Desiderius Erasmus
(yaklaşık 1466- 1536). Hollandalı büyük düşünür Erasmus’un Rotterdam ya da Gouda’da doğduğu sanılmaktadır.
Avrupa tarihinin bu döneminde düşünürler yüzyıllar boyunca unutulmuş ve göz ardı edilmiş olan Eski Yunan ve Roma kültürlerini yeniden incelemeye başladılar. Bu araştırma ve bilgilenme süreci Avrupa’da yeni düşüncelerin gelişmesine yol açtı. İnsanlar yeni bilgi ve düşüncelerin ışığında olaylara eleştirel bir gözle bakmaya, özellikle Hıristiyanlık’ın tartışılamaz doğrular olarak sunduğu bilgileri daha kuşkucu bir yaklaşımla irdelemeye başladılar.
Bu gelişmeleri destekleyen Erasmus, insanların kendilerine öğretilenlere güvenmekle yetinmeyip, kendilerini düşünmeye alıştırmaları gerektiğine inanıyordu. Yaşamını gerçeği olduğu gibi söylemeye adayan Erasmus çağının en büyük düşünürlerinden biridir. Din ve ahlak konularına insancıl bir yaklaşımla eğilmekle Reform hareketine de esin kaynağı olmuştur.
Küçük yaşta babasını yitiren Erasmus onu yetiştirenlerin isteği üzerine Steyn kasabasındaki bir manastırda eğitim görerek rahip oldu. Ne var ki, manastırın sınırlayıcı ve baskıcı yaşamı ona göre değildi. Eğitimci ve bilgin olmaya karar veren Erasmus Deliliğe Övgü (Encomium moriae; 1509) adlı ünlü kitabında, birçok din adamının dar görüşlülüğü ve bilgisizliği ile alay eder.
O dönemde İncil’in elde bulunan tek örneği Latince’ye çevrilmiş olan Vulgata' ydı. İncil'i en doğru biçimiyle aktarmayı kendine amaç edinen Erasmus, bulabildiği elyazması metinleri derleyerek İncil'i ilk kez 1516’da Yunanca yayımladı. Ayrıca Hıristiyanlık öğretisinin kilise ve din adamlarından bağımsız olarak okunabilmesi için, İncil’in her dile çevrilmesine çalıştı.
Erasmus Fransa, İtalya, İsviçre, Hollanda ve Almanya’ya giderek çeşitli üniversitelerde dersler verdi. 1499’da gittiği İngiltere’de, aralarında Sir Thomas More’un da bulunduğu birçok düşünürle dostluk kurdu. Cambridge Üniversitesi’nde Latince ilahiyat dersleri verdi; yaşamı boyunca da Latince konuşup yazdı. İçlerinde din ve eğitim de olmak üzere çeşitli konularda yazdığı kitaplar yazarının zekâsını, geniş görüşlülüğünü ve bireysel özgürlük tutkusunu yansıtır.