Kurşun
Kurşun, insanoğlunun keşfettiği ilk metallerden biridir. Daha İÖ 3000 dolaylarında kurşunun kullanılmış olduğu biliniyor. Eski Romalılar, kurşundan su borusu yapıyor, banyolarının duvarlarını kurşun levhalarla kaplıyorlardı. Kurşunun kimyasal simgesi olan Pb harfleri de, “kurşun” anlamındaki
Latince plumbum sözcüğünde gelir. Ortaçağda kurşun, kilise çatılarını ve kubbeleri kaplamakta, tabut, sarnıç, depo ve su oluğu yapmakta ve heykelcilik yapımı ile bezeme işlerinde kullanıldı.
Kurşunun atom numarası 82, atom ağırlığı 207,19’dur. Kurşun boru ve kablolar donuk gri renklidir. Çünkü kurşun havadaki oksijenle kolayca birleşir; herhangi bir elementin oksijenle birleşmesine yükseltgenme ya da oksitlenme denir. Yükseltgenen kurşun metalinin yüzeyinde ince bir kurşun oksit katmanı oluşur. Bu katman havanın, suyun ve hatta asit gibi kimyasal maddelerin etkisine karşı dayanıklıdır. Bu nedenle kurşun kolay paslanmaz; demir ve çelikte olduğu gibi paslanmaya karşı, korunması için bir astar boyayla boyanması gerekmez. Kurşunun üstündeki bu katman bıçakla kazınırsa, bunun altındaki asıl metalin parlak mavimsi beyaz renkli olduğu görülür. Bıçakla kazınırken, kurşunun oldukça yumuşak bir metal olduğu anlaşılır. Bu özelliği kurşunun kolayca sıkıştırılarak ya da silindirlerin arasından geçirilerek (bu işleme “haddeleme” denir) biçimlendirilebilmesini olanaklı kılar.
Kurşun, kolayca biçimlendirilebildiğinden ve paslanmaya karşı dayanıklı olduğundan, elektrik kablolarının dış kaplamalarının yapımında kullanılır. Kurşun kılıf, elektrik kablosunu dış etkilere karşı korurken belirli bir ölçüde kıvrılabilmesine de izin verir. Önceleri çatı kaplamalannda kullanılan kurşun levhaların yerini bugün daha ucuz malzemeler almıştır; öte yandan bu elementin zehirli bir madde olduğu öğrenilince, su borulan yapımında kurşun yerine bakır ya da polietilen gibi plastik maddeler kullanılmaya başlanmıştır. Asit gibi, başka metalleri yiyen sıvıların doldurulduğu kaplar da kurşun levhalarla kaplanır.
Kurşun, demir ve pirinçten daha ağırdır; bu nedenle küçük hacimli ağırlıklar, örneğin balık oltalarındaki ve dalgıç çizmelerindeki ağırlıklar kurşundan yapılır. Kurşun ayrıca, bilinen pek çok başka metale oranla daha düşük bir sıcaklıkta erir (327°C). Kurşun ile kalayın, bir alaşımı olan yumuşak lehimin erime noktası kurşununkinden de düşüktür. Lehim, metal eşyaların tamirinde ve parçalarının birleştirilmesinde kullanılır. Birçok büyük binanın tavanında, yangın tehlikesine karşı yerleştirilmiş su püskürtücüleri bulunur. Püskürtücülerin su çıkış uçları kolay eriyen bir kurşun alaşımından yapılmış tapalarla tıkanmıştır. Yangın çıkacak olursa bu tapalar ısının etkisiyle hemen erir ve su otomatik olarak püskürmeye başlar. Kurşun, kalay ve az miktarda antimondan oluşan ve “kral madeni” olarak adlandırılan alaşım, eskiden içki kupalarının ve sofra takımlarının yapımında kullanılırdı.
