Eugene Ionesco
(doğumu 1912). II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’da Uyumsuzluk Tiyatrosu (Absürd Tiyatro) diye adlandırılan bir tiyatro akımı ortaya çıktı. Rumen asıllı Fransız oyun yazarı Eugene Ionesco da bu akımın öncülerinden ve en önemli temsilcilerinden biridir. Yerleşik ve alışılmış tiyatro kurallarına karşı çıkarak tiyatroya yenilik getiren bu akımın başlıca temsilcileri arasında Samuel Beckett, Jean Genet, Arthur Adamov, Fernando Arrabal, Harold Pinter, Edward Albee, Friedrich Dürrenmatt sayılabilir. Çağdaş birçok edebiyat ve felsefe akımından etkilenen bu oyun yazarları insanın toplum içinde bile iletişimsiz yaşadığı, yaşamın mantıksız ve uyumsuz olduğu savından yola çıkıyorlardı. Yaşamın acıklı ve gülünç yanlarını iç içe anlatmayı amaçlıyorlardı. Geleneksel tiyatroya ters düşen bu tiyatroyu lonesco “karşı tiyatro” diye niteliyordu.
Babası Rumen, annesi Fransız olan lonesco Romanya’da Slatina’da doğdu. Küçük yaşta ailesiyle birlikte Paris’e gitti. 1925’te ülkesine dönerek öğrenimini sürdürdü ve Bükreş Üniversitesi’nin Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Bir süre Romanya’da öğretmenlik yaptı. Bu sırada şiirleri ve eleştiri yazılarıyla tanındı. 1938’de bir burs kazanarak Fransa’ya gitti ve bu ülkeye yerleşti. 1970’te Fransız Akademisi’ne seçildi.
lonesco ilk tiyatro denemesini yazdığı zaman 37 yaşındaydı. Kel Şarkıcı (la Cantatrice chauve; 1949) adını taşıyan bu oyun 1950’de Paris’te sahnelendi. Ders (la Leçon; 1951), Jacques ya da Boyun Eğme (Jacques ou la soumission; 1953) gibi ilk oyunları kısa oyunlardı. Sınırlı bir olayın söz konusu olduğu bu oyunlardaki konuşmalar da bağlantısız ve tutarsızdı; kişiler çok kaba çizgilerle belirtilmişti. lonesco bu tutumunu daha sonra değiştirdi. Sandalyeler (les Chaises; 1952), Victimes du devoir (1953; “Görev Kurbanları”) dilimize kısaca Am ede diye çevrilen Amedee ya da Nasıl Kurtulmalı? (Amedee ou comment s ’en debarrasser?; 1954) oyunlarında olay daha ayrıntılı işlenmiş; dekora önem verilmiş, kişilerin özellikleri vurgulanmıştı. Oyunlardaki konuşmalar da daha tutarlı ve anlaşılırdı. Bu oyunlarda ve bundan öncekilerdeki ortak özellik yaşamı saçma bulan, insanları kuklaya benzeten Ionesco’nun alaycı, gülünç, tuhaf anlatımıdır.
Ionesco’nun 1957’den sonra yazdığı oyunların kuruluşu ve örgüsü daha özenlidir. Konuşmalar kişilerin özelliklerini yansıtacak biçimdedir. Tueur sans gages (1959; “Kiralık Olmayan Katil”), Gergedan (le Rhinoceros\ 1959), Kral Ölüyor (le Roi se meurt; 1962), le Pieton de l’air (1963; “Hava Yayası”) oyunlarında artık belirli bir kahraman vardır. Beranger adındaki bu kahraman bilinçli, ne yaptığını bilen biridir; acı çeker ve yaşam savaşı verir.
Tiyatro konusundaki düşüncelerini Notes et contre-notes (1962; “Notlar ve Karşı Notlar”) adlı kitapta toplayan Ionesco’nun birçok oyunu dilimize çevrilmiş ve sahnelenmiştir.