifelerinin başkenti oldu. 1258'de Hulagu yönetimindeki Moğolların ele geçirerek yakıp yıktıkları günümüzdeki Irak toprakları, XVI. ve XVII. yy'larda İran ve Osmanlı İmparatorluğu arasında çekişmelere yol açıp, 1638'de Osmanlılar tarafından fethedildi. Bununla birlikte, başkent İstanbul'a uzaklığından ötürü bir ölçüde özerkliğini koruyup, 1704-1831 arasında Osmanlıların atadıkları Memluk valileri tarafından yönetildi. 1831'de İstanbul'dan gönderilen Ali Rıza Paşa tarafından daha sıkı biçimde İstanbul'a bağlanıp, gönderilen Türk valiler tarafından yönetildi. Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz kuvvetleri tarafından işgal edilen Irak toprakları, 1920'de Milletler Cemiyeti'nin kararıyla İngiltere'nin mandasına verilip, Haşimi ailesinden Faysal I kral ilan edildi. 30 Ekim 1932'de bağımsızlık tanınmasına karşın, çeşitli özel antlaşmalardan ötürü İngiliz etkisi 1958'e kadar sürdü.
Irak siyasetine 1940 ve 1950 yıllarında damgasını vuran Batı yanlısı siyasetçi Nuri es-Sait, Irak'ın modernleştirilmesini başlattı ve Irak, 1955'te Merkezî Antlaşma Örgütü'ne (CENTO) giren tek Arap ülkesi oldu. 14 Temmuz 1958'de general Abdülkerim Kasım yönetimindeki bir askerî darbeyle Kral Faysal, Naip Abdullah ve Nuri es-Sait öldürülüp, cumhuriyet kuruldu.
O tarihten sonra, istikrarın bir türlü sağlanamadığı ülkede, Abdülkerim Kasım'ın (1963'te) albay Abdüsselam Arif tarafından, onun da 1968'de Baas Partisi yanlısı Ahmet Haşan el-Bekir tarafından devrilmesinden sonra, hiçbir sorunu çözmeyi başaramayan el-Bekir1 in 16 Temmuz 1978'de bütün görevlerinden çekilmesiyle, devlet başkanlığına Saddam Hüseyin getirildi.
ABD'yle yeniden diplomatik ilişki kuran Irak, İran'la sınır çatışmaları ve ideolojik sürtüşmeler sonunda, 1980'de İran'a savaş açtı. Kara ordusunun sayıca İran ordusundan çok daha az olmasına karşın, Arap devletlerinin çoğunun desteğini sağlayan ve hava üstünlüğünden yararlanan Irak, başlangıçta bazı başarılar elde ettiyse de, İran birliklerinin çok geçmeden toparlanmasıyla, güç durumda kalmaya başladı. Her iki tarafından da önemli bir askerî başarı elde edemediği, buna karşılık ekonomik yönden yıkımlara yol açan savaş, sonunda Ağustos 1988'de tarafların BM'nin önerdiği ateşkesi kabul etmeleriyle sona erdi ve 17 Ağustos 1990'da imzalanan barış antlaşmasıyla, Irak elde ettiği tankları İran'a geri verdi.
Bu arada Saddam Hüseyin, Temmuz 1990'da Kuveyt'i ve Birleşik Arap Emîrlikleri'ni, OPEC'in koyduğu dışsatım kotalarını aşarak dünya fiyatlarının düşmesine, dolayısıyla da Irak'ın gelirlerinin azalmasına yol açmakla suçladı. Ayrıca, Kuveyt'in iki ülke arasındaki anlaşmazlık konusu sınır bölgesinde bulunan Rumelya petrol bölgesinden Irak'a ait petrol çıkardığını ileri sürerek, Kuveyt'ten ve öbür Körfez ülkelerinden İran-Irak Savaşı sırasında Irak'a vermiş oldukları 30 milyon dolar tutarındaki krediyi silmelerini istedi. İsteklerinin yerine getirilmemesi üstüne, 2 Ağustos'ta Irak birlikleri Kuveyt'e girdi ve 28 Ağustos 1990'da Kuveyt'in Irak tarafından ilhak edildiği açıklandı.
Dünyanın her yanında yoğun tepkiyle karşılanan işgalden sonra, ABD'nin girişimiyle BM Güvenlik Konseyi, Irak'tan Kuveyt topraklarından çekilmesini istedi ve bu isteğin kabul edilmemesi üstüne, önce Irak'a ekonomik ambargo uygulanması, sonra da 15 Ocak 1991'e kadar çekilmeyi kabul etmezse, askerî güç uygulanması kararı aldı. Verilen süre dolunca, özellikle ABD, İngiliz ve Fransız uçaklarından oluşan Müttefiklerin hava kuvvetleri, Kuveyt ve lrak'ı bombalamaya başladı. Bir ay süren bu bombardımanların ardından, Şubat 1991 'de başlatılan kara harekâtı, Irak'ın Kuveyt'ten çekilmeyi kabul etmesi ve ateşkes istemesiyle sonuçlandı. Savaştan sonra kuzeydoğu bölgesindeki Kültlerin ayaklanmasının kanlı biçimde bastırılması üstüne, Kürt-ler kitleler halinde İran'a ve Irak'a sağınmak zorunda kaldılar. ABD ve Batı ülkelerinin bölgeye Kürtleri korumak için asker göndermelerinin ardından, Saddam Hüseyin, bölgeye özerklik tanımak zorunda kaldı ve Kuzey Irak'ta bir Federe Kürt devleti kurulduğu ilan edildi.
Ama bu karar kâğıt üstünde kaldı ve Federe Kürt devletini tanımayan Türkiye, bölgedeki PKK kamplarına karşı sık sık operasyonlar uyguladı. Bu arada Müttefiklerin, ülkedeki şiilerin yoğun olduğu bölgeyi hükümetin hava saldırılarına karşı korumak amacıyla, güney Irak'ta uçuş yasağı ilan etmelerinin ardından, bu yasaya uyulmadığı gerekçesiyle ABD uçakları 13 Ocak 1993 ve 17 Ocak 1993'te Irak'ı yeniden bombaladılar. ABD eski başkanı George Bush'a Kuveyt'e yaptığı gezi sırasında (Nisan 1993) başarısız bir suikast düzenlenmesinin ardından, Haziran 1993'te Bağdat'a yeni bir hava saldırısında bulundular. Ekonomik ambargo da, Saddam Hüseyin'in barış koşullarına yeterince uymaması nedeniyle sürdürüldü (Haziran 1994).