İnsan Hakları
İnsan Hakları, deyiminden dil, din, sınıf, cinsiyet, etnik köken gibi ayrımlar gözetilmeksizin herkesin yasalarla korunan gereksinim ve çıkarları anlaşılır. Bu yeni bir kavram değildir. 1628’de İngiltere’de Haklar Dilekçesi, 1789’da Fransa’da İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ilk insan hakları belgelerinin başında gelir. 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi de yaşama, özgürlük ve mutluluk haklarına yer vermiş, bunu 1791 tarihli Haklar Bildirgesi izlemiştir.
17. ve 18. yüzyıllarda yasalar karşısında insanların eşitliği, güvenliği, düşünce ve inanç özgürlüğü, siyasal ve mülkiyet hakları gibi temel hak ve özgürlüklerin tanınması, dünyada insan haklarının gelişiminin ilk aşaması olarak nitelendirilebilir. Bu yüzyıllarda ekonomik gücü olmayan toplumsal kesimler insan haklarına ilişkin yasalardan yeterince yararlanamadı. Emeğiyle yaşayanların içinde bulunduğu yoksulluk ortadan kalkmadıkça, bu özgürlükler onlar için fazla bir anlam taşımıyordu.
19. yüzyılın ikinci yansında toplumsal eşitlik istemiyle yükselen kitle eylemleri sonucu, devletin koruyucu şemsiyesi altında çalışma, sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, sendika ve grev gibi haklar gündeme geldi.
20. yüzyılın ikinci yarısında ise bağımsızlığını yeni kazanmış, azgelişmiş ülkelerin istemleri doğrultusunda uluslann doğal kaynaklanndan yararlanabilmesi, gerek ekonomik, gerek siyasal açıdan kendi geleceklerini belirleyebilmesi gibi haklardan başka, tüm dünyayı ilgilendiren banş içinde yaşama, doğal çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesi gibi istemler öne çıktı.
II. Dünya Savaşı’nın (1939-45) ardından, 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler oyçokluğuyla İnsan Haklan Evrensel Bildirisi’ni kabul etti. Bu bildiriyle devletler, yaş, cins, din, dil, ırk, milliyet ayrımı yapılmaksızın her insanın, insan onurunu koruması için gerekli tüm haklarına saygılı davranmaya çağrıldı. Bu haklar yasa ve yargı önünde eşitlik, toplantı ve gösteri hakkı, grev hakkı, sosyal güvenlik, öğrenim gibi ekonomik ve toplumsal hak ve özgürlükleri de kapsıyordu. Ne var ki, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde yer alan maddelere devletlerin uymaması durumunda yapılacak bir şey yoktu. Bu eksiklik göz önüne alınarak 1976’da 35 devletin imzasıyla Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile Yurttaşlık ve Siyasal Haklara İlişkin Ana Sözleşme yürürlüğe girdi. Ayrıca bir İnsan Hakları Komisyonu oluşturuldu. Devletler üstü bir organ olan bu komisyonun üyeleri, bağımsız birer yargıç konumundadır. Dünyada her yıl 10 Aralık günü İnsan Hakları Günü olarak kutlanır.
1961’de Londra’da kurulan Uluslararası Af Örgütü de dünyanın neresinde olursa olsun, insan haklarını hiçe sayarak ırkı, dini ya da siyasal görüşleri nedeniyle tutuklanan insanların kurtarılması için çalışır ve her türden işkenceye karşı çıkar. Ne var ki, özellikle bazı azgelişmiş ülkelerde insan haklarına yönelen saldırılar bir ölçüde süreklilik kazanmış durumdadır. Bu da söz konusu ülkelerin uluslararası saygınlığını zedelemektedir.
Çocuk Hakları
İlk kez Birleşmiş Milletler’in 1959’da yayımladığı Uluslararası Çocuk Hakları Bildirgesi ile' uluslararası düzeyde gündeme gelen çocuk hakları, 1979’un Dünya Çocuk Yılı ilan edilmesiyle hemen her ülkede sıcak bir tartışma konusu yarattı. Dünyamızda hâlâ milyonlarca çocuk eğitim olanaklarından yararlanamıyor, ağır çalışma koşullarında sömürülüyor, aile içinde hırpalanıyor, çeşitli hastalıklardan küçük yaşta yaşamını yitiriyor ya da savaşlarda ölüyor. Birleşmiş Milletler’in 20 Kasım 1989’da oybirliğiyle kabul ettiği Uluslararası Çocuk Hakları Anlaşması 18 yaşından küçük herkesin sahip olduğu hakları ve devletlerin çocuklara karşı yerine getirmesi gereken görevleri saptadı. Anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için en az 20 devletin imzası gerekiyor. 20 imzanın tamamlanmasından sonra uluslararası hukukun temel ilkeleri arasına girecek olan bu anlaşmadan her çocuk yararlanabilecek.