Tarantula
Birçok iri örümceğe tarantula denmekle birlikte, gerçek tarantula (Lycosa tarentula) yalnız Avrupa’nın güneyinde bulunur. Adını İtalya’nın Taranto kentinden alan bu tür yaklaşık 2,5 cm uzunluğunda, kıllarla kaplı bir örümcektir. Ağzının önünde zehir çengelleri ve başının üzerinde toplanmış sekiz gözü vardır.
Tarantulalar avlarını ağ örüp yakalamak yerine, öbür kurt örümcekleri gibi onların peşinden koşar. Kurak ve kumlu topraklarda kazdıkları derin oyukların duvarlarını ipekle sağlamlaştırır, kışın oyuğun girişini ipekle kapatıp ilkbahara kadar uyurlar. Tarantulalar ipekle sardıkları yumurtalarını özenle korur, dışarı çıkacakları zaman yanlarına alırlar. Dişi, yumurtadan çıkan yavrularını bir hafta boyunca sırtında taşır.
Ortaçağ Avrupa’sında tarantulanın soktuğu insanların uyuşukluk ve mutsuzluk gibi belirtilerle ortaya çıkan “tarantizm” hastalığına yakalandığı, bu hastaların canlanıp enerjilerini boşaltamazlarsa ölecekleri sanılırdı. Ancak müzik eşliğinde, tarantella denen hızlı ve çılgın bir dansa kendini kaptıranların bu hastalıktan kurtulacağına inanılıyordu. Böylece hastalar terleyip yorulacak, zehirden arınıp iyileşeceklerdi. Ama günümüzde tarantulanın insan için tehlikeli olmadığı anlaşılmıştır.
Kuzey ve Güney Amerika’da yaşayan iri ve kıllı örümcekler de tarantula olarak adlandırılır. Uzunlukları 5 santimetreye ulaşabilen bu örümcekler genellikle geceleri dolaşmaya çıkarak böceklerin yanı sıra küçük kurbağa ve fareleri de yer.