Cahit Sıtkı Tarancı
(1910-1956). Kendine özgü, duygulu, biçime önem veren yapıtlarıyla çağdaş Türk şiirinin öncüleri arasında yer alan Cahit Sıtkı Tarancı’nın yalnızlık ve ölüm konularını işlediği şiirlerinde hem yaşam sevinci, hem de yoğun bir karamsarlık vardır. Diyarbakır’da doğan Tarancı ilköğrenimini burada tamamlayarak ortaöğrenimine İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde başladı. Daha sonra geçtiği Galatasaray Lisesi’ni 1931’de bitirerek o sırada İstanbul’da bulunan Mülkiye Mektebi’ne (bugün Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) yatılı olarak girdi. Ama üç yıl okuduğu Mülkiye Mektebi'ndeki eğitimini tamamlamayarak İstanbul Yüksek Ticaret Okulu’na geçti. Bir yandan da Sümerbank’ta memur olarak çalışmakta ve öyküler yazmaktaydı. 1938’de gittiği Paris’te bir yanda siyasal bilgiler öğrenimini sürdürürken öte yanda Paris Radyosu’nda Türkçe yayınlar spikeri olarak çalışıyordu. II. Dünya Savaşı çıkıp Paris Almanlar’ca işgal edilince Türkiye’ye döndü. Askerliğini 1943’te bitiren Cahit Sıtkı bir süre İstanbul’da ticaretle uğraşan babasının yanında çalıştı. 1944’te Ankara'ya giderek Anadolu Ajansı’nda çevirmen olarak göreve başladı. Daha sonra Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalışma Bakanlığı’nda çevirmenliği sürdürdü. 1954’te ağır bir felç geçiren Cahit Sıtkı Tarancı konuşma yetisini yitirdi. Tedavi için götürüldüğü Viyana’da öldü
Cahit Sıtkı Tarancı şiir yazmaya lise öğrenciliği sırasında başladı. İlk şiirleri Muhit ve Servetifünun-Uyanış dergilerinde yayımlandı.
Bu yapıtlarında özenli bir şiir diliyle birleştirdiği hece ölçüsünü yeni bir uyum sağlayarak kullanmaktaydı. Ankara’da öğrenciyken şiirlerini gönderdiği Peyami Safa’nın 1932’de Cumhuriyet gazetesinde yazdığı onunla ilgili yazılar Cahit Sıtkı’nın tanınmasında etkili oldu. 1933’te ilk şiir kitabı Ömrümde Sükût'u yayımladı. 1946’da Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışması’nı “Otuz Beş Yaş” şiiriyle kazandı. Cahit Sıtkı Tarancı’nın ödül kazanan bu şiiri kısa sürede ünlenmesine yol açtı. Aynı yıl, 1933’ten sonra yazdığı şiirlerinden bir bölümünü Otuz Beş Yaş adını verdiği kitabında topladı. Tarancı’nın bu kitabı büyük bir ilgi gördü. 1952’de üçüncü şiir kitabı Düşten Güzel'i yayımladı. Ölümünden sonra, kitaplarında bulunmayan şiirleri, Fransızca’dan yaptığı çeviriler ve ölümü üzerine yazılanlar Sonrası (1957) adlı kitapta toplandı. Ayrıca şair Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektuplar da bir araya getirilerek Ziya’ya Mektuplar adıyla 1957’de yayımlandı.
Ortaöğrenim i sırasında tanıştığı Fransız şiirinden, özellikle de Charles Baudelaire ve Paul Verlaine gibi şairlerden etkilenen Cahit Sıtkı Tarancı hiçbir akıma bağlanmadı; duygulu ve kendine özgü bir şiir geliştirdi. Garip Akımı’nın etkili olduğu dönemde serbest şiir örnekleri de veren Tarancı hece ölçüsünden hiçbir zaman vazgeçmedi. Bu ölçünün çok kullanılmayan 9-10-12 hecelik kalıplarından yararlanarak, gelenekselleşmiş duraklar yerine, hece ölçüsüne serbest şiir dokusu kazandıran serbest duraklı şiirler yazdı. Döneminin en çok okunan ve sevilen şairlerinden olan Cahit Sıtkı Tarancı Türkçe’nin olanaklarını çok iyi değerlendirmiştir. Akıcı ve yapm acıktan uzak bir söyleyişi vardır. Yapıtlarında yalın konuşma dilini kullanmıştır. Şiirlerinde ölüm , aşk, yalnızlık, uzak ülkelere, geçmiş zamana duyulan özlem gibi temaları işlemiştir. Yaşantısını, duygusal dalgalanmalarını olduğu gibi şiirine aktaran Cahit Sıtkı Tarancı, Garip Akımı’nın gündeme getirdiği yeni şiirsellik anlayışına kapılmamıştır. Birçok kez yeniden basılan ve yeni kuşaklar tarafından da sevilerek okunan Otuz Beş Yaş kitabının etkili olmasında, Tarancı’nın yansıttığı güçlü yaşama sevincinin de payı vardır.