Maximilien Robespierre
(1758 1794). Genç bir yargıçken, bir suçluyu ölüme mahkûm etmektense görevinden istifa etmeyi seçen Maximilien Robespierre, daha sonra Fransız Devrimi’nin Terör Dönemi’nde en aşırı şiddet uygulamalarını gerçekleştiren kişi olarak Fransa tarihine geçti.
Kuzey Fransa’da Arras’ta dünyaya gelen Robespierre, birçok hukukçu yetiştirmiş olan bir ailenin çocuğuydu. Robespierre de avukat olmuş, hukuk bilgisi ve özellikle yoksulları savunmakta başarıyla kullandığı konuşma yeteneğiyle ün kazanmıştı. Robespiene bu yetenekleriyle, 1789’da Paris’te toplanan ve bir tür ulusal meclis olan Etats-Generaux’ya Arras temsilcisi olarak girdi. Kendi siyasal görüşlerine yakın güçlü bir siyasal grup olan Jakobenler’e katıldı ve bu grubun içinde etkili oldu. 1792’de genel oyla seçilen ulusal meclis Konvansiyon’da tüccar ve sanayicilerin çıkarlarını savunan Jirondenler’in 1793’te gücünün kırılmasından sonra, ülkeyi yönetmek üzere kurulan Kamu Güvenliği Komitesi’ne Georges Jacques Danton ve Jean-Paul Marat gibi Jakobenler ile birlikte giren Robespierre, soyluların ayrıcalıklarını kaldırdı. Karşı devrimcilerle acımasız bir mücadeleye girişilen bu dönemde çok sayıda insan giyotine gönderilerek idam edildi. Marat’nın bir suikastte öldürülmesinden sonra Danton’u da giyotine gönderen Robespierre, yönetimdeki gücünü pekiştirdi.
Aynı zamanda bir edebiyat araştırmacısı olan Robespierre, Rousseau’nun felsefesinin bir izleyicisiydi. Robespierre bir yandan amaçsız şiddet kullanılmasına karşı çıkarken, bir yandan da ekonomik güçlükleri yenebilmek, zorunlu askerliği uygulayıp savaşı başarıya götürebilmek için terörü tırmandırdı. Altı hafta gibi kısa bir süre içinde 1.200 kişiyi giyotine gönderdi. Karşıtları giderek çoğalan ve uyguladığı şiddetle kendi arkadaşları arasında da korku uyandıran Robespierre, çok geçmeden zor durumdaki halkın da desteğini yitirmeye başladı. 27 Temmuz 1794’te Konvansiyon Robespierre’e karşı harekete geçti. Robespierre tutuklandı ve ertesi gün, birçok kişiyi göndermiş olduğu giyotinle idam edildi.