Dağ Keçisi
Dağ keçileri Afrika’nın kuzeyinde, Asya’nın güneybatısında ve Avrupa’nın güneyindeki yüksek dağlarda başıboş sürüler halinde yaşayan iri yabankeçileridir. Genellikle 10-15 kadar dişiden ve oğlak denen yavrularından oluşan her sürü yaşlıca bir tekenin (erkek keçinin) önderliğinde dolaşır. Sabahın erken saatlerinde ve akşamüstleri topluca otlamaya çıkan bu küçük sürüler günün sıcak saatlerinde serin ve kuytu yerlere çekilip hep birlikte geviş getirirler. Yalnız çok yaşlanan tekeler sürünün önderliğini daha genç bir tekeye bırakarak tek başına yaşamayı seçerler. Dağ keçileri son derece çevik hayvanlardır; dağ yamaçlarında ve en sarp kayalıklarda inanılmaz bir ustalıkla dolaşır, bazen uçurumları aşmak için bir sıçrayışta 12 metre öteye atlarlar.
Türkiye’den Afganistan’a kadar uzanan bütün dağlık bölgelerde yabanıl sürüler halinde yaşayan Asya dağ keçisi ya da bayağı dağ keçisi (Capra aegagrus) evcil keçinin atasıdır. Asya dışında yalnızca Ege Denizindeki bazı Yunan adalarında evcil keçilerle karışmış küçük topluluklar halinde yaşayan bu hayvana Türkiye’deki Toroslar’da, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz dağlarında çok sık rastlanır. Ön bacakları arka bacaklarından biraz daha kısa olan bu dağ keçisinin omuz yüksekliği yaklaşık 1 metredir. Alından düz çıkıp sonra bir yay gibi geriye doğru bükülen boynuzlarının uzunluğu ise özellikle tekelerde bazen 1 metreyi aşar. Boynuzlarının alt yüzü düz, üst yüzü enine kabarık çizgili ve boğumludur; bu boğumların sayısı hayvanın yaşını gösterir. Asya dağ keçisinin kışın sarımsı boz kahverengiye çalan daha kısa tüylere bırakır. Dişiler beş aylık bir gebelikten sonra genellikle tek bir yavru doğurur; yavrular doğumdan hemen bir-iki gün sonra annelerinin ardından koşup zıplamaya başlayabilir.
Alp dağ keçisi (Capra ibex) biraz daha küçük yapılı bir hayvandır. Postu kahverengi boz, karnı ak, bacakları koyu renkte olan bu türün boynuzları yarım daire biçimindedir. Bir zamanlar Alp Dağları’nın ağaçsız yüksek kesimlerinde adım başı karşılaşılan bu yabankeçileri giderek azalmış, 19. yüzyılın ortalarında İsviçre’deki sürülerden geriye neredeyse tek bir hayvan kalmamıştı. Bugün ülkenin birçok yerinde bu yabanıl hayvanların yeniden yerleşip çoğalması sağlanmıştır. İtalya’da da devlet bu konuya el atıncaya kadar özellikle ülkenin kuzeybatısındaki Piemonte vadilerinde Alp dağ keçilerinin soyu tükenmeye yüz tutmuştu. Günümüzde bu hayvanlar bir ulusal parkta devletçe koruma altına alınmıştır.
Kafkasya’nın dağlık bölgelerinde yaşayan Kafkasya dağ keçisi (Capra caucasica) Alp dağ keçisinden de küçük yapılıdır. Soyu tükenmek üzere olan İspanya dağ keçisi (Capra pyrenaica) ise başta Pirene Dağları olmak üzere İspanya’nın birkaç yerinde bulunur. Markör (Capra falcorıeri) adıyla bilinen iri bir dağ keçisi de Keşmir, Türkistan ve Afganistan’da az sayıda yaşar. Markörün bir tirbuşon gibi kıvrılan boynuzları geriye doğru bükülürken aynı zamanda iki yana doğru açılır.
Hemitragus cinsini oluşturan dağ keçilerine tar denir. Hindistan ve Arabistan’ın ağaçlı dağlık bölgelerinde yaşayan bu hayvanların erkeği sakalsızdır. Himalaya Dağlarinda yaşayan bir türün erkeğinde boyun ve gövdenin ön bölümlerini bütünüyle örten uzun tüylü bir yele bulunur. Tarların kısa boynuzları koç boynuzu gibi geriye ve yanlara doğru açılır. Arabistan tan (Hemitragus jayakari) da soyutükenmek üzere olan dağ keçisi türlerindendir.