Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Francesco Petrarca

  • Okunma : 415
Francesco Petrarca Resim

(1304-1374). Hümanizm Akımı’nın öncüsü olan Francesco Petrarca, yapıtlarıyla Rönesans’ın başlangıcını belirlemiş ünlü bir İtalyan şair ve düşünürdür. Yaşadığı dönemde değerli bir bilgin, ateşli bir hatip ve yetenekli bir yazar olarak tanınmıştı.

    Petrarca, Toskana’da Arezzo’da doğdu. Daha sonra ailesi Fransa’da Avignon’a yerleşti. Francesco burada okula başladı. Şiiri derslerden çok seviyordu. Bir söylentiye göre, derslerine çalışsın diye babası bir gün tüm şiir kitaplarını toplayıp yakmıştı. Petrarca bir süre Montpellier Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi gördükten sonra İtalya’ya döndü. 1326’da babası ölünce bütünüyle edebiyata yöneldi. İlk şiirlerini annesinin ölümü üzerine kaleme alan Petrarca, klasik Latince’ye olduğu kadar İtalyanca’ya da önem verdi. Birçok şiirini İtalyanca yazdı ve Rönesans lirik şiirinin gelişmesine katkıda bulundu. En güzel şiirlerini, idealleştirdiği bir aşkla sevdiği Laura için yazdı. Laura’yı ilk kez 1327’de Avignon’daki bir kilisede görmüştü. Sevdiği kadının kimliğini hiçbir zaman açıklamayan Petrarca, 40 yıl boyunca şiirlerinde bu aşkı dile getirdi.

    1333’te uzun yolculuklarının ilkine çıktı. Fransa, Belçika ve Almanya’da çağın önde gelen bilginleriyle düşünce alışverişinde bulundu; klasik elyazmalarını bulmak için manastır kitaplıklarında araştırmalar yaptı.

    Petrarca klasik Yunan kültürü ile Hıristiyanlık arasında bir süreklilik olduğunu savunuyor, ortaçağın katı düşünce sistemine karşı çıkıyordu. 1337’de gittiği Roma’da geçmişin görkemli yapıtlarından etkilendi. Hıristiyanlık’ın giderek kurumlaşmasının getirdiği yozlaşmadan ve papanın dindışı konularla uğraşmasından duyduğu tedirginlik yüzünden Fransa’da Vaucluse kentine çekildi. Burada Kartaca Savaşları’nı konu alan “Afrika” adlı destanı yazdı. Ayrıca Âdem’den başlayan ve Roma tarihindeki ünlü kahramanların yaşamını konu alan bir kitaba başladı.

    1340’ta Paris Üniversitesi’nde ders vermek için bir çağrı aldı. Aynı zamanda Napoli Kralı Roberto da onu sarayına davet etti. Petrarca İtalya’nın güneyindeki Napoli’ye gitti. 1341’de Roma’daki Capitolino Tepesi’nde kendisine “baş şair” olarak defne dalından şairlik tacı giydirildi. Varlıklı ve güçlü kişiler Petrarca’yı ağırlamak için yarışıyordu. O da bu yaşamdan ve kazanmış olduğu ünden hoşnuttu. Ne var ki, yaşamıyla dinsel inançları arasındaki çelişkiden de tedirginlik duyuyor, zaman zaman bu yüzden derin bunalımlar yaşıyordu. Hata yapan insanların bile Tanrı katında bağışlanma umudu olduğuna inanan Petrarca’nın bu özgün bakış açısı, insanı dünyanın merkezine koyan hümanist din ve ahlak anlayışının özünü oluşturur. Petrarca’nın sonraki yılları acı ve üzüntüyle geçti. Eski dostları olan Kardinal Colonna ile Kral Roberto öldü. Erkek kardeşi bir manastıra kapanarak dünyadan elini eteğini çekti. 1348’de Avrupa’yı kasıp kavuran veba salgınında Laura da aralarında olmak üzere birçok yakınını ve dostunu yitirdi. Petrarca’nın ömür boyu arkadaşı olan şair Giovanni Boccaccio bu zor zamanlarda ona güç verdi.

    Bu dönemde şiirlerini yeniden gözden geçirerek “Laura’nın Sağlığındaki Şiirler” ve “Laura’nın Ölümünden Sonraki Şiirler” olmak üzere ikiye ayırdı. Canzoniere (“Şarkı Kitabı”) olarak tanınan bu şiirlerde, Laura’ya olan sonsuz aşkını dile getirirken, delikanlılıkta işlenen hatalar, dünya zevklerinin geçiciliği ve Tanrı’ya olan inancı konusundaki düşüncelerini yansıttı.

    1369’da, sakin bir köy olan Arquâ’ya çekilen Petrarca, bundan beş yıl sonra kitapları ve kâğıtları arasında ölü bulundu.

Francesco Petrarca Resimleri