İrlanda Cumhuriyeti
İrlanda Cumhuriyeti, İngiltere’nin batısında yer alan İrlanda Adası’nın yüzde 85’ini kaplar. Adada 32 il vardır. Bunlardan Antrim, Armagh, Down, Fermanagh, Londonderry ve Tyrone, Kuzey İrlanda adı altında, 1921’den beri İngiltere’ye bağlıdır.
İrlanda eskiden güneyde Munster, doğuda Leinster, batıda Connaught ve kuzeyde Ulster olmak üzere dört eyaletten oluşuyordu. Günümüzde dokuz Ulster ilinin yalnızca üçü (Donegal, Cavan ve Monaghan) İrlanda Cumhuriyeti topraklarında yer alır. Kuzey İrlanda’ya ise bazen Ulster da denir. Başkenti Dublin olan İrlanda Cumhuriyeti’nin İrlanda dilindeki adı Eire’dir
İrlanda kıyıları batıda ve güneyde Atlas Okyanusu ile çevrilidir. Doğuda, İrlanda’yı İngiltere’nin İskoçya bölgesinden ayıran Kuzey Kanalı ile İngiltere ve İrlanda arasında uzanan İrlanda Denizi bulunur. Güneyde yer alan St. George Kanalı ise İrlanda’yı İngiltere’nin Galler bölgesinden ayırır.
Kıyılarda alçak dağ sıraları ile çevrili olan İrlanda Adası’nın iç kesimi tabak gibi düzdür. Kuzeydoğuda Mourne Dağları; kuzeyde Kuzey İrlanda’nın Antrim tepeleri, kuzeybatıda Donegal ve Sligo dağları, batıda deniz kıyısında yüksekliği 600 metreye varan sarp kayalıklar oluşturarak yükselen Mayo, Galway ve Clare dağları yer alır. Güneybatıda Macgillycuddy’s Reeks’te adanın en yüksek dağı olan Carrantuohill (1.041 metre) bulunur. İrlanda’nın güneybatısında önemli liman kentlerinden biri olan Cork’tan başka Atlas Okyanusu’na açılan uzun ve derin limanlar vardır. Petrol tankerleri için elverişli derinlikte olan Bantry Körfezi’ndeki Bantry de bu limanlar arasındadır.
İrlanda’nın merkezinde Cork limanının yer aldığı güney kıyısında alçak dağ dizileri uzanır. Güney kıyılarındaki Waterford ve Wexford ile Güney İngiltere’nin ve Galler’in limanları arasında sürekli bir deniz trafiği vardır. İrlanda kıyılarında pek çok ada bulunur.
Başkent Dublin merkezdeki büyük ovanın doğusunda bir liman kentidir. Güneyinde Wicklow Dağları yükselir. Ovanın büyük bir bölümünde yer alan geniş bataklıklar yüzünden her yerde tarım yapılamaz. İç düzlüklerdeki büyük turbalıkları kaplayan çürümüş bitki artıkları kalıplar halinde kurutularak, yüksek ısı veren bir katı yakıt olan turba kömürü elde edilir.
Shannon Irmağı Britanya Adaları’nın en uzun akarsuyudur. Kuzeydeki kaynağından 113 km uzunluğundaki ağzına kadar 260 km boyunca akar.
İrlanda’nın Atlas Okyanusu kıyıları çok yağış alır. Öteki bölgeler ise ne çok yağışlı, ne de çok soğuktur. Yumuşak olan iklim, ülkenin büyük bölümünde parlak yeşillikte çayırlar oluşturacak kadar nemlidir.
Tilki, tavşan ve adatavşanı dışında İrlanda’da çok az yabanıl hayvan vardır. Adanın batı ve güney kıyılarına çeşitli göçmen kuşlar gelir. Balık boldur. Ülkenin batısında ender bulunan bitkiler yetişir.
İRLANDA CUMHURİYETİ'NE İLİŞKİN BİLGİLER
YÜZÖLÇÜMÜ: 70.285 km2.
NÜFUSU: 3.553.000 (1988).
YÖNETİM: Bağımsız cumhuriyet.
BAŞKENT: Dublin.
