Edgar Allan Poe
(1809-1849). ABD’li şair ve öykü yazarı Edgar Allan Poe, çoğu doğaüstü olayları konu alan öyküleriyle korku edebiyatı ve polisiye türünün gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Mutsuz bir yaşam süren ve 40 yaşında ölen Poe, anne ve babasını küçük yaşta yitirmişti. Varlıklı ve iyi yürekli bir kadın onu evlat edindiyse de, üvey babası ile geçinemedi. Bir yıl üniversiteye devam ettikten sonra kaçıp orduya katıldı. Daha sonra West Point’teki ABD Askeri Akademisi’ne girdi. Ne var ki, kumar ve içkiye düşkünlüğü yüzünden üç ay geçmeden okuldan atıldı.
Poe daha sonra yazarlığa heveslendi. Başlangıçta hiçbir başarı sağlayamadı. Bazı şiirleriyle öyküleri yayımlandıysa da, yoksul bir yaşam sürmekten kurtulamadı. Ne ailesi ne de dostu vardı; aşk ilişkileri de düş kırıklığıyla sonuçlanıyordu. Bu yüzden ele aldığı konular gittikçe daha karamsar ve korkulu bir niteliğe büründü. Çeşitli dergilerde yayın yönetmenliği yaptı, ama kurtulamadığı kötü alışkanlıklarından ötürü hiçbir yerde tutunamadı.
1836’da evlenen Poe, kısa bir dönem mutluluğu tattıysa da, beş yıl sonra hastalanan karısı 1847’de öldü.
Poe, kötülük, suç, korku, felaket, uğursuzluk, ölüm ve ölümden sonraki yaşam gibi, başka şiir ve öykülerde ele alman konulardan değişik konuları işlediği yapıtlarıyla okuyucuların düş gücünü kamçıladığı için, yaşamının son yıllarında üne kavuşmuştu. Polisiye ve bilimkurgu romanların öncüsü sayılan yazarın bazı öyküleri ülkemizde Morgue Sokağı Cinayeti (The Murders in the Rue Morgue; 1841) adıyla derlendi. Kitaba adını veren öykü dünyada ilk dedektif öyküsüdür. Poe’nun ünlü öykülerinden “Kuyu ve Sarkaç” ile “Geveze Yürek” de aynı kitapta yer almaktadır. Yazarın sevilen şiirlerinden “The Raven” (“Kuzgun”) doğaüstü olaylara yer verir, “Annabel Lee” ise müzikli ritmiyle duygu yüklü bir aşk şiiridir.