Göç
Göç insanların bir yerleşim yerinden bir başkasına ya da bir ülkeden öbürüne temelli ya da geçici bir süre için taşınmasına denir. Göç eden insanlar ise göçmen olarak adlandırılırlar.
Avrupa’da çalışan yabancı işçilerin durumu geçici göçe iyi bir örnektir. Çoğu, belli bir sürenin sonunda.yakın bağlantılarını sürdürdüğü kendi ülkesine geri döner.
Zorunlu Göçler
İnsanlar, tarih boyunca sürgün edilerek, köle olarak satılarak ya da deprem, kasırga, sel ve açlık gibi doğal yıkımlar nedeniyle evlerinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. Ayrıca din ya da ırk ayrımlarının yarattığı zor koşullardan kurtulmak amacıyla da göçler olmuştur. Örneğin 19. yüzyılda Güney Afrika’daki Kap Kolonisi’nden Büyük Göç’e başlayan Afrikalı Siyahlar İngilizler’in baskısından kaçıyorlardı.
Zorunlu göçlerin en acımasız ve en çok bilinen örneklerinden biri, Afrika’dan köle olarak satılmak üzere zorla toplanan insanların, Yenidünya’ya götürülmesidir. 1500’ lerden 19. yüzyılın sonlarına kadar süren köle ticareti sonucunda Afrika 75-90 milyon arasında genç erkeğini yitirdi. Buna karşılık Amerika’ya 15-20 milyon köle getirildi. Aradaki fark köleleştirilen Afrikalılar’ın yolda ya da bekleme depolarında ölmesinden kaynaklanmaktadır.
Bir zamanlar suçluları sürgüne göndermek de yaygın bir yöntemdi. 18. yüzyılda, Amerikan Bağımsızlık Savaşı’ndan önce İngiltere, suçluları buradaki kolonilerine gönderiyordu. Daha sonra ise Avustralya’ya göndermeye başladı. 1788-1867 arasında 150 binden fazla kürek mahkûmu gemilerle Avustralya’ya gönderildi. İspanya ve Fransa da suçluları Amerika kıtasındaki topraklarına sürgüne yolladılar.
ABD yönetimi Amerika Yerlileri’nin topraklarına beyaz göçmenleri yerleştirmek amacıyla Yerliler’i, kamplarda yaşamak zorunda bıraktı. Ruslar’ın, siyasal suçluları Sibirya’ya sürgüne göndermeleri geleneği 18. yüzyılın başlarında başlar. Almanya’da Nazi yönetimi döneminde 7-8 milyon kişi ülke dışına gönderildi. Zorunlu göçe bir başka örnek de, 1972’de Başkan İdi Amin tarafından tüm Asyalılar’ın Uganda’dan kovulmasıdır. Yaklaşık 70 bin kişi ülkeden çıkarılarak dünyanın çeşitli bölgelerine gönderildi. Yurtlarından kovulan Filistinliler de Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerine dağıldılar ve kamplarda yaşamak zorunda bırakıldılar. Son olarak 1989’da Bulgaristan hükümeti, bu ülkede yaşayan Türkler’in Türkiye’ye göç etmeleri için zora başvurmuştur.
Gönüllü Göçler
ABD bir göçmenler ülkesidir. Avrupa’dan gelen ilk göçmenler, siyasal ve dinsel baskılar yüzünden bu ülkeye göç etmişlerdi. 19. ve 20. yüzyıllar boyunca Avrupa’dan Kuzey Amerika’ya yaklaşık 41 milyon insan geldi. Bu göçün başlıca nedenlerinden biri de Kuzey Avrupa’nın kırsal bölgelerinde yaşanan ekonomik bunalım ve bunun karşısında Yenidünya’nın ekonomik olanaklarıydı. Başlangıçta her şey yolunda gitti. İşlenecek geniş topraklar ve madenler vardı. Yıllar geçip, koşullar değiştikçe, ABD yönetimi ülkeye serbest göçü kısıtlamaya karar verdi. 1882’de geri zekâlı insanlar, deliler gibi özürlüler ile kürek mahkûmları ve serserilerin ülkeye alınmamasına ilişkin bir yasa onaylandı.
20. yüzyılda, giderek sertleşen giriş kısıtlamalarına karşın Avrupa’dan ABD’ye göçler sürdü. Her Avrupa ülkesinden gelecek göçmen sayısını sınırlayan bir kota yasası 1921 ’de onaylandı. (1960’larda bu yasa yürürlükten kaldırıldı yerine göçleri denetim altına alan değişik bir yasa kabul edildi.)
