İnsanda Gelişme
İnsanda Gelişme, Tek bir hücreden yeni bir insanın oluşumuna yol açan çeşitli biyolojik süreçlerin tümünü içeren biyoloji terimi. Öbür üstün yapılı hayvanlarda da olduğu gibi, her insan, dişi tarafından üretilen ve erkek tarafından döllenen bir yumurta olarak ortaya çıkar (Bk. ÜREME). İnsanlar, aynı zamanda etenli memelilerdir. Bu da, döllenmiş insan yumurta hücresinin, gelişme ve büyüme aşamalarını, "eten" (etene, plasenta, meşime de denir) adı verilen damarsı bir bölümle anneye bağlı olduğu bir durumda, annenin dölyatağı içinde geçirmesi anlamına gelir. Böylece gelişen embriyo (Bk. EMBRİYO), besinini annenin kan dolaşımındaki kanından alır. Bu maddede, insanın, döllenmeden, doğuma hazır duruma gelmiş tam gelişmiş dölüte kadar olan gelişmesi incelenecektir.
Döllenme
İnsan yumurtasının döllenme olayı, kadının dölyatağı (fallop) borusunun üst bölümünün içinde olur (Bk. ÜREME SİSTEMİ, İNSANDA). Erkek eşey hücrelerinin, yani spermalarının çoğu döllenme sırasında yumurtanın yüzeyinde bulundukları halde yalnızca biri yüzeyden içeri girer. Yumurtanın zarlarına ulaşabilmesi için sperma hücresinin, "saydam kuşak" (zona pellucida) adı verilen koruyucu bir zarı parçalaması gerekir. Bu zardan geçişe, spermadan salgılanan enzimlerin yardım ettiği sanılmaktadır. Tek bir sperma içeri geçtikten sonra, zigotun, yani birleşmiş (kaynaşmış) eşey hücrelerinin yüzeyi,başkabir spermanın geçmesine dirençli bir duruma gelir.
Hücre bölünmesi ve tutunma Döllenmiş yumurta, daha dölyatağı borusu içindeyken bölünmeye başlar. Bazen, bölünmeyle oluşan ilk iki hücre (ya da iki blastomer) birbirinden ayrılarak bağımsız gelişmeye başlarlar; bunun sonucunda tek yumurta ikizleri oluşur; iki blastomerin birbirlerinden kısmen ayrılmalar durumunda, birbirlerine farklı miktarlarda dokuyla bağlı olan siyam ikizlerinin (yapışık ikizler) ortaya çıkmasına yol açar.
Zigot, içi dolu bir hücre küresi biçiminde gelişir buna "morula" adı verilir. Daha sonra içinde "blastosel" diye adlandırılan sıvı dolu bir boşluk bulunan blastokist (ya da blastosist) gelişir. Blastokist, dölyatağı borusunun çeperlerindeki kasların kasılmalarıyla boru içinde hareket eder ve döllendikten üç gün sonra dölyatağına girer. Bu aşamada, saydam kapak yok olur. Blastokistin bir ucunda, blastula hücreleri kalın bir tabaka oluştururlar; oluşan bu tabakanın en iç yanındaki hücreler, embriyo halinde gelişirler. Geri kalan hücrelerse, embriyonun dölyatağı çeperine yapışmasını sağlayan trofoblasti oluştururlar. Trofoblast daha sonra, etenin zararlarını üretir. Eten, anne ile embriyo arasında besin maddeleri ile atıkların alış verişine aracılık eden dokudur. Blastokist, döllenmeden 7 gün sonra, trofoblastı aracılığıyla dölyatağının iç yüzeyine yani endometriuma bağlanır ve ikinci haftaya gelindiğinde bütünüyle dölyatağının içine gömülür.
