Çanakkale Boğazı
Ege Denizi ile Marmara Denizi’ni birbirine bağlarken gerçekte İstanbul Boğazı ile birlikte Akdeniz ile Karadeniz’i de birbirine bağlar. Bu iki boğaz Asya ile Avrupa’yı da birbirinden ayırır. Çanakkale Boğazı günümüzden 2,5 milyon yıl önce akarsuların açtığı geniş ve derin bir vadinin sular altında kalmasıyla oluşmuştur. Uzunluğu Rumeli yakasında 78 kilometreyi, Anadolu yakasında 94 kilometreyi bulan boğazın kıyıları İstanbul Boğazı’na oranla daha az girintili çıkıntılıdır. Kıyılarda denizin yer yer aşındırdığı kayalar dik yamaçlar oluşturur. Ama özellikle Anadolu yakasında akarsuların döküldüğü yerlerde küçük düzlükler ve kumsallar vardır. Buralarda akarsuların sürüklediği kum ve çakıllarla deniz sığlaşmıştır. Özellikle Çardak ve Nara burunlarının sığ kıyıları, görüş uzaklığının azaldığı sisli havalarda gemilerin karaya oturmasına neden olur. Boğazın akıntıları kum ve çakıl birikintilerini sürüklediğinden bu sığlıklar fazla geniş değildir.
Çanakkale Boğazı’nda üst ve alt olmak üzere ikili akıntı vardır. Üst akıntı Karadeniz'den gelen az tuzlu suların Akdeniz’e doğru yönelmesinden kaynaklanır. Hızı değişken olan üst akıntının derinliği boğazın M armara girişinde 20 metreye ulaşırken, Ege çıkışına doğru 10 metreye düşer. Alt akıntı ise Akdeniz’in tuzlu ve ağır sularını Marmara’ya taşır. Boğazın ortasında kuzeyden güneye 50 metre derinliğinde bir oluk uzanır. Bu oluk üzerinde yer yer elips biçimli derin çukurlar vardır. Derinlik Nara Burnu önünde 102 metreye, Çanakkale ile Kilitbahir arasında ise 109 metreye ulaşır. Boğazın en dar yeri 1.375 metre ile Kilitbahir-Çimentabya arasıdır. En geniş yeri ise 8.275 metreyle Domuzderesi kıyıları ile Erenköy kıyıları arasıdır.
Çanakkale Boğazı çok çeşitli balıkların göç yoludur. Balıklar mevsimlere göre Karadeniz’den Ege’ye, Akdeniz’e, oradan da Karadeniz’e gider gelirler. Boğazda balık türü hem çok çeşitli, hem çok boldur. İstavrit, kefal, camgöz, kolyoz, levrek, lüfer, orkinos, palamut gibi balıklar en çok avlananlardır. Boğaz bu açıdan en verimli sularımızdan biridir. Ama son yıllarda hızla artan deniz kirlenmesi yüzünden balık türleri ve sayısının azalması endişe verici boyuttadır.
Çanakkale Boğazı birçok tarihsel olaya sahne olmuştur. Ayrıca Yunan mitolojisinde bu yöreyle ilgili birçok efsane vardır. Bu efsanelerden biri kral oğlu olan Leandros ile ilgilidir. Leandros, sevgilisi Hero ile buluşmak için her gece boğazı yüzerek bir kıyıdan ötekine geçermiş. Çanakkale Boğazı’nın Yunan mitolojisindeki adı Hellespontos’tur. Helle Denizi anlamına gelen Hellespontos adı Tesalya Kralı Atham as’ın kızı Helle’den gelir. Söylenceye göre Helle kardeşi Phriksos ile üvey annesinin zulmünden, altın postlu ve kanatlı bir koçun sırtına binerek kaçarken Çanakkale Boğazı’nda denize düşüp boğulmuştur.
Boğazın kıyısındaki Truva kenti, Homeros’un İlyada’da anlattığı ünlü Truva Savaşı’ mn geçtiği yerdir (bak. Truva Savaşi). Batıda Çanakkale Boğazı genel olarak Dardanelles (Dardanel) adıyla bilinir. Bu ad, Çanakkale’ nin 10 km güneyindeki antik Dardanos kentinden gelmektedir. Kıyılarda ayrıca, eski dönemlerden kalma birçok hisar vardır. Buradaki savaşların en ünlülerinden biri de İÖ 480’de büyük Pers Kralı Kserkses’in Yunanlılarca yaptığı savaştır. Kserkses gemilerin yan yana dizilmesiyle oluşan bir köprüyle Çanakkale Boğazı’nı geçmiştir. Büyük İskender de İÖ 334’te aynı yöntemle boğazı geçmiş ve Asya’yı fethetmeye girişmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında, 1915’te İngiliz ve Fransız deniz kuvvetlerine geçit vermeyen Türk ordularının olağanüstü direnişi, boğazdaki son savaştır.