Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Şeyh Bedreddin

  • Okunma : 372
Şeyh Bedreddin Resim

(yaklaşık 1365-1420). Tasavvuf düşüncesine yeni boyutlar getirmiş bir bilgin ve düşünür olan Şeyh Bedreddin
daha çok, büyük bir ayaklanmaya önderlik etmesiyle tanınır.

    Simavna’da (bugün Yunanistan’da) doğan Bedreddin’in babası kentin kadısıydı. Bedreddin Edirne’de başladığı öğrenimini Bursa ve Konya’da sürdürdükten sonra Mısır’a giderek ünlü bilginlerden ders aldı. Parlak bir öğrenci olarak dikkati çektiğinden Memlûk Hükümdarı Berkuk’un (1382-99) oğlu Ferec’in (hükümdarlığı 1399-1412) hocalığına getirildi. O güne kadar İslam dininin Sünni yorumuna bağlı olan Bedreddin, Memlûk
sarayında tanıştığı Şeyh Hüseyin Ahlati’den etkilenerek tasavvufa yöneldi. 1404’te İran’a gitti. Bir süre Tebriz’de kaldı. Timur’un buradaki sarayında düzenlediği toplantılara katıldı. İranlı bilginlere karşı giriştiği tartışmalarda büyük başarı kazandı. Mısır’a dönüşünden kısa bir süre sonra Şeyh Hüseyin Ahlati ölünce onun yerine geçti. Şeyhlikte ancak altı ay kadar kalan Bedreddin 1405’te Mısır’dan ayrılarak Şam, Halep, Karaman,
Konya, Aydın, Tire ve İzmir’e uğradıktan sonra 1406’da Edirne’ye geldi.

    Bu sırada Osmanlı Devleti Fetret Dönemi’ni yaşıyordu. Rumeli’deki akıncıların desteğini kazanan Musa Çelebi 1410’da kardeşi Süleyman Çelebi’yi yenerek Edirne’yi ele geçirdi. Musa Çelebi 1411’de hükümdarlığını ilan edince, ünü gittikçe yayılan Şeyh Bedreddin’i kazaskerliğe getirdi. İki yıl kadar bu görevde kalan Şeyh Bedreddin, Musa Çelebi’nin kardeşi Çelebi Mehmed’e karşı giriştiği mücadelede yenik düşüp öldürülmesi üzerine İznik’e sürgün edildi.

    Yıldırım Bayezid’in 1402’de Ankara Savaşı’nda Timur’a yenilmesiyle başlayıp 1413’te Çelebi Mehmed’in (I. Mehmed) tahta tek başına egemen olmasıyla sona eren Fetret Dönemi boyunca ülke yıkıma uğramış, halk
yoksulluk içine düşmüş, Rumeli’deki fetihlerin durması da tımar bekleyen sipahiler ve akıncılar arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı. I. Mehmed’in bu sorunlara çözüm bulamaması 1416’dan başlayarak çeşitli patlamalara yol açtı. Şeyh Bedreddin’in müritlerinden Börklüce Mustafa Aydm’da, Torlak Kemal de
Manisa’da ayaklandı. Gittikçe yayılan ayaklanmalar kanlı biçimde bastırılmaya başlanınca Şeyh Bedreddin İznik’ten gizlice ayrılarak Sinop’ta hüküm süren İsfendiyar Bey’in yanına gitti. Onun yardımıyla Kırım’a geçti ve kazaskerliği sırasında tanıştığı Eflâk Beyi Mircea’nın da yardımıyla Silistre dolaylannda örgütlenmeye başladı. Ama Anadolu’daki ayaklanmaları bastıran I. Mehmed’in güçlü bir orduyla Rumeli’ye geçtiğini öğrenince Deliorman yöresine çekildi. Ayrıntıları bilinmeyen gelişmeler sonucunda I. Mehmed’in ordusunca tutsak edilen Şeyh Bedreddin Serez’e (bugün Yunanistan’da Serrai) götürüldü ve orada idam edildi.

    Arkasında birçok yapıt bırakan Şeyh Bedreddin tasavvuf alanındaki düşünceleriyle birçok yandaş toplamış, ona bağlı olanlar sonraları Simaviye (bazen de Bedreddiniye) adını verdikleri tarikatta örgütlenmeye çalışmışlardır. 16. yüzyıl ortalarına kadar varlığını sürdürdüğü anlaşılan bu tarikat, üyelerinin uğradıkları ağır baskılar yüzünden ortadan kalkmıştır. Ama Şeyh Bedreddin’in bazı düşünceleri başka tarikatlarca benimsenerek yaşatılmıştır. Öte yandan Şeyh Bedreddin’in tasavvuf yoluna girmeden önce yazdığı birçok yapıt
yüzyıllarca medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur.

    Şeyh Bedreddin’in tasavvuf alanındaki düşüncelerini topladığı temel yapıtı Varidat'tır (1970). Tanrı ile evrendeki canlı, cansız bütün varlıkların bir olduğu düşüncesi yapıtın özünü oluşturur. Yani bütün varlıklar Tanrı’dan çıkmışlardır, onun değişik görünüşleridir. Şeyh Bedreddin toplumsal yaşamın birçok alanını bu düşünce çizgisinde yeniden değerlendirmiş, örneğin bireysel mülkiyete karşı çıkarak Tanrı yolunda olanların mülkiyette de ortak olması gerektiğini savunmuştur. Şeyh Bedreddin’in önemli bir görüşü de bütün tektanrılı dinlerin kaynağının ve ereğinin bir olduğu, hiçbir dinin öbürüne üstün olmadığı yolundadır. Buradan hareketle dinler arasında kardeşliği savunmuş, oldukça etkili olan bu görüşü birçok Hıristiyan yandaş edinmesini sağlamıştır.

    Şeyh Bedreddin’in yaşam ve düşünceleri, Nâzım Hikmet’in Simav ne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı (1936) adlı manzum yapıtına konu olmuştur.

Şeyh Bedreddin Resimleri