Cemal Paşa
(1872-1922). Asıl adı Ahmed Cemal olan Cemal Paşa, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde siyasal yaşama damgasını vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önderlerindendir. 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından I. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1918’e kadar askeri ve devlet yönetimiyle ilgili önemli görevlerde bulunan Cemal Paşa özellikle 1913-18 arasında Osmanlı Devleti’nin iç ve dış siyasetini belirleyen kişilerden biriydi.
Babası ^skeri eczacı olan Ahmed Cemal, Midilli Adası’nda doğdu. 1890’da Kuleli Askeri Lisesi’ni, 1893’te Harp Okulu’nu, 1895’te de Harp Akademisi’ni bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle orduya katıldı. Bu yıllar II. Abdülhamid’in baskıcı yönetimine karşı Jön Türkler’in meşrutiyeti yeniden kurmak için mücadele ettikleri ve örgütlendikleri yıllardı. Kolağası (önyüzbaşı) Cemal Bey Selanik’te bulunan 3. Ordu redif (yedek) tümeni kurmay başkanlığı sırasında İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girdi ve yaşamının sonuna kadar da bu kuruluşa bağlı kaldı. O yıllarda çalışmalarını gizli yürüten İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ordu içinde örgütlenmesini üstlendi.
1905’te binbaşı olan Cemal Bey bir yıl sonra Rumeli demiryolları müfettişliğine atandı. Görevi gereği yolculuk ediyor, Rumeli yöresini dolaşıyordu. Bu da cemiyet adına rahatça çalışmasına, örgütlenmeyi sağlamasına olanak sağladı. Bu dönemde cemiyetin bölük adı verilen yerel birimlerini örgütledi.
II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi üzerine Selanik’teki İttihat ve Terakki Cemiyeti genel merkezinin İstanbul'a gönderdiği 10 delegeden oluşan temsil heyetinde yer aldı. Ardından da cemiyetin genel merkez üyeliğine seçildi. Aynı yıl kaymakamlığa (yarbay) yükselen Cemal Bey meşrutiyetin getirdiği yenilikleri ve ortaya çıkan değişicileri devlet memurlarına ve görevlilere anlatıp benimsetmek için kurulan Heyet-i İslahiye’nin bir üyesi olarak Anadolu’ya gönderildi. Bu sırada 31 M art Olayı’nın çakması üzerine İstanbul’a dönerek, ayaklanmayı bastırmakla görevlendirilen H areket OrduSu’na katıldı. Ayaklanmanın bastırılmasının ardından da Üsküdar Muhafızlığı’na atandı. Bu görevinde kısa bir süre kalan Cemal Bey Çukurova’da çıkan karışıklıkları bastırmak üzere Ağustos 1909’da Adana valisi yapıldı. Bir,yıl sonra hastalanarak İstanbul’a döndüyse de bu kez 1911 ortalarında Arap aşiretlerinin ayaklanmalarını bastırmak amacıyla vali olarak Bağdat’a gönderildi.
Balkan Savaşı nın çıkması üzerine Bağdat’ taki görevinden ayrılarak İstanbul’a döndü. Konya redif tümeni komutanı olarak 1912 Eylül’ünde katıldığı Balkan Savaşı’nda Bulgarlar’ m karşısında Vize’den Çatalca’ya kadar geri çekilmek zorunda kaldı. Ekimde miralaylığa (albay) yükseltilen Cemal Bey dağılan kuvvetlerini toplarken hastalanarak İstanbul’a döndü. Aralık 1912’de İstanbul menzil müfettişi ve ordu idare reisi oldu.
23 Ocak 1913’te, hükümeti devirmek amacıyla düzenlenen ve Babıâli Baskını diye adlandırılan girişimin başarıya ulaşmasından sonra İttihatçıların başa geçmesi üzerine İstanbul Muhafızlığı’na getirildi. Bu görevi sırasında İttihat ve Terakki’ye karşı çıkanları susturarak partiye destek olmaya çalıştı. Aynı yıl mirlivalığa (tuğgeneral) yükseltildi ve artık Cemal Paşa diye anılmaya başlandı.