1930’larda Hitler Almanya’sından kaçan Yahudiler, kendilerini kabul etmeye hazır bütün ülkelere özellikle de Kuzey Amerika’ya göç ettiler. 20. yüzyılın ikinci yarısında ABD’ye en büyük göç akını, başta Meksika olmak üzere Güney Amerika ülkelerinden oldu. Göçmenlerin çoğu ülkeye yasal olmayan yollardan girdi. Yalnızca 1980’de, Meksika ve öbür Güney Amerika ülkelerinden 1,5 milyona yakın insan ABD’ye gizlice giriş yaptı.
Başka ülkeler, bazı dönemlerde, göçü, belli kıstaslara bağlayarak destekledi. Geniş toprakları ve az nüfusuyla, usta işçi sıkıntısı çeken Avustralya buna iyi bir örnektir. Avustralya’nın, Asyalılar’ın ülkeye girişini önlerken yalnızca Avrupalılar’ın göçlerini destekleyen “Beyaz Avustralya Siyaseti” çok eleştiri aldı ve sonunda uygulamadan kaldırıldı. 1970’lerde Avustralya, Güneydoğu Asyalı birçok göçmene kapısını açtı.
Türkler'de Göç
Türkler Anadolu’ya 11. yüzyılda Türkmen göçleri sonunda yerleştiler. Türkmen göçü Selçuklular’ın Anadolu’yu almalarıyla birlikte gerçekleşti. Osmanlılar da, ele geçirdikleri yerlere Anadolu’nun çeşitli yörelerinden gönderdikleri Türkler’i yerleştirerek, yeni topraklarda da Osmanlı egemenliğini güçlendirmeyi amaçladılar.
Osmanlı Devleti’nin gerileme dönemlerinde ise bu göç ters yönde, yani yitirilen topraklardan Anadolu’ya doğru gerçekleşti. 18. yüzyıl sonu ile 19. yüzyıl başında Kırım’ dan yaklaşık 700 bin göçmen geldi. 1860’larda Kafkasya’dan yaklaşık 1 milyon Müslüman göç etti. Balkan, I. Dünya ve Kurtuluş savaşları dönemlerinde Balkanlar ve Yunanistan’dan büyük göçler oldu. Kurtuluş Savaşı sonrasında da eski Osmanlı topraklarından göçmenler geldi. İsrail Devleti kurulduktan sonra, Türkiye’den 30 bini aşkın Yahudi bu ülkeye göç etti.
1960’lardan başlayarak göçlerin niteliği değişti. Türkiye’den önceleri yalnızca gelişmiş Avrupa ülkelerine özellikle de Almanya Federal Cumhuriyeti’ne yönelen büyük bir işçi göçü başladı. 1979-87 arasında İş ve İşçi Bulma Kurumu aracılığıyla bu ülkeye toplam 380 bin kişi göç etti. 1970’lerde Avrupa’daki iş alanlarının daralması sonucu işçi göçü Ortadoğu ülkelerine yöneldi.
İç Göçler
Ülke içi göçler genellikle iş bulma olanağının az olduğu yoksul yörelerden, zengin yörelere doğrudur. Örneğin, I. Dünya Savaşı boyunca, ABD’de özellikle Siyah Amerikalılar, güneyin yoksullaşan kırsal bölgelerinden, kuzeyin kentlerine göç ettiler. Türkiye’de de 1950’lerden bu yana, kırsal bölgelerden iş, eğitim, sağlık gibi olanakların daha fazla olduğu kentlere hızlı bir göç olmuştur. 1950’de toplam nüfus içinde kentlerde yaşayanların oranı yüzde 19 iken, bu oran 1985’te yüzde 53’ü bulmuştur.
Göçmenin Karşılaştığı Sorunlar
Göç genellikle rahatsızlık verici bir olaydır. Göç eden kişi ailesini, arkadaşlarını ve bildik her şeyi arkasında bırakır. Başka bir ülkedeyse yeni bir dil öğrenmek, değişik bir kültüre uyum sağlamak gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Bazen iş bulabilmek için yeniden eğitim görmek hatta meslek değiştirmek zorunda kalabilir.
Bazen göç edilen ülkeye, farklı zamanlarda da olsa aynı yöreden giden insanlar, aynı bölgelere yerleşirler. Buna zincirleme göç denir. Bu durumda yeni gelen kişiler, göçlerin neden olduğu zorlukların bir bölümüyle karşılaşmaz. Yeni göçmenler, gelir gelmez destek görürler. Aynı kökenden gelen göçmenler yerleşim yerleri yeterince büyüyünce, kendi kültür merkezlerini, derneklerini, ibadet yerlerini, anadillerinde öğretim yapan okullarını ve özel gereksinimlerini karşılayan mağazalarını açarlar.
Genellikle birinci kuşak göçmenler, kendi geleneklerine ve yaşam biçimlerine sıkıca sarılırken, ikinci ve daha sonraki kuşaklar, kendi kültürlerinden giderek kopar ve yeni ülkenin kültürünü benimsemeye başlar.