Günümüzde kurşun, tipo basımda matbaa harflerinin, org borularının, tüfek mermilerinin ve av tüfeği saçmalarının yapımında kullanılır. Katışıksız haldeyken kurşun oldukça yumuşaktır, ama antimon ya da arsenik katılarak hazırlanan kurşun alaşımları serttir. Bazı motor ya da makine yataklarının yapımında ise kurşun ve tunç alaşımları kullanılır (tunç, bir bakır ve kalay alaşımıdır).
Dünyada üretilen kurşunun yaklaşık üçte biri, elektrik pillerindeki ve akümülatörlerdeki levhaların üretiminde tüketilir. Yakıt olarak kurşun katılmış benzin kullanan motorlar daha sarsıntısız çalışır. Kurşun, radyoaktif maddelerin çıkardığı ışınları geçirmez. Bu nedenle nükleer santrallardaki reaktörler kurşun levhalardan yapılmış kalkanlarla perdelenir; hastanelerde de röntgen filmi çekilirken, filmi çeken teknisyenler kurşundan yapılmış bir siperliğin arkasına geçerler.
Kurşunu değişik kimyasal maddelerle birleştirerek hazırlanan çeşitli maddelerin pek çok önemli kullanım alanı vardır. Bunlardan, önemli bir pigment (renk verici madde) olan üstübeç (bazik kurşun karbonat) boya yapımında, sülüğen (kurşun oksit) ise, çelik malzemelerin paslanmasını önlemek için astar boya olarak kullanılır. Sülüğenden cam yapımında ve seramik eşyaların sırlanmasında da yararlanılır. (Sırlama, seramik ya da porselen eşyanın yüzeyine parlak bir görünüm kazandırmak amacıyla ince bir katmanın sıvanmasıdır.) Çeşitli böcek ilaçları da kurşun bileşiklerinden hazırlanır. Bazı silahların, ilk ateşlemeyi sağlayan fünye sistemlerinde de, güçlü bir patlayıcı olan kurşun azotür bileşiği kullanılır.
En çok kurşun üreten ülkeler ABD, Avustralya ve Meksika’dır. Kanada’da Rusya’da, Afrika’nın kuzey kesimlerinde ve Güney Amerika’da Peru’da da önemli kurşun yatakları vardır.
Kurşun en çok, bir kurşun kükürt minerali olan galen cevherinden elde edilir. Bu cevher bazı yerlerde kireçtaşıyla birlikte bulunur. Kurşunu elde etmek için galen önce kırılır ve sonra kavrularak kükürtten arındırılır. Kavrulmuş galen kokkömürü ve kireçtaşıyla karıştırılarak fırına doldurulur. Kokkömürünü yakmak için fırının alt kısmından içeri hava püskürtülür ve böylece eriyen kurşun fırının altından dışarı alınır. Kireçtaşı, cevher içindeki istenmeyen katışkıların sıvı metalin yüzeyinde cüruf halinde toplanarak ayrılmasını sağlar.
Bu işlemin sonucunda elde edilen kurşun, az miktarlarda altın, gümüş, bakır ve başka metaller içerir. Metalin bunlardan arındırılması için daha başka işlemlerin uygulanması gerekir. Bazen bu arıtma işlemlerinin sonucunda elde edilen gümüş, tüm işlemin maliyetini karşılayacak bollukta olur. Son işlemden de geçirilerek elde edilen katışıksız kurşun kalıplara dökülerek külçe haline getirilir. Kurşun metalinin önemlice bir bölümü de, hurda kurşun boruların ya da pil levhalarının eritilmesi yoluyla üretilir.
Kurşun ve bileşikleri zehirlidir. Kurşun zehri vücutta yerleşir; eğer herhangi bir kimse uzun bir süre kurşunla temas ederse vücuttaki zehir artar ve beyinle sinir sisteminin zarar görmesine yol açar. Bazı bölgelerde bulunan “sert" sular, kurşun borularla taşındığında, borunun iç yüzeyinde koruyucu bir kurşun sülfat katmanı oluşur ve böylece suya kurşun karışmaz. Suyun “yumuşak” olduğu yerlerde bu katman oluşmayabilir. Su boruları için çoğu kez plastik ya da bakır kullanılmasının nedeni budur.