DOĞAL YAPI: Parçalı dağ kümeleriyle çevrelenmiş,
denizden yüksekliği ortalama 75 metre olan bir
düzlüktür. Carrantuohill 1.041 metre yüksekliği ile en
yüksek tepedir.
BAŞLICA ÜRÜNLER: Buğday, arpa, yulaf, patates, şe-
kerpancarı, şalgam, çiftlik hayvanı, süt.
DIŞARIYA SATILAN BAŞLICA ÜRÜNLER: Makine, taşıt
donanımı, et ve süt ürünleri.
ÖNEMLİ KENTLER: Dublin, Galvvay, Cork, Limerick, Dun
Laoghaire, VVaterford.
EĞİTİM: İlk ve orta dereceli okulların çoğu hükümet
yardımı gören özel okullardır.
Tarım ve Sanayi
Başka ülkelere gidenler ya da çalışmak için kentlere göçenler yüzünden küçük çiftliklerin sayısı azalmış olsa da, İrlanda verimli toprağı ve ılıman iklimiyle hâlâ bir tarım ülkesidir. İç kesimlerde ve doğuda zengin ve büyük çiftlikler vardır. Ne var ki, buralarda çok az kişi çalışır. Batıdaki çiftliklerse daha küçük ve yoksuldur.
İrlanda’da çiftçilik geleneksel olarak et, süt ve tereyağı elde etmek için sığır yetiştirmeye dayalıdır. Ayrıca koyun da yetiştirilir. İrlandalIlar domuz yetiştiren bir ulus olarak bilinir; günümüzde domuz yetiştiriciliği daha çok Limerick ve Cork çevresinde sürmektedir. İrlanda Cumhuriyeti’nin 1973’te Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katılmasından sonra çiftçilikte ve domuz üretiminde önemli gelişmeler oldu. İrlanda’da kullanılan şekerin büyük bölümü ürettikleri şekerpancarından elde edilir. 1847’de bir bitki hastalığı bütün ürünün yok olmasına ve korkunç bir açlığa yol açıncaya kadar, patates İrlanda’nın en önemli tarımsal ürünüydü. Patates üretimi daha sonra düştü.
Hem avcılıkta, hem de yarış atı olarak kullanılan İrlanda atları çok ünlüdür. Yetiştirilen tazı ve atlar dışarıya da satılır.
İrlanda Cumhuriyeti’nin sanayisi daha çok Dublin, Cork ve Limerick kentleri çevresinde yoğunlaşmıştır. İrlanda siyah bira ve viski yapımında dünyaca ünlü bir ülkedir.
İrlanda’da bakır, kurşun ve çinko gibi önemli mineraller vardır. Son yıllarda güney kıyısı açıklarında doğal gaz ve sınırlı miktarda petrol bulundu. Kömür ve demir cevheri az olduğu için ülkenin elektrik enerjisi büyük ölçüde Shannon Irmağı üzerindeki hidroelektrik santrallardan elde edilir. Yakıt olarak turba kömürü kullanılan santrallardan da elektrik üretiminde yararlanılır.
Tarih
İrlanda tarih boyunca, Romalılar’ın dışında, pek çok kavmin istilasına uğradı. Bunların arasında Anadolu ve Mısır’dan İspanya’ya, oradan da İrlanda’ya geçtikleri söylenen Miletliler de vardır. Eski Yunanlı coğrafyacı Batlamyus (İS 2. yüzyıl) İrlanda’daki kabileleri sayarken bunlardan biri için Iverni adını kullanır. Romalılar da İrlandalılar’a Hibernolar, İrlanda’ya da Hibernia adını veriyorlardı.
Erin diye de adlandırılan Eski İrlanda İS 1. yüzyılda en güçlüleri Meath, Ulster, Connaught, Leinster ve Munster olan kabile krallıkları arasında bölüşülmüştü. Merkez olarak kabul edilen Meath’in kralı öbür eyaletler üzerinde güç sahibiydi.
İrlanda halkı İS 5. yüzyıla kadar putlara tapıyordu. Bu yüzyılda adaya giren Hıristiyanlık, özellikle Aziz Patrick’in etkisiyle adanın bütününe yayıldı. Pek çok kişiyi Hıristiyan yapan Aziz Patrick’in ardından başka misyonerler de İrlanda’da kiliseler ve manastırlar kurdu.
Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra göçebe kabilelerin istilasına uğrayan Avrupa, bir karışıklık dönemine girdi. İstila edilmeyen İrlanda, bütün Batı Avrupa’da bir Hıristiyanlık merkezi, “azizlerin ve bilginlerin ülkesi” olarak tanınmaya başladı.
8. yüzyılda İrlanda’yı istila eden Vikingler ülkenin başlıca limanları olan Dublin, Waterford, Cork ve Limerick’ten başka daha batıdaki limanları da ele geçirdiler. Yıllarca süren mücadelelerden sonra İrlandalılar’ı birleştirmeyi başaran Kral Brian Boru, 1014’teki Clontarf Savaşı sonucunda Vikingler’i ülkeden çıkardı.
İrlanda'da İngiliz Egemenliği
İrlanda’da İngiliz egemenliğinin açtığı derin yara İngiltere Kralı II. Henry’nin 12. yüzyılda İrlanda’yı ele geçirmek için bir ordu göndermesiyle başladı. İngiltere’den ve İskoçya’dan gelip İrlanda’ya yerleşenlere İrlandalılar’ın toprakları dağıtıldı. İrlandalılar’a göre ayrıcalıkları olan İngiliz göçmenler onlarla ilişkiye girmekten kaçındılar.
Tudor kralları dönemine kadar, İngilizler yalnızca Dublin çevresindeki küçük bir bölgede yaşayan İrlandalIlar üzerinde egemenlik kurabilmişlerdi. Daha sonra bu egemenlik alanı genişledi. Tudor krallarının ilki olan VII. Henry’nin 1492’de çıkardığı bir yasaya göre İrlanda parlamentosunun toplanabilmesi ve tartışacağı konular İngiltere kralının onayına bağlandı. VIII. Henry, papa ile arası açıldıktan sonra İrlanda’daki kilise mülklerine el koydu; ama İrlanda Katolik olarak kaldı. Daha sonra I. Elizabeth, İrlanda’ya bir ordu göndererek, İngiltere’ye başkaldıran İrlandalIlar’ı sindirmek istedi. Elizabeth ve ardından gelen I. James döneminde İngiliz ve İskoç göçmenler özellikle Ulster’deki toprakları ele geçirdiler.
1642’de İngiltere’de iç savaş çıkınca İrlandalılar’m çoğunluğu I. Charles’ı destekledi. Bu yüzden, krala karşı ayaklanan parlamento yanlılarının önderi olan general Oliver Cromwell büyük bir ordu ile İrlanda’ya çıktı ve ülkeyi yakıp yıktı. İç kesimlerdeki ve güneydeki Katolik İrlandalılar’ın mülklerine el koydu.
İrlandalIlar 1688’de tahttan indirilen Katolik Kral II. James’in tahtı yeniden ele geçirmek için yaptığı girişimleri desteklediler. 1690’da İrlanda’daki Boyne Savaşı’nda III. William’a yenilen II. James, savaştan kaçarak ülkeyi terk etti. III. William ve Kraliçe Anne Katolikler’in topraklarını ellerinden aldılar, toprak satın almalarını ve Protestanlar’a tanınan seçme, seçilme ve eğitim gibi haklardan yararlanmalarını engelleyici yasalar çıkardılar. Katolik rahipler yasadışı ilan edildi. Toprak sahipleri, hayvanlarıyla kerpiç kulübelerini bölüşen yoksul köylüleri küçük ve verimsiz toprakları için yüksek kiralaı ödemeye zorladı. Oysa kendileri koskocaman konaklarda yaşıyorlardı. Bu dönemde Dublin, pek çoğu günümüze kadar gelen yapılarıyla gösterişli bir kent oldu.
