Danimarka
Baltık Denizi’nin daralarak Kuzey Denizi’yle birleştiği yerde kuruludur. Almanya’dan kuzeye doğru dar bir çıkıntı biçiminde uzanan Jutland Yarımadası’nın kuzey bölümü ile bu yarımadanın çevresindeki 500 dolayında ada üzerinde yer alır. Karada tek sınır komşusu Almanya Federal Cumhuriyetedir. İsveç ile arasında dar Sund Boğazı bulunur. İsveç, Norveç ve Danimarka, İskandinav ülkelerini oluştururlar. Danimarka en güneydedir ve İskandinavya’nın Avrupa’nın öbür ülkeleriyle bağlantısını sağlar.
Çevresindeki adalardan en önemlileri, Seeland, Fyen, Lolland, Falster ve Bornholm’ dur. Danimarka’nın denizaşırı toprakları Grönland ve Far Öer (Faeroe) adalarıdır.
Danimarka’nın iklimi nemli ve ılımandır. Yazları sıcaklık ortalaması 16°C olur. Kıyıları, denizin karaların içlerine kadar uzandığı, dar kanallar ya da fiyortlarla kaplıdır. Alçak bir ülke olan Danimarka’da yükseltiler 150 metreyi pek aşmaz. Adalar ülke yüzölçümünün yüzde 30’undan biraz fazlasını oluşturur. Toprakların bir bölümü de kıyılar doldurularak kazanılmıştır.
Başlıca kentleri başkent Kopenhag, Jutland Yarımadası’nda bulunan Arhus, Alborg ve Esbjerg ile Fyen Adası’ndaki Odense’dir. Danimarka kentlerinin dar, kaldırım taşı döşeli sokaklarında hâlâ eskiden kalma sevimli evlere rastlanır. Eski çiftlik evleri ve küçük kaleler de Danimarka’nın özellikleri arasındadır. Ayrıca büyük apartmanlar, çağdaş eğitim gereçleriyle donatılmış okullar ve nitelikli hizmet veren hastaneler vardır. Kentlerde yaşayan insanların çoğu apartmanlarda oturur. Kırsal kesimde düzenli sıralar halinde ekili tarlalar ve badanalı, saz damlı çiftlik evleri sıkça görülür.
Yazın DanimarkalIların çoğu deniz kıyılarında tatil yapar. Kentlerdeki okul çocukları genellikle çiftliklere giderken, köylerdeki ço cuklar da tatillerini kentlerde geçirir.
Eğitim düzeyi yüksek olan Danimarka’da 7-16 yaş arası çocuklar için okula gitmek zorunludur. Okulların çoğu parasız devlet okullarıdır.
Danimarka’da eğitimin özel bir biçimi de yetişkinler için açılmış halk okullarıdır. Genellikle köylerde ve kırsal bölgelerde bulunan bu okulların, burada yaşayan halkın eğitim düzeyini yükseltmekteki katkısı büyüktür. İsteyen her yetişkin, halk okullarına girebilir. Bu okullara girişte hiçbir koşul aranmaz ve sınav uygulaması yoktur. Kopenhag, Ârhus, Odense ve Roskilde’deki üniversitelerin yanı sıra ülkede çok sayıda akademi ve yüksek teknikokul vardır.
Danimarka edebiyatının kökleri oldukça eskiye dayanır. Ortaçağ Danimarka’sındaki yaşantıyı sergileyen baladlar ile dünyanın pek çok ülkesinde bugün de okunan ünlü yazar Hans Christian Andersen’in masalları Danimarka edebiyatında önemli bir yer tutar.
Kuzey Denizi’nde bulunan petrol ülke ekonomisi için büyük yarar sağlamış ve petrole ilişkin sanayiler önem kazanmıştır. Turizm de önemli bir gelir kaynağıdır. Sanayide çalışan işçi sayısı tarımda çalışanlardan fazladır. Ama, yurtdışına satılan ürünler içinde tarım ürünlerinin yeri hâlâ ağırlık taşır ve bunlar çoğunlukla İngiltere’ye satılır. Danimarka 1973’te, İngiltere ile aynı zamanda Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katılmıştır.
Danimarka günümüzde, dünyada kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Oysa tarihi boyunca hep böyle zengin değildi. 100 yıl öncesine kadar, çiftçilerin geçimlerini güçlükle sağladıkları yoksul bir ülkeydi. Köylüler toprağın büyük bölümünü ellerinde bulunduran az sayıda toprak sahibinin emrinde, düşük ücretlerle çalışırlardı. O dönemde bol buğday üreten Danimarka Avrupa’nın öbür ülkelerine tahıl satardı. Aynı dönemde Amerika kıtasının yerleşime açılan geniş topraklarında buğday üretimine başlandı ve milyonlarca ton buğday çok ucuza üretilerek Avrupa’ya gönderilmeye başlanınca, Danimarka bu rekabete dayanamadı, neredeyse iflasın eşiğine geldi.
Bu döneme ilişkin olarak, “Ülkeyi inekler, domuzlar ve tavuklar kurtardı” sözü, doğruluk payı çok olan şakalardandır. Buğdaylarını satamayan çiftçiler inek, tavuk ve domuz beslemeye yöneldiler. Kısa bir süre sonra da Almanya ve İngiltere gibi komşu ülkelere binlerce ton tereyağı, yumurta ve et satmaya başladılar. Uyumlu bir birlik içinde çalışmakla ün kazanan DanimarkalI çiftçiler kooperatifler oluşturarak ülke çapında örgütlendiler.
