Güdümlü Füzeler
Güdümlü Füzeler, fırlatıldıktan sonra hedefini bulması için çeşitli yöntemlerle yönlendirilen füzelerdir. Havada çok büyük bir hızla giden roketler, sualtında giden güdümlü torpiller gibi birçok türü vardır. Bütün güdümlü füzelerin dört ana bölümü olur: Roket motoru, güdüm sistemi, savaş başlığı ve ateşleme düzeneği.
II. Dünya Savaşı öncesinde en etkili silahlar toplardan atılan mermiler ve havadan bırakılan bombalardı. Güdümlü olmayan roketler de yüzlerce yıl boyunca savaşlarda kullanıldı. Havada giderken arkasından çıkardığı alev ve duman nedeniyle roketlerin korkutucu bir görünümü vardı, ama hedefe tam doğru olarak yöneltilemediği için bazen hedefi vuramaz, bazen de hiç çalışmazdı.
1920’ler ve 1930’lar boyunca güvenilir roket motorları geliştirildi. II. Dünya Savaşı’nda Almanlar, en önemlileri VI ve V2 olan çeşitli güdümlü füzeler kullandılar. “Uçan bomba” olarak adlandırılan VI, 900 kg patlayıcı taşıyabilen pilotsuz bir jet uçağıydı. Uçuş süresini sınırlayan bir zamanlama sistemi vardı. Hedefe ulaşacağı zamana ayarlanan bu sistem, VI hedef üzerindeyken motoru durdurur ve “uçan bomba” hedefe düşerdi.
Çok daha korkunç bir silah olan V2’nin sıvı oksijen ve alkolle çalışan bir roket motoru vardı. Burnunda 1 ton patlayıcı taşıyan ve 14 metre uzunluğunda olan V2 ilk gerçek uzun menzilli güdümlü füzeydi. Çok hızlı uçtuğu için yaklaştığı bile anlaşılamayan füze yerden radyo dalgalarıyla yönlendiriliyordu ve 320 km menzilliydi. Dik olarak fırlatılan V2’nin motor gücü başlangıçta füzeyi yerden kaldırmaya ancak yeterdi. Yakıtı yandıkça hafifleyen füzenin hızı gittikçe artar ve hızlandıktan sonra balistik bir yörünge izlerdi (“Fırlatmak” anlamındaki Yunanca ballo sözcüğünden gelen balistik, bir mermi ya da füzenin havada izleyeceği yolu ve hızını inceleyen bilim dalıdır.)
Alman güdümlü füzelerini yapan bilim adamları savaştan sonra çalışmalarını ABD, İngiltere ve SSCB’de sürdürdüler ve yeni güdümlü füzelerin geliştirilmesine katıldılar.
Uzun Menzilli Güdümlü Füzeler
Nükleer silahların ortaya çıkması uzun menzilli roketlerin önemini artırdı. Radarın ve öbür hava savunma yöntemlerinin gelişmesi sonucu, bombardıman uçaklarıyla başarılı hava saldırıları düzenlemek olanağı azalmıştı. Bu durumda çözüm, nükleer bir bombayı bir kıtadan öbürüne taşıyıp hedefini isabetle vuracak bir füze geliştirmekti. ABD bu amaçla kıtalararası balistik füzeleri geliştirdi. 1958’de Atlas füzeleri, 1961’de de yeraltındaki bir rampadan fırlatılabilen Minuteman füzeleri yapıldı. SSCB de hem uzun menzilli kıtalararası balistik füzeler, hem de orta menzilli balistik füzeler yaptı. Sualtındaki bir denizaltıdan fırlatılabilen ilk füze, ABD’nin 1960’ta geliştirdiği Polaris füzesidir. Polaris ve onun daha geliştirilmiş modelleri olan Poseidon ve Trident füzeleri denizaltıda bulunan fırlatma rampalarından, sıkıştırılmış hava yardımıyla fırlatılır. Füze su yüzeyine ulaştığı anda katı yakıtlı , roket motoru ateşlenir.
