James Monroe
(1758-1831). James Monroe ABD’nin beşinci başkamdir. Monroe’nun başkanlık dönemi ülke içinde refah, dış ilişkilerde de bir barış dönemi olmuştur. Monroe 1823’te yayımladığı bir başkanlık mesajıyla, ABD’nin Avrupa sorunlarının dışında kalması ve Amerika kıtasının da Avrupa’dan gelebilecek etkilere kapatılması ilkelerini ortaya koymuştur.
Monroe, bir çiftçinin oğlu olarak Virginia’da dünyaya geldi. Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında öğrenimini yarım bırakarak asteğmen olarak görev yaptı. Beş yıl sonra yarbay rütbesiyle ordudan ayrıldı.
Monroe, 1780’de Virginia Valisi Thomas Jefferson’un yanında hukuk öğrenimine başladı. O sırada Jefferson ile kurduğu arkadaşlık Monroe’nun yaşamında büyük etki yaptı. Monroe 1782’de Virginia meclisine seçildi. 1790’da ABD Senatosu’na girdi. Başkan George Washington'un 1794’te Fransa’ya elçi olarak atadığı Monroe, iki yıl sonra geri çağrıldı.
1803’ten başlayarak yeniden bir dizi diplomatik göreve atandı. Başkan Jefferson, Monroe’yu Mississippi Irmağı ağzındaki Fransız topraklarının Fransa’dan satın alınmasını görüşmek için Paris’e gönderdi. Mississippi’nin batısından Kayalık Dağlar’a kadar uzanan geniş topraklar 15 milyon dolara Napolyon’dan satın alındı. Benzer bir görev için Madrid’e giden Monroe bu kez başarısız oldu. 1811’de yeniden Virginia valisi olan Monroe, iki yıl sonra dışişleri bakanı olmak üzere valilikten istifa etti; 1814’te savunma bakanlığını da üstlendi.
Monroe 1816’da Cumhuriyetçi Parti’den başkan adayı oldu. Federalist rakibinin karşısında, ezici bir zafer kazanarak başkanlığı kazandı. Monroe’nun başkanlığı sırasında ABD topraklarının genişlemesi sürdü. 1819’da Florida 5 milyon dolara İspanya’dan satın alındı. 1820’de Monroe, bir eyalet dışında bütün eyaletlerde seçimi kazanarak yeniden başkan seçildi.
Monroe Doktrini
Monroe, 1822’de İspanyol egemenliğine karşı ayaklanan Orta ve Güney Amerika’daki İspanyol kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı ve 1823’te kongreye gönderdiği bir mesajla sonradan Monroe Doktrini olarak anılacak olan dış politika ilkelerini açıkladı. Buna göre, bir Avrupa ülkesinin Amerika kıtasında yeni sömürge edinmesine izin verilmeyecek; ABD, Avrupa sorunlarına karışmayacak ve Avrupa ülkelerinin batı yarıküresindeki yönetimlere karışmasına karşı koyulacaktı. Bu ilkeler uzun yıllar ABD dış politikasının temelini oluşturdu.