Çiftçiliğin hâlâ çok önemli olduğu Danimarka son zamanlarda sanayisini geliştirmeye ağırlık vermektedir. Danimarka’da üretilen besin maddelerinin arasında tereyağı, süttozu, şekerpancarından elde edilen şeker, jambon ve domuz pastırması önemli yer tutar. Danimarka’nın Kopenhag’da üretilen ve dışarıya satılan en önemli ürünlerinden biri de ünlü birasıdır. Aynca gümüş ve cam eşya, çimento, metal, kâğıt, tarım makineleri ve mobilya gibi sanayi kolları da önemlidir. İnce porselen yapımında kullanılan kaolinin bulunduğu Bornholm Adası ustalıkla yapılmış çömlekleri ve porselenleri ile tanınmıştır.
Ülkenin her yerinden kolayca denize ulaşıldığı için balıkçılık ve gemi yapımcılığı önemli sanayiler arasındadır. Danimarka’yı çevreleyen sularda bol balık bulunur. Morina, uskumru, yassıbalıklar, karides ve ringa en çok bulunan balık çeşitleridir. Danimarka’nın büyük bir ticaret filosu vardır. Gemiler, dizel motorları, mandıra ve çiftliklerde kullanılan elektrikli aletler ve makineler de ülkede üretilir ve dışarıya satılır.
Danimarka’nın iletişim ve ulaşım olanakları çok gelişkindir. İyi yapılmış yolları, hızlı dizel trenleri, çok sayıda köprüsü ve adalar arası işleyen feribotlan bulunmaktadır. Falster ve Seeland adalannı birbirine bağlayan köprü Avrupa’nın en uzun köprülerinden biridir.
Danimarka’da bisiklet çok kullanılan ulaşım araçlarından biridir ve anayolların yanı sıra, özel bisiklet yolları bulunur.
Tarih
İnsanların Taş Devri’nden beri yaşadığı Danimarka’da geçmiş dönemlere ilişkin birçok eski kalıntı, araç gereç ve silah bulunmuştur. İS 4.-11. yüzyıllar arasında İngiliz Adaları’na ve Avrupa’nın öteki bölgelerine dalga dalga akın eden istilacılar bu topraklardan yola çıkmışlardı. Adaları anakarayla bir krallık altında birleştiren Kral Gorm’un torununun torunu Canute, Danimarka, Norveç ve Güney İsveç’in yanı sıra İngiltere’nin de kralı oldu. Ama Danimarka, Canute’un ölümünden kısa bir süre sonra İngiltere ve Norveç topraklarını yitirdi.
Danimarka 12. yüzyılda Baltık Denizi’nin güney kıyılarında yaşayan Vendler’le ve aynı denizin doğu kıyılarında yaşayan Estonyalılar’la savaştı. Bu dönemde Kral Valdemar’ın önderliğinde birçok saray ve kilise yapıldı; ayrıca ilk Danimarka yasaları oluşturuldu.
1397’de Danimarka’nın ilk kadın yöneticisi olan Margrethe İskandinavya’yı tek bir krallık altında birleştirerek Kalmar Birliği’ni kurdu. Ölümünden kısa bir süre sonra İsveç birlikten ayrıldı, ama Norveç 1814’e kadar Danimarka’nın egemenliğinde kaldı. Devlete
yüzyıllar boyunca gelir getiren önemli bir kaynak da Baltık Denizi ve Sund Boğazı’ndan geçen gemilerin ödediği paraydı. Paraların toplandığı yer ise Shakespeare’in ünlü oyunu Hamlet'in geçtiği Helsingör’dü. O dönemden kalma Kronborg Şatosu hâlâ yerli yerinde durmaktadır.
Danimarka I. Margrethe döneminde Baltık’ın en güçlü ülkesi oldu ve ticareti çok gelişti. Ama sonraki 300 yıl içinde, özellikle de İsveç ile yaptığı bir dizi uzun savaş sonucu gücünü yavaş yavaş yitirdi. III. Christian’ın yönetimi sırasında (1534-59) Luthercilik ülkeye kavgasız gürültüsüz girdi ve Danca ilk Kutsal Kitap (Tevrat-İncil) bu yıllarda basıldı.
Kopenhag ve çevresindeki yapılaşma IV. Christian zamanında gelişti. Ne var ki, giriştiği savaşlarda başarısız olan IV. Christian Güney İsveç’teki son Danimarka topraklarını da terk etmek zorunda kaldı.
1479’da kurulan Kopenhag Üniversitesi’nden astronomi bilgini Tycho Brahe ile ışık hızını hesaplayan Ole Römer gibi büyük bilim adamları yetişti. İsveç’le yapılan savaşlar Danimarka’ya çok şey kaybettirmekle birlikte, bu dönemde ticaret gelişti ve köylülerin yaşam koşulları iyileşti. Ne var ki, Napolyon Savaşları’nda Fransa’nın yanında yer alan Danimarka büyük bir yıkıma uğradı. İngiliz ordusu Kopenhag’a iki kez saldırdı. 1814’te İsveç Norveç’i aldı. 1848 ve 1864’te Almanlar’ın saldırısına uğrayan Danimarka, güney eyaleti Schleswig-Holstein’ı Almanya’ya bırakmak zorunda kaldı. Ama 1919’da Schleswig’in bir bölümü burada yaşayanların isteği üzerine Danimarka’ya geri verildi.
1849’da kralın gücü sınırlandırıldı ve parlamentoya dayalı ilk anayasa kabul edildi. Danimarka II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar’ın işgaline uğradı. 1949’da Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) üye oldu. 1973’te Avrupa Ekonomik Topluluğu’ na ya da öbür adıyla Ortak Pazar’a girdi.