Joseph Lister
(1827-1912). İngiltere’nin en büyük cerrahlarından biri olan Joseph Lister, ameliyatlarda antiseptik denen mikrop öldürücü maddelerin kullanımına öncülük etmiştir. Zengin bir şarap tüccarının oğlu olan ve Essex’teki Upton kentinde doğan Lister, daha 14 yaşındayken cerrah olmayı kafasına koymuştu. Tıp öğrencisi olduğu yıllarda, İngiltere’de eterin anestezik olarak kullanıldığı ilk ameliyatı izledi. Hastaların korkunç ağrılar duymaksızın ameliyat edilebilmesini sağlayan anestezi yöntemi cerrahinin gelişmesi açısından büyük bir adımdı. Ne var ki, yapılan ameliyatların sayısı arttıkça ameliyat sonrası ölüm oranı da hızla yükseliyordu. Uzmanlığını yeni tamamlamış bir cerrah alarak İskoçya’da çalışmaya başlayan Lister, ameliyat edilen her üç ya da dört hastadan birinin çok geçmeden öldüğünü görerek dehşete kapılmıştı.
Bu ölümlerin nedenini yıllarca boşuna araştırdı. Ama 1865’te büyük Fransız bilgini Louis Pasteur’ün çalışmalarından bakterilerin mayalanmaya ve kokuşmaya yol açtığını öğrenince, yaralardaki iltihaplanmanın da mikroplardan ileri geldiğini, dolayısıyla yaraların iyileşebilmesi için önce mikropların öldürülmesi gerektiğini anladı.
Pasteur’ün mikrop kuramını uygulamaya karar veren Lister, antiseptik denen kimyasal maddelerle mikropları yok etmenin yollarını araştırmaya başladı. Kullandığı bütün ameliyat aletlerini fenolde kaynattı; ayrıca havadaki bakterileri öldürmek için ameliyat salonuna fenol buharı püskürttü. Bu önlemler gerçekten yararlı olmuştu, ama fenol dokulara zarar verecek kadar güçlüydü. Bu nedenle Lister, fenolü başka sıvılarla karıştırarak daha hafif ve kullanışlı bir antiseptik elde etmeye çalıştı. Ayrıca, yaraları çok temiz tutmanın önemini kavradığı için, gazlıbez denen tülbent gibi ince sargıların kullanımına öncülük etti. 1867’de de cerrahide antiseptiklerin kullanımına ilişkin ayrıntılı bir rapor yayımladı. Bugün çağdaş ameliyat salonlarında uygulanan bütün sterilizasyon (mikropsuzlaştırma) yöntemleri Lister’ın bu çabalarından doğmuştur.
Eskiden ameliyat sırasında kesilen kan damarları kenevir ya da ipek ipliklerle bağlanır, uçları yaradan sarkacak biçimde bırakılan bu iplikler sonradan kesilerek alınırdı. Bu yöntemin yaraların mikrop kapmasına yol açabileceğini fark eden Lister, vücutta kendiliğinden ayrışabilecek doğal bir madde kullanmayı düşündü. Bugün bile ameliyat yaralarını dikmek için kullanılan ve “kedi bağırsağı” anlamındaki İngilizce catgut terimiyle adlandırıldığı halde gerçekte koyun bağırsağından yapılan katgüt adlı ameliyat ipliği böylece cerrahi alanına girmiş oldu.
Glasgow ve Edinburgh’ta cerrahi profesörlüğü yapan Lister, 1877’de aynı görevle Londra’daki Kraliyet Koleji’ne geçti. 1897’de de Kraliçe Victoria tarafından baron unvanıyla ödüllendirildi.