Folklor
Folklor, Batı kökenli olan, İngilizce'de "halkın bölgesi" anlamına gelen folklor (halkbilim, halkbilgisi de denir), genel olarak yazıyla, sözle ya da taklitle kuşaktan kuşağa aktarılan bilgilerle sınırlanır. Yazıya geçmemiş toplumlarda, her türlü geleneksel bilgi bazen folklor öğesi sayılabilir; ancak, yazıya geçmiş toplumlarda folklor toplam kültür mirasının bir bölümünü oluşturur ve temelde halk dansları, halk hekimliği, folk müziği, vb. alanlar ile çeşitli halk edebiyatı biçimlerini (sözgelimi, halk masalları, efsaneleri, atasözleri, vb.) içerir.
Folklorun bir bilim dalı olarak ortaya çıkışı, Alman filologu Jacob Grimm'in, kardeşi Wilhelm'le birlikte, yöre yöre dolaşarak halk masallarını topladığı XIX. yy'a dayanır (çalışmada, masalların halk masallarıyla yaşamları boyunca içli dışlı olmuş, bunların kültürlerinin ayrılmaz bir parçasını oluşturduğu insanlardan derlenmesi temel alınmıştır). Daha sonra folklor gereçlerinin derlenmesi ve sınıflandırılması amacıyla sistemler geliştirilmesi folklorcuların başlıca uğraş alanı olmuş, çalışmalara dil ve edebiyat uzmanlarının yanı sıra, dinbilimciler, ruhbilimciler ve insanbilimcilerde katılmıştır. Çeşitli Batı ülkelerinde anlatılagelen halk masalları arasındaki benzerliğin nedenleri üstüne bilimsel tartışmalar, folklor araştırmalarının kuramsal boyutunu geliştirmiştir. Sözgelimi Grimm kardeşler, halk masallarının, yüzyıllar boyunca hıristiyanlık tarafından baskı altında tutulmuş, ancak köy folklorunda varlığını sürdürmüş eski efsanelerin kalıntıları olduklarını ileri sürmüşlerdir.
Folklor yorumları. Halk edebiyatı, öncelikle, eğlence amaçlıymış gibi görünse de, dinleyenlere kültür değerlerini, töre ve alışkanlıkları aktarmak, iletmek gibi temel bir eğitsel işlevi de vardır. Halk masalları, çoğunlukla bir ruhsal rahatlama ya da bir düşsel kaçış öğesidirler. Halk edebiyatının büyük bölümü, dinleyene toplum tarafından yasaklanmış ya da dinsel ya da ahlaksal açıdan günah niteliğindeki bir davranışı en azından düşünde yaşama olanağı verir. Sözgelimi eski Yunan tanrılarıyla ilgili efsanelerde, tanrılar, kendilerine tapan insanları yöneten din ve ahlâk kurallarını sık sık çiğnerler. Kuzey Amerika Kızılderilileri, sıradan ölümlüler tarafından yapıldığında toplum düzenini sarsıcı nitelikte birer günah ve suç gibi görülecek davranışları, "Coyote" adını verdikleri bir düzenbaza mal eden bazı masallar anlatırlar. Başta Sigmund Freud, bazı ruhbilimciler, halk masalları ve efsanelerinin cinsel simgelerle dolu olduğunu ileri sürmüşlerdir. Carl Jung, vb. ruhbilimcilerse, bunları insanın toplumsal bilinçaltının dile getiriliş biçimlerinden biri saymışlardır.
Folklor teknikleri. Folklor uzmanları yaptıkları "alan" çalışmalarıyla, folklorun konusunu oluşturan gereci ya da halk edebiyatı öğelerini (masallar, özdeyişler, bilmeceler, efsaneler), halk ezgilerini, halk oyunlarını, sanat yapıtlarını derlerler. Çağdaş folklorcular, sözcükleri, sesleri olduğu gibi toplamak için görüntü ve ses kayıt aygıtları kullanır, ayrıca gerecin kökenini ve derlendiği kişinin bunu nasıl, nereden aldığını belirlemek için bilgiler de toplarlar.
Folklor derlemelerini sınıflandırmak ve kataloglamak için geniş çapta arşiv sistemleri oluşturulmuştur. Bunların en özgün olanları, folklor gereçlerini, özellikle de halk edebiyatını ve halk ezgilerinin sözlerini sınıflandırmak için yapılan "tipolojik" dizinlerdir; söz konusu sınıflandırma, folklor gerecinin içerik tipleri arasındaki ortak özellikleri belirlemeye dayanır. Halk masalları, geniş kapsamdaki teması (sözgelimi yitik prenses gibi) ya da sözgelimi "acımasız üveyana", "erkek kardeşler grubu" ya da "gerçekleştirilmesi olanaksız istekler" gibi daha dar temalar içinde sınıflandırılabilir.
