Percy Bysshe Shelley
(1792-1822). İngiltere’de Romantizm Akımı’nın tanınmış şairlerinden Percy Bysshe Shelley, dünyada kötü olan ne varsa hepsinin değişeceği, böylece insanların kötülüğün ve bencilliğin pençesinden kurtularak özgürlük ve sevgi içinde yaşayacağı günlere özlem duyuyordu. Kendi deyimiyle, şiirinin “geleceği haber vermesini” ve insanlığı bekleyen güzel günleri müjdelemesini istiyordu.
Soylu ve varlıklı bir toprak sahibinin oğlu olan Shelley, Eton College’da öğrenim görürken kurallara uymaması yüzünden başı epeyce derde girdi. Bu okuldan sonra Oxford Üniversitesine girdi. Din konusundaki aykırı düşünceleri yüzünden, orada da beş aydan fazla kalamadı ve atıldı.
Bütün bunlardan sonra Shelley’nin babası ona para vermeyi reddetti. Shelley, dört kız kardeşinin onun için biriktirdiği cep harçlığıyla geçinmek zorunda kaldı. Parayı ona kız kardeşlerinin okul arkadaşı Harriet Westbrook getiriyordu. Harriet zamanla Shelley’ye âşık oldu ve iki genç çok geçmeden birlikte kaçarak İskoçya’da evlendiler. Bir süre her şey yolunda gitti; biri kız öbürü oğlan iki çocukları oldu. Okul günlerinden beri şiir yazan Shelley’nin bu dönemde ilk uzun şiiri yayımlandı. O yıllarda en beğendiği ve düşüncelerini paylaştığı insanlardan biri de, yazar ve düşünür William Godwin’di. Bir süredir karısından uzaklaşmış olan genç şair, Godwin’in ve ünlü kadın hakları savunucusu Mary Wollstonecraft’ın 16 yaşındaki kızı Mary’ye âşık oldu. Mary’yle süren ilişkisi yüzünden karısı Harriet 1816’da canına kıydı. Bu olay Shelley’nin büyük bir bunalım geçirmesine yol açtı. Bundan bir süre sonra Mary ile evlendi.
Bu sırada Shelley 24 yaşındaydı. En güzel şiirlerini, karısı Mary ve çocuklarıyla 1818 ilkbaharında gittiği İtalya’da yazdı. Orada çok mutlu oldu. Büyük bir istekle okuyor, yazıyor ve yeni dostlar ediniyordu. Bunlardan biri de gene bir şair ve özgürlük âşığı olan Lord Byron’dı. Shelley aralarındaki dostluğu anlatan “Julian and Maddalo” adlı bir de şiir yazdı. İtalya’da yazdığı uzun şiirlerin en ünlüsü ise Prometheus Unbound'dm (1820; “Zincirleri Çözülmüş Prometheus”). Shelley bu şiirde, göklerden çaldığı ateşi insanlara getiren Promete’nin öyküsünü anlatan Yunan efsanesini yeniden ele alıyor, böylece insanlığın geleceğine duyduğu umudu ve sevinci bu eski öyküyü kullanarak dile getiriyordu. “Adonais” adlı şiiri ise 1821’de ölen şair John Keats için yazılmış bir ağıttır.
Shelley daha çok kısa şiirleriyle tanınır. “To a Skylark” (“Tarlakuşuna”) adlı şiirde, bir yaz günü masmavi gökyüzünde uçan bir tarlakuşunun coşkulu cıvıltısını betimler. Dilimize “Karayele Gazel” adıyla çevrilen “Ode to the West Wind”de ise şair güçlü ve azgın karayele seslenir:
Sen ey azgın Karayel, Güzatının soluğu,
Hışım, haberin senin kurumuş yapraklara
Tut ki tayfı yıldıran büyücünün buyruğu,
Önün sıra koşarlar bu sarı, sayrı, kara,
Bu alhummalı sürü; şeytan arabasıyla
Şensin kapıp kaçıran karakış yataklara
Uçarı tohumları, düğüne kırk gün kala
Sen ey azgın Ecinni, baskın çıkan Ecele,
Yıkan da sen, kuran da; beni n'olur bir dinle!
Çeviri: Can Yücel
Keats gibi, Shelley de öldüğünde oldukça genç yaştaydı. 30. doğum gününden hemen önce, İtalya’daki Livorno açıklarında yakalandığı bir fırtınada teknesinin batması sonucu boğularak yaşamını yitirdi.