Dölyatağı çeperine yapışmasının ardından trotoblasttan gelişen ilk iki zar, amniyo kesesi ve vitellüs kesesidir. Amniyo boşluğu sıvı içerir ve sonunda bütün embriyoyu içine alır. Gelişmenin daha sonraki aşamalarında, dölüt amniyo sıvısı içinde yüzer; bu da serbestçe hareket etmesine olanak sağlamasının yanı sıra, onu mekanik yaralanmalardan korur ve kararlı bir ısı sağlar. En içteki zar olan vitellüs kesesi, gelişme sırasında anne bedenine bağımlı olduğundan, insan embriyosu için ikincil derecede önem taşır. Embriyoda amniyo boşluğu ile vitellüs kesesi arasında uzanan hücre kitlesi üç doku tabakasına bölünür: Dış tabaka (ektoderm), orta tabaka mezoderm ve iç tabaka (endoderm).
Dış tabaka, orta tabaka ve iç tabaka. Dış tabaka, saçlar ve kıllar, tırnaklar. dişler ve meme bezleri dahil, derinin oluşmasından sorumludur. Aynı zamanda sinir sistemini de oluşturur. Sinir sisteminin bir öncüsü olan sinir borusunun gelişmesi sırasında. bir oluk ortaya çıkıp, giderek derinleşir; kenarlan kaynaşarak, bir dış tabaka hücreleri borusu oluşturur: Bu boru gelecekteki omurilik ve beyindir. Omuriliği oluşturan hücrelerin yanında bulunan iç tabaka hücreleri grubu, sonunda sinir hücrelerine dönüşürler.
Orta tabaka (mezoderm), iskelet kemiklerini ve kasları, dolaşım sistemini (kalp, atardamarlar ve toplardamarlar) ve üreme - boşaltım sistemini (böbrekler, idrar kesesi ve üreme organları) oluşturur. Omuriliğin tam altoda uzanan merkezi bir şerit oluşturarak, bir çubuğu andıran sırt ipliği (notokord) halinde gelişir. Orta tabaka, aşım zamanda, omuriliğin yanında uzanan ve birbirinden ayrı üç bölgeye bölünen geniş bir hücre tabakası oluşturur. En iç tarafta yer alan daha kalın kitle, sonunda iskelet kası ve kemle haline gelir. Orta yaprak, böbrekleri oluşturur En dıştaki yapraksa akciğerleri ve derinin derin tabakalarını oluşturur. Embriyonun her iki yanında, orta tabakanın en dış yanında, orta tabaka hücreleri grubu, küçük ve içi boş cepler oluşturur; bu cepler, dolaşım sisteminin bir bölümü haline gelecek bir çift boru üretirler. Embriyo büyüdükçe, borular birbiriyle kaynaşır, kadana ve ilkel kalbi oluşturur. Dolaşım borusu (ilkel kalp) gelişmenin 24. gününde atmaya (çarpmaya) başlar.
İç tabaka (endoderm), ilkel bağırsağı ya da sindirim borusunu, onun yanı sıra solunum sisteminin büyük bölümünün iç örtüsünü oluşturur. Bir insan embriyosunda sindirim bezleri, ilk olarak sindirim borusu boyunca tomurcuklar biçiminde ortaya çıkarlar. Bu organların en içteki bölümleri iç tabakadan oluşmakla birlikte, yapılarının çoğu, orta tabaka hücre kitlelerinden oluşur.
Göbek kordonu ve eten. Gastrulasyon sırasında, embriyomsu hücre kitlesi, bağlayıcı bir sap oluşturan bir hücre sütunuyla blastokist içinde asılı duruma gelir. Bu sap, göbek kordonuna dönüşür. Göbek kordonu (göbek bağı) vitellüs kesesinin ve bağırsağın bir uzantısını oluşturan allantoyisin geri kalanını sarar; embriyonun dolaşan sistemini etenine bağlayan kan damarlarını kuşatır. En dıştaki zar olan koryon, trofoblasttan ve embriyonun orta tabaka (mezoderm) hücrelerinden oluşur. Döllenmeden yaklaşık 12 gün sonra, dölyatağının içini kaplayan kan damarlarını delerek anneden embriyoya besin ve oksijen iletimini gerçekleştiren parmağa benzer uzantılar (villüsler) oluşur. Koryon gelişerek, etene dönüşür.