Kıtalararası balistik füzeler birden fazla savaş başlığı taşıyabilir ve her başlıktaki nükleer bomba ayrı bir hedefe yöneltilebilir. Kıtalararası balistik füzeler hedefe giderken genellikle atmosferin çok yüksek katmanlarından geçen bir yol izler. II. Dünya Savaşandaki V7’lerin çağdaş modelleri olan Cruise füzeleri çok daha yavaştır ve radar tarafından saptanmamak için yere yakın uçar.
Kıtalararası balistik füzelerin yönlendirme sistemleri o kadar duyarlıdır ki, bir savaş başlığı 8.000 km uzaktaki bir kasabaya isabet ettirilebilir. Çoğu birkaç kademeli olan bu roketlerde, yakıtı biten ilk kademe roketten ayrılır ve düşer. Dünya çevresindeki yörüngelere uzay araçları yerleştirebilecek kadar güçlü olan bu roketler barışçı amaçlar için de kullanılabilir. Hem ABD hem de SSCB uzay programlarında askeri roketler kullanmıştır.
Kıtalararası balistik füzelere karşı etkili bir savunma oluşturmak çok zordur. Radar ve casus uydular kullanarak, füzelerin fırlatıldıklarını haber veren bir erken uyarı sistemi kurulabilir. Ama, laser ışını ya da füzesavar füzeler kullanarak, onları havada yok etmeyi amaçlayan sistemler kurmak çok zor ve tehlikeli bir iştir. Bu tür silahlara karşı en iyi savunma, onların hiç kullanılmamasını sağlayacak uluslararası ilişkiler sistemini oluşturmaktır.
Öbür Güdümlü Füze Türleri
Kıtalararası balistik füzeler, karadan ya da bir gemiden ateşlenen ve amacı bir kara hedefini vurmak olan füzelerdir. Kısa menzilli topçu roketleri, gemiden gemiye atılan füzeler ve tanksavar füzeleri de karadan karaya atılan füzeler arasında sayılır. Karadan karaya atılanlar yanında, karadan havaya, havadan karaya ve havadan havaya atılan güdümlü füzeler de vardır.
Karadan havaya atılan füzeler düşman uçak ve füzelerini izleyip yok etmek için tasarlanmıştır. Çoğu radarla yönlendirilen bu füzelerden bazıları tek bir askerin taşıyıp ateşleyebileceği kadar küçüktür.
Havadan karaya atılan füzeler, II. Dünya Savaşı’nda uçaklardan fırlatılan güdümsüz füzelerin geliştirilmiş türleridir. II. Dünya Savaşı’nda gemilere karşı, radyo dalgalarıyla yönlendirilen bombalar da kullanılmıştı. Günümüzde geliştirilmiş olan birçok havadan karaya füze türü arasında güdümlü bombalar ve Fransızlar’m Exocef i gibi deniz yüzeyinin hemen üzerinden giden füzeler de vardır.
Havadan havaya füzeler uçaktan uçağa fırlatılır; bu füzeler 1950’lere kadar savaş uçaklarında bulunan makineli tüfeklerin yerini almıştır. Bu füzelerden ABD yapımı Sidewinder füzesi, hedefi olan uçağın jet motorlarından çıkan sıcaklığa yönelerek hedefine ulaşır. Ateşlendikten sonra ayrıca yönlendirmeye gerek olmadan hedefini kendi bulur.
Değişik tür güdümlü füzelerde çeşitli yönlendirme sistemleri kullanılır. Bunlar, füzenin arkasına takılı tellerle yerden yönlendirildiği en basit sistemden, eylemsizlikle güdüm sistemine kadar çok çeşitlidir. Füzenin uçuş sırasında izlediği yol, kuyruğundaki kanatçıkların hareketiyle ve roket motorunun itici gücünü ayarlayarak denetlenir. Güdümlü füzeler hedeften yansıyan sinyalleri izleyen radarla da yönlendirilebilir. Füzeleri yönlendirmek için laser ışınları da kullanılabilir. Bazı füzeler, havada giderken aşağıdaki yer şekilleriyle ilgili bilgileri toplayıp bilgisayara aktaran bir televizyon kamerası taşır. Bu bilgileri değerlendiren bilgisayar füzenin rotasını denetler ve gerekli düzeltmeleri yapar.