Folklor gerecine yaklaşımda, farklılıklar gözlenir. Bazı bilim adamlarının folklor gerecini derleyip incelemekteki amacı, eski bir dili ya da yitmiş bir kültürü korumak ya da yeniden canlandırmaktır. Bazı uzmanlarsa, insanbilim araştırmalarından yola çıkarak folklora ulaşır ve folkloru bir halkın tarihinin ve kültürünün öğrenilmesinin araçlarından biri sayarlar. Şair Robert Graves gibi edebiyat folklorcuları, şiirlerinde esin kaynağı olarak kullanmak için efsaneleri araştırır, halk masallarını bir anlatım biçimi kaynağı olarak çözümlerler. Ruhbilimcilerse, folklor gerecini insan aklının işleyiş kurallarına açılmış bir pencere saymışlardır.
Birçok kültürde folklor, değerlerin ve davranışların oluşumunda temel rol oynar. İletişim teknolojisindeki patlama, gelişmiş ülkelerde sözlü geleneği ortadan kaldırmış gibi görünse de, folklor gereci varlığını sürdürmekte ve gün geçtikçe gelişmektedir. Bu gelişme sonucunda, kent folkloru gibi yeni bir inceleme alanı ortaya çıkmıştır.
Türk folkloru. Türk folkloruna ilişkin araştırma ve incelemeler, XIX. yy'dan sonra başlamış olmakla birlikte, XI. yy.-XIX. yy. arasındaki bazı belgeler de, zengin folklor gereci içermeleri bakımından belirtilebilir. Bunların başında Kaşgarlı Mahmut'un Divanü Lügat it-Türk'ü (Türk Lehçeleri Sözlüğü) gelir (XI. yy.). Bu sözlük Türk halk kültürünün incelenmesinde başvurulacak temel yapıtlardan biridir.Öbür kaynaklar arasındaDede Korkut Kitabı'nı, Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sini, Kâtip Çelebi'nin kitaplarını, divanlar, cönkler, yazma dergiler, buyruklar, sayım defterleri ve elyazması bazı kitapları saymak gerekir. Müzelerde toplanan eşyalarda değerli folklor gereçleridir.
XIX. yy'da Ahmet Vefik Paşa, Şinasi, Çaylak Tevfîk, Ebbüzziya Tevfik gibi yazarlar, özellikle atasözleri ve deyimler üstünde durmuşlar, Fuat Köprülü ve Rıza Tevfik, folklor üstüne yayınladıkları yazılarıyla, bu alandaki çalışmalara yeni ufuklar açmışlardır. Macar bilgini İgnasz Kunos, Türk halk edebiyatını bilim konusu olarak yerleştirmeye çalışırken, toplumbilimci Ziya Gökalp, Halka Doğru dergisinde yazdığı yazılarla Türk folkloru üstünde çalışacaklara izleyecekleri yolu ve yöntemi göstermiş, 1920'de Milli Eğitim bakanı Dr. Rıza Nur'un, bakanlığı bünyesinde bir Hars (kültür) Dairesi kurmasıyla folklor araştırmalarına devletin desteği de sağlanmıştır.
1927'de Türk Halk Bilgisi Derneği'nin kurulması ve Halk Bilgisi Mecmuası (1928) ile Halk Bilgisi Haberlerinin (1929-1942) yayın yaşamına girmesi, 1932'de Türk Ocakları'nın yerini halkevlerinin alması folklor çalışmalarını geliştirmiştir. CHP'nin kültür örgütü işlevi gören halkevlerinin yayınladıkları dergilerde (Ülkü, vb.) folklorla ilgili çeşitli incelemeler yayınlanırken, Türk Tarih Kurumu (1931) ve Türk Dil Kurumu (1932) da, çeşitli yayınlarında folklora da yer vermişlerdir. 1938'de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde halk edebiyatı dersleri konması, Türkiye'de folklor çalışmalarının geliştirilmesinde yeni bir adım olmuş (1948'de de bir folklor kürsüsü oluşturuldu; ama kısa bir süre sonra kapatıldı), 1950'den sonra sayıları artan folklor dernekleri, daha çok halk oyunları ve türküleri alanında etkinlik göstermişlerdir.
Daha sonra Kültür Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi, her beş yılda bir uluslararası bir folklor kongresi toplamayı kararlaştırmış ve bu kongrelerin ilki 1975'te yapılmış, kongrede okunan bildiriler de, birkaç kitap halinde yayınlanmıştır. Günümüzde üniversitelerimizde de etnografyaya ve folklora ilişkin çalışmalar yapılmakta. Avrupa'nın çeşitli ülkeleri, ABD ve Rusya'daki bazı üniversitelerin Türkoloji bölümlerinde ve enstitülerinde de, folklora ilişkin araştırmalar yapılmakta ve yayınlanmaktadır.