1914’te önce nafıa (bayındırlık), ardından bahriye nazırı (donanma bakanı) olarak hükümette görev aldı. Bu görevinde donanmayı güçlendirmeye çalıştı. Fransız yanlısı olarak bilinen Cemal Paşa Temmuz 1914’te Osmanlı Devleti ile Fransa arasında işbirliği sağlamak amacıyla Paris’e gitti. Olumlu bir sonuç elde edemeyince 2 Ağustos 1914’te yapılan Osmanlı-Alman İttifakı’m, Alman yanlısı olan Enver ve Talat paşalarla birlikte istemeyerek de olsa destekledi.
Cemal Paşa I. Dünya Savaşı başladığında Enver ve Talat paşalarla birlikte İttihat ve Terakki’nin ve Osmanlı Devleti’nin en güçlü üç yöneticisinden biriydi. Talat Paşa’nın sadrazam, Enver Paşa’nın harbiye nazırı, Cemal Paşa’nın bahriye nazırı olarak yer aldığı 1913- 18 arasındaki hükümete “Üç Paşalar İktidarı” da denir. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesi üzerine Cemal Paşa bahriye nazırlığının yanı sıra Filistin’deki 4. Ordu komutanlığı ve Suriye askeri valiliği görevlerini de üstlendi. 1915’te ferikliğe (korgeneral) yükselen Cemal Paşa savaşın ilk yıllarında Suriye’de büyük bir bayındırlık çalışmasına girişmiş ve .toplumsal hizmetlerin düzenli olarak yürümesini sağlamaya çalışmıştır. Ne var ki, 1915 ve 1916’da Mısır’ı İnğilizler’den almak üzere girişilen ve tarihe “Kanal H arekâtı” adıyla geçen savaşlarda komuta ettiği OsmanlI ordusu ağır kayıplar verince geri çekilmek zorunda kaldı. İngilizler’in Filistin ve Suriye’ yi ele geçirmesinin sorumlusu olarak görülen Cemal Paşa ordu komutanlığından ayrılarak İstanbul’a döndü. Ardından bahriye nazırlığından da alındı. I. Dünya Savaşı nin sonunda Osmanlı Devleti yenik düşünce 2 Kasım 1918’de İstanbul’dan ayrılarak Enver ve Talat paşalarla birlikte Almanya’ya gitti.
Almanya’dan SSCB’ye geçen Cemal Paşa Moskova’da bulunduğu süre içinde Anadolu’ daki bağımsızlık hareketini destekleyerek Mustafa Kemal ile ilişki kurdu. Daha sonra İngilizler’e karşı bağımsızlık mücadelesi veren Afganistan’a geçerek ordunun yetiştirilmesi ve düzenlenmesi için çalışmalar yaptı. Eylül 1921’de SSCB yöneticileri ve Enver Paşa ile görüşmeler yapmak üzere Moskova’ya döndü. Enver Paşa’yı Özbekistan’da giriştiği hareketlerden ve Mustafa Kemal’e karşı takındığı tavırdan caydırmaya uğraştı. Afganistan’a dönerken uğradığı Tiflis’ te iki Ermeni komitacı tarafından 21 Temmuz 1922’de öldürüldü. Mezarı Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Tiflis’ten Erzurum şehitliğine getirildi.
Cemal Paşa uzun süre İttihat ve Terakki’ nin spor ve kültür alanlarındaki etkinliklerini yönlendirmiş, Suriye’de bulunduğu sırada edebiyatla ve kültür yaşamıyla da ilgilenmiştir. Bölgedeki bilim adamlarını ve Ahmed Rasim, Falih Rıfkı (Atay) gibi gazeteci yazarları ordugâhına çağırdığı bilinmektedir. Ayrıca bu yöredeki eski- anıtlar üzerine yaptığı incelemeleri 1918’de Berlin’de Alte Derıkmaeler aus Syrien, Palastina und West-Arabien (“Suriye, Filistin ve Batı Arabistan’daki Eski Anıtlar”) adıyla yayımladı. 1913-22 arasındaki yaşamını içeren anıları ölümünden bir yıl sonra 1923’te Cemal Paşa Hatıratı 1913-1922 adıyla yayımlandı. Daha sonra oğlu Behçet Cemal bu kitabr gözden geçirerek 1959 ve 1977’de Hatıralar adıyla yeniden yayımladı. Cemal Paşa’nın ayrıca Plevne Müdafaası (1898) adlı bir de araştırması vardır