Dölütün gelişmesi
Döllenmeden sonraki 2 hafta ile 1 ay arasında, sinir borusu gelişerek gözleri, beyni ve sinir sistemini oluşturmaya başlar. İnsan embriyosunun bütün organ sistemleri, yumurta hücresinin döllenmesini izleyen 60 gün içinde gelişir. Bundan sonra insan embriyosu, "dölüt" (fötus) diye adlandırılır. Döllenmeden sonraki 60. günden doğuma kadar gelişme, öncelikle büyümeyi kapsar. Dölüt 60. günde yaklaşık 3 g, doğumda da 3,2 kg ağırlığındadır.
Üç hafta kadar sonra, embriyonun boyu 1,5-2 mm'ye ulaşır; kalbi atmaktadır. Bir hafta kadar daha sonra, ilk el ve ayak tomurcukları ortaya çıkar. Bu noktada, embriyo 4 - 6 mm boyundadır ve bir balığınkine benzeyen hem kuyruksu, hem de solungaçsı yapılar taşır. Balık embriyosunda bu yapılar, gelişmenin son noktasını temsil ederler. İnsanlardaysa, solungaçlara benzeyen yapılar alt ve üst çene olarak gelişir ve kuyruk, omurganın kuyruksokumu kemiğine dönüşür. Beş hafta sonra gözler gelişir. Üreme organları kıvrımı oluşur; el ve ayaklar irileşir. İkinci ay içinde, gelişme patlayıcı bir durum alır. Kulaklar, gözler, parmaklar ve ayak parmaklan açıkça birbirinden ayırt edilebilecek duruma gelir ve cinsel organlar oluşmaya başlar. İkinci ayın sonlarına gelindiğinde, embriyo 3 cm boyundadır ve hareket edebilmektedir. Bununla birlikte, hareketleri, hâlâ anne tarafından hissedilemeyecek kadar zayıftır.
Başlangıçta erkek ve dişi cinsel organları birbirinden ayırt edilemeyecek durumdadır. Üçüncü aydan sonra erbezleri ya da yumurtalıklar gelişmeye başlarlar. Cinsel organlar, cinsel hormonların etkisi altında gelişirler: Erkekte androjenler, dişide pregesteron ve östrogen. Dişinin bızırı (klitoris) ve vulvası, erkek kamışını (penis) ve erbezi torbasını oluşturan aynı dokudan gelişir.
4 ay sonra, dölütün boyu 13,5 cm, ağırlığı yaklaşık 170 g olmuştur. Bu noktadan sonra pek az dış değişiklik olur; buna karşılık iç organlar gelişmelerini sürdürürler. Anne, 5. aydan başlayarak dölütün hareketini algılamaya başlar. Dölütün boyu 18,5 cm'ye ulaşır ve saçları, kaşları, kirpikleri büyür. Bir 5 aylık dölüt, çevre uyaranlarına tepki gösterir ve dölyatağının içine ışık girerse irkilir. Ayrıca başparmağını emer.
Bir dölüt, 24 hafta dolmadan, dölyatağının dışında yaşayamaz. 26 haftada bir kuvöz içinde canlı tutulabilir; ama beyni henüz tam olarak gelişmemiştir ve solunum ile beden sıcaklığını düzenleyici merkezleri işlevlerini iyi yapamazlar; bu sırada doğan bir dölüt, solunum yetmezliği, beden ısısının denetlememesi (ya da her ikisi birden) tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Doğumdan önceki 3 ay sırasında önemli bir büyüme olur; gelişmelerini bütünüyle tamamlayan son dokular sinir sistemi, özellikle de beyin dokusudur. Normal gebelik süresi, 9 aydır. Gelişme doğumdan sonra da sürmekle birlikte, başlıca dokular ile organlar dölyatağında (in utero) tam olarak oluşmuşlardır.