Sakarya Irmağı
Sakarya Irmağı, ülkemiz sınırları içindeki Kızılırmak ve Fırat’tan sonra uzunluk bakımından üçüncü akarsudur. Eskişehir ilinin güney kesiminde yer alan Çifteler kentinin güneyindeki, Sakarbaşı da denen Sakaryabaşı yöresinden kaynaklanan Sakarya Irmağı’nın uzunluğu 824 Kilometredir.
Kaynağından sıcak olarak çıkan ırmak suları kuzeydoğu yönünde aktıktan sonra Çifteler kenti yakınında doğuya döner. Bu kesimde küçük bir tekneye binerek ırmağın geçtiği tüm akarsu yatağını izlemek olanağı olsaydı, önce kuzeybatıdan gelen Şeydi Çayı’nın Sakarya’ya katıldığı; İç Anadolu Bölgesinin bozkırları arasındaki fazla derin olmayan yatağında akarken güneydoğuya, doğuya, kuzeydoğuya ve sonra da kuzeye dönerek keskin sayılacak bir dirsek oluşturduğu görülürdü. Sakarya Irmağı bu kesimde Eskişehir ile Ankara illeri arasında doğal bir sınır çizer. Akarsuyun yukarı çığırı, Ankara iline bağlı Polatlı ilçesinin Yassıhöyük köyü yakınındaki Gordion kenti kalıntılarının batısından geçtikten sonra ulaştığı Porsuk Çayı kavşağında sona erer.
Kütahya iline bağlı Dumlupınar ilçesinden kaynaklanan Porsuk Çayı, Sakarya Irmağı’nın en önemli koludur. Altıntaş, Aslanapa ve Kütahya ovalarını sulayan bu akarsuyun üzerinde kullanma ve içme suyu elde etme, sulama ve taşkın önleme amacıyla kurulmuş olan Porsuk Barajı vardır. Kuzeydeki Sündiken Dağları’ndan inen akarsularla beslenen Porsuk Çayı, neden olduğu taşkınlarla zaman zaman çevresine büyük zarar verir.
Sakarya Irmağı, orta çığırında önce doğudan gelen Ankara Çayı kolunu alır. Daha sonra kuzeybatıya ve batıya dönen akarsu, aşağı çığırında bir dirsekle başlayan geniş yayını tamamlar. Bu kesimde yatağını derinleştiren ırmağa kuzeydoğudan gelen Kirmir Çayı ile kuzeyden gelen Aladağ Çayı katılır. Doğu-batı doğrultusunda dar ve derin boğazlardan geçtiği bu bölümde hidroelektrik enerji üretimi amacıyla kurulmuş Sarıyar ve Gökçekaya barajları yer alır. Eskişehir'i Ankara'dan ayıran il sınırı, bu barajların ardında suların toplanmasıyla oluşan yapay göllerin orta bölümünden geçer. Sarıcakaya yöresinde yemyeşil bağlık ve bahçelik alanlardan geçen akarsu, daha sonra kuzeybatıya ve kuzeye yönelir. Irmağa bu kesimde güneybatıdan gelen Karasu ve Göksu ile doğudan gelen Göynük Suyu katılır. Göksu kavşağından sonra kuzeydoğuya dönerek Canbaz Boğazı’na giren Sakarya, önemli bir tarım alanı olan Pamukova’ya ulaşır. Bu ovadan Geyve Boğazı’yla çıkan Sakarya Irmağı’nın orta çığırı, Akova da denen Adapazarı Ovası’na girdiği kesimde sona erer ve burada aşağı çığır başlar. Kirmir Çayı kavşağında deniz düzeyinden 500 metre kadar yüksekte olan vadi tabanı, Adapazarı Ovası’na girdiği kesimde 35 metreye düşer. Adapazarı Ovası’ndan sonra genellikle güney-kuzey doğrultusunda akan ırmağa güneyden gelen Mudurnu Suyu ile güneybatıdan gelen ve Sapanca Gölü’nün gideğeni (gölayağı) olan Çark Suyu katılır.
Sakarya Irmağı'nın suladığı Adapazarı Ovası verimli bir tarım alanıdır. Taşıdığı alüvyonlarla Adapazarı Ovası’nın kuzeyinde fazla belirgin olmayan bir delta oluşturan ırmak, Karasu kentinin batısında Sakaryaağzı olarak adlandırılan yörede Karadeniz’e dökülür. Bu deltanın Karadeniz kıyısına yakın bölümünde geniş bir şerit biçiminde kumullar uzanır. Kumulların genişliği deltanın doğu kesiminde 100 metreyi bulur. Bu kumulların ardında yer yer ormanlarla çevrili sulak ve bataklık alanlar vardır. Bu alanlarda Küçükboğaz ve Acarlar gölleri yer alır. Sakarya Irmağı, aşağı çığırı ile orta çığırının bir bölümünü sınırları içine alan ile adını verir.
Akarsu ilkçağda Sangarios adıyla anılıyordu. Bazı araştırmalar sonucunda ileri sürülen görüşlere göre Sakarya Irmağı çok eskiden Sapanca Gölü üzerinden İzmit Körfezi’ne dökülüyordu. Körfeze doğru aktığı oluğun alüvyonlarla tıkanmasından sonra kuzeye yöneldiği sanılmaktadır. Sakarya Irmağı vadisinde aşağı çığırının zaman zaman yatak değiştirdiğine ilişkin kanıtlara rastlanır. Irmağın bu bölümünde çevre ilkçağdan 19. Yüzyıla kadar zengin bir orman örtüsüyle kaplıydı. Eskiden “ağaç denizi” olarak adlandırılan bu yöreden kesilen tomruklar ırmakta yüzdürülerek Karadeniz kıyısına indirilirdi. Bu tomrukların tersanelerde gemi yapımında kullanılması ve yöre ürünlerinin İstanbul’a taşınması amacıyla ilkçağdan beri Sakarya Irmağı’nı Sapanca Gölü’nün üzerinden İzmit Körfezi’ne bağlayacak birçok girişimde bulunulmuş, ama başarı sağlanamamıştır.