Katolik ailelerin bir bölümü özellikle Fransa ve İspanya ile ticaret yaparak yeniden zenginleşti. 1782’de, İrlanda parlamentosu İngiltere’ye başkaldırarak, bağımsız yasa çıkarma hakkını ilan etti ve adaletsiz yasalara karşı ayaklanma başladı. Katolikler’in oy kullanmasına 1793’te izin verildi; ama haksız uygulamalar hâlâ sürüyordu. Bundan beş yıl sonra Katolikler yeniden ayaklandı. Bu başkaldırma şiddetle bastırıldı; 1801’de İngiliz hükümeti İrlanda parlamentosunu dağıttı ve İrlandalI Protestan üyelerin İngiltere parlamentosuna girmesini sağlayan Birleşme Yasası’m çıkardı.
1828’de ise Katolik İrlandalılar’dan Daniel O’Connell İngiliz parlamentosuna üye seçildi. Katolik İrlandalılar’ın önderi O’Connell, bunun yeterli olmadığına, İrlanda’nın kendi parlamentosu olması gerektiğine inanıyordu. İngiltere Katolikler’in özgürlüğünü tanıyan bir yasa çıkarmak zorunda kaldı.
O dönemde İrlandalılar’ın başlıca besini patatesti. 1845’te ortaya çıkan bir bitki hastalığı bütün patatesleri yok etti ve büyük bir kıtlık baş gösterdi. Binlerce insan açlıktan ve hastalıktan öldü. Pek çok kişi İngiltere ve ABD ’de iş bulmak umuduyla İrlanda’dan ayrıldı. 1845’te nüfusu 8,5 milyon olan İrlanda’da 1855’te 5,5 milyon kişi kalmıştı.
1876'daki bir ayaklanma İngilizler'ce kısa sürede bastırıldı. 1880'de İrlandalı köylülerin toprak sorunlarını iyileştirici bazı yasalar çıkarıldı. İrlanda'nın İngiltere'den bütünüyle bağımsız bir cumhuriyet olmasını isteyen Fenianlar ya da İrlanda Cumhuriyetçi Kardeşlik Birliği yeni bir hareket başlattı. İrlanda dilini ve kültürünü canlandırma çabaları yoğunlaştı. Ayrıca, İrlanda için yönetimde özerklik yani ülke sorunlarına çözüm getirecek bir parlamento istemiyle bir parti kuruldu.
Özerklik Mücadeleleri
Özerklik için çalışan İrlandalı parlamento üyelerinin önderi Charles Stewart Parnell’di. İngiltere Başbakanı Gladstone da Parnell gibi İrlanda’ya özerklik verilmesinden yanaydı; ama kendi partisi olan Liberal Parti ve Lordlar Kamarası bunu istemiyordu. 19. yüzyılın sonunda yönetime gelen Muhafazakâr Parti kiracıların toprak sahiplerinden çiftliklerini satın alabilmelerine olanak sağladı.
Daha sonra, Liberaller’in kurduğu hükümet, 1910’da İrlanda’ya özerklik verme kararı aldı. İngiltere’yle birliği savunan Protestanlar, Kuzey İrlanda’daki Ulster bölgesinde ve İngiltere’de bu karara şiddetle karşı çıktı. Halkın çoğunluğu İskoçya’dan gelen İskoçlar’ın soyundan olduğu için Kuzey İrlanda büyük ölçüde Protestan’dı. Tam bu sırada I. Dünya Savaşı’nın (1914-18) çıkması nedeniyle özerklik konusu bir süre için zorunlu olarak ertelendi.
Nisan 1916’da İrlanda Cumhuriyetçi Kardeşlik Birliği önderliğindeki bir grup Dublin’de Paskalya Ayaklanması’nı başlattı. Ayaklanma bir hafta süren sokak çatışmalarının sonunda bastırıldı; ama İrlanda halkı, pek çoğu İngiliz cezaevlerine atılan ulusal önderlere ilgi duymaya başladı. Bu yüzden Sinn Fein (Biz, Kendimiz) adlı cumhuriyetçi hareket kısa zamanda destek topladı ve savaş sonunda yapılan İrlanda seçimlerinde Ulster’in doğusu dışındaki hemen hemen tüm parlamento üyeliklerini kazandı. Ocak 1919’da Dublin’de toplanan Sinn Fein üyeleri bağımsız İrlanda Cumhuriyeti’nin parlamentosu Dâil Eireann’m kurulduğunu duyurdular. Bundan sonra İrlandalIlar İngiliz yasalarına ve mahkeme kararlarına uymayı reddettiler. 1919’da Sinn Fein’in askeri kanadı olarak kurulan İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) İngiliz askerlerine ve polislerine karşı harekete geçti. İngiliz silahlı kuvvetleri de birçok kenti ateşe verdi.
Çatışmaların sonunda 1921’de bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşma uyarınca kurulan Serbest İrlanda Devleti, İngiliz Uluslar Topluluğu’ndaki öbür devletlerle aynı haklara sahip bir dominyon oldu. Ne var ki, İrlanda’nın kuzeydoğu kesimi İngiltere’nin bir parçası olarak kaldı. Aynı yıl Kuzey İrlanda’da da bir parlamento kuruldu.
Serbest İrlanda Devleti
O dönemde İrlanda’daki siyasal partilerin en büyüğü olan Sinn Fein’in başkanı Eamon De Valera’ydı. Paskalya Ayaklanmasının yaşayan önderlerinden biri olan De Valera, İrlanda’nın bir bütün olarak İngiliz Uluslar Topluluğu dışında kalmasını istiyordu. Ama Güney İrlanda parlamentosu durumundaki Dâil Eireann’m antlaşmayı kabul etmesi sonucunda hükümete ters düşen bir partinin önderi durumuna geldi. Sinn Fein, Kuzey İrlanda’da ayrı bir hükümet ve parlamento bulunmasına ve İrlanda’da İngiltere kralını temsil eden bir genel vali olmasına karşı çıkıyor, ülkenin bağımsız bir cumhuriyet olmasını istiyordu. Adadaki İngiliz deniz üslerinin kaldırılması da Sinn Fein’in amaçları arasındaydı.
De Valera yeni hükümetle anlaşmazlık içinde olduğu için istifa etti; yerine Arthur Griffith başkan oldu. Daha sonra yapılan seçimi de aym hükümet kazandı. 1922’de hükümetle İrlanda Cumhuriyet Ordusu arasında savaş çıktı. Griffith’in ani ölümü, 10 gün sonra da Savunma Bakanı Michael Collins’in pusuya düşürülerek öldürülmesi çatışmaları şiddetlendirdi. Collins İngilizler’e karşı yılmadan savaşmış ulusal bir kahramandı. Sonunda Serbest İrlanda Devleti’nin yeni başkanı William Cosgrave oldu. 1923’ün sonlarında barış sağlandı ve hükümet ülke yaşamını yeniden düzene sokmayı başardı.
Bu arada De Valera ve Cumhuriyetçiler hükümete katılmayı reddettiler. 1926’da kendi aralarında anlaşmazlıklar çıktı, bir yıl sonra da Fianna Fail adıyla bilinen cumhuriyetçi bir grup De Valera önderliğinde meclise girdi. Başlıca amaçları İrlanda’yı yeniden birleştirmek, genel vali atanmasına son vermek ve krediyle alınmış topraklar için İngiltere’ye yapılan yıllık ödemeyi kesmekti.
İrlanda Cumhuriyeti
1932’nin başında başbakan olan De Valera, genel valiyi çekilmeye zorladı ve İngiltere tahtına bağlılık yeminini kaldırdı. Serbest İrlanda Devleti 1937’de İrlanda (Eire) adlı bir devlet oldu.
Ne var ki, bu yeni kararlar İrlanda’nın İngiltere’yle olan ticaretini altüst etti; İrlandalI çiftçiler daha da yoksullaştı. Sonuçta De Valera 1938’de İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain ile görüşerek İrlanda’nın İngiltere’ye olan borçlarını ödemeyi kabul etti. İrlanda İngiltere’nin düşmanlarına yardım etmeyecek, bunun karşılığında, İrlanda’daki İngiliz deniz üsleri kapatılacaktı. II. Dünya Savaşı çıktığı zaman İrlanda tarafsız kalarak savaşa katılmadı. İrlandalI çiftçiler de yiyecek ürünleri satarak İngiltere’ye yardımcı oldular. Ayrıca pek çok İrlandalI İngiliz silahlı kuvvetlerinde savaştı.
De Valera 1948’de seçimleri kaybetti ve yerine John Costello başbakan oldu. Costello’nun yönetimi sırasında cumhuriyet olan İrlanda, 1949’da İrlanda Cumhuriyeti adını aldı ve İngiliz Uluslar Topluluğu’ndan ayrıldı.
Günümüzde İrlanda
İrlanda Cumhuriyeti İngiliz Uluslar Topluluğu üyesi olmamakla birlikte, ülkenin yurttaşları İngiltere’ye ya da topluluk ülkelerine gittiklerinde kendilerine pek çok konuda İngiliz yurttaşlarından farksız davranılır. Örneğin İngiltere’de yaşayan İrlanda yurttaşları oradaki seçimlerde oy kullanabilir.
İrlanda Cumhuriyeti ile İngiltere arasındaki ilişkiler, 1968’de Kuzey İrlanda’da başlayan şiddet eylemlerinin sonucunda yeniden gerginleşti. Bu eylemlerde pek çok insan öldü. İrlanda hükümeti IRA ’ya karşı katı bir tavır aldı ve kuzeydeki sorunlara barışçı bir çözüm getirmek için İngiltere’yle güç birliği yaptı. İrlanda Cumhuriyeti’nde yüzyıllardır büyük bir Katolik çoğunluk vardı. İngiltere’yle ilişkinin kesilmesinden bu yana Protestan nüfus sürekli olarak azalmaktadır. Nüfusun yüzde 5’ini oluşturan Protestanlar, çoğunlukla Leinster’ın doğusunda ve özellikle Dublin’ de yaşar. İrlanda Cumhuriyeti, Avrupa’da Katolik mezhebinin en güçlü olduğu ülkelerden biridir.
1840’lardaki büyük kıtlık ve onu izleyen sürekli göçlerden bu yana yalnızca Leinster eyaletinin nüfusunda çok az bir artış oldu. Bu eyaletin 1,5 milyonu geçen nüfusunun yarıya yakını Dublin kenti ve çevresinde yaşar. İkinci büyük kent Cork’un nüfusu 402 bin kadardır. Daha sonra Limerick ve Dun Laoghaire gelir. Küçük kentlerin çoğunun nüfusu göçler ya da büyük kentlere akın nedeniyle azalmıştır.
İrlanda Cumhuriyeti’nin bölgeleri arasında önemli lehçe farklılıkları vardır. Günümüzde İrlanda dili yalnızca çoğu batıda olan bazı küçük bölgelerde sürekli olarak konuşulur. Ama İrlanda dilindeki tonlama ve vurgulama özellikleri İrlandalılar’ın İngilizce’sine de yerleşmiştir.
İrlanda’da ilkokullar parasız ve zorunludur. Ortaöğretimde çoğu rahipler ve rahibelerce yönetilen, devlet desteğindeki özel okullar ağırlıktadır. Özellikle küçük yaştaki çocuklann okuduğu sınıflarda eğitim İrlanda diliyle yapılmaktadır. İrlanda’daki en eski üniversite Kraliçe I. Elizabeth’in Trinity College adıyla kurduğu Dublin Üniversitesi’dir. 1908’de de İrlanda Ulusal Üniversitesi kurulmuştur.
İrlanda halkı geçmişte iç savaş ve kıtlık gibi nedenlerle ABD, Kanada, Avustralya ve İngiltere’ye gitmek için İrlanda’yı terk etmişti. Bununla birlikte, İrlanda sanayisinin son zamanlardaki gelişimiyle nüfus kaybı sorunu azaldı. 1959-77 yılları arasındaki başarılı hükümetler döneminde İrlanda oldukça zenginleşti. 1973’te Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katıldıktan sonra İrlanda’nın ekonomisi gelişti. Son yıllarda ise işsizlikte artış görülmektedir.
İrlanda Parlamentosu (Oireachtas) iki meclisten oluşur: Temsilciler Meclisi (Dâil) ve Senato (Seanad). Temsilciler Meclisi’nin 166, Senato’nunsa 60 üyesi vardır. Devletin başı olan cumhurbaşkanını yedