Yörükler
11. yüzyıl sonlarından başlayarak, özellikle Malazgirt Savaşı’ndan sonra doğudan Anadolu’ya birçok göçebe topluluk geldi. Toplumsal yaşamlarını aşiret biçiminde sürdüren bu topluluklar eski kaynaklarda “göçer Türkman ve Tatar” , “göçer evli Türk” ve “Yörük” olarak geçer. 13. yüzyıldan başlayarak Anadolu’nun çeşitli kesimlerine yayılan bu göçebe aşiretlerden köy ve kasabalara yerleşmeyi seçenlere "Türkmen”, geleneksel göçebe yaşamı sürdürenlere ise “Yörük” dendiği sanılmaktadır. Aynı yerde durmayıp sürekli yer değiştiren bu aşiretlere, eskiden konuşulan Türkçe’deki “yörümek” (bugün “yürümek”) sözcüğünden türetilen Yörük adı verilmiştir. Günümüzde Türkiye'nin bazı kesimlerinde Yörükler’e Yürük de denir. Anadolu’nun dağlık kesimlerindeki ormanlık alanlarda yaşayan göçebe aşiretler de 16. yüzyıla ait Osmanlı kaynaklarında “Cemaat-i Tahtaciyan” olarak anılmıştır.
Hayvancılıkla uğraşan ve genellikle yalnızca koyun yetiştiren Yörükler, Anadolu Beylikleri’nin yönetiminde küçük askeri birlikler halinde sınırların korunmasında ve savaşlarda kullanıldı. Osmanlı döneminde öncü askeri birliklerle birlikte 1355’te Rumeli’ye geçerek Trakya’nın fethedilmesi için savaşan Yörükler, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’da fethedilen yeni topraklarda yürüttüğü Türkleştirme siyasetinde önemli bir rol oynadı. Osmanlı döneminde 19. yüzyıl ortalarına kadar.askeri düzen içinde yaşamak zorunda bırakılan Yörükler, Avrupa topraklarında Sırbistan, Romanya ve Ukrayna’ya kadar yayıldılar.Geleneklerini koruma konusunda özenli olan Yörükler, Osmanlı yöneticilerin bazı kararlarına karşı çıkarak ayaklanmalara karıştıklarından imparatorluğun çeşitli bölgelerine sürgün edilmişlerdir. Bazı dönemlerde Rumeli’deki Türk nüfusunda görülen yoğunlaşmanın başlıca nedeni Anadolu’nun çeşitli yörelerine zorla yerleştirilmeyi kabul etmeyen Yörükler’in Rumeli’ye sürgün edilmesidir. Alanya, Silifke, Mut ve Ermenek yörelerinde yaşayan Yörükler de 18. yüzyılın ilk yarısında zorla Kıbrıs’a sürüldü. Günümüzde bazı Balkan ve Ortadoğu ülkelerinde yaşayan yerleşik Türkler’in önemli bir bölümü eskiden buralara Osmanlı Devleti tarafından yerleştirilen ya da sürgün edilen Yörükler ile Türkmenler’in genç kuşaklarıdır.
Günümüzde Anadolu ve Rumeli’de çok az göçer Yörük aşiretine rastlanır. Büyük bölümü yerleşik düzene geçmiş olan Yörükler’in tümüne yakını Alevi’dir. Kendilerine özgü bir Türkçe konuşan, çadırlarda yaşayan, küçükbaş hayvancılıkla uğraşan Yörükler’e günümüzde daha çok Anadolu’nun güney ve batı kesimlerinde rastlanır. Yugoslavya’daki bazı dağlık kesimlerde dillerini ve geleneklerini yitirmemiş olan ve hayvancılıkla uğraşan Rumeli Yörükleri yaşamaktadır. Anadolu’da Yörükler’e en çok Toroslar’da rastlanır. Genellikle keçi kılından yapılan çadırlarda yaşayarak yazın dağlarda sürülerini otlatan Yörükler kışı Toroslar’ın kuytu kesimlerindeki köylerde geçirirler. Alevi olmalarının yanı sıra eski Türkmen geleneklerini de koruyan Yörükler Ege ve Marmara bölgelerinde de bulunur. Zengin bir folklora sahip olan Yörükler kıl keçileri ve koyunlardan elde ettikleri ürünleri değerlendirerek kilim ve halı dokur, tereyağı ve peynir üretirler. Ege Bölgesi’ nin dağlık kesimlerinde yaşayan göçer aşiretlere “Tahtacı” adı verilir. Yörükler gibi geleneklerine bağlı ve Alevi olan Tahtacılar daha çok ormancılık ve ağaç işçiliğiyle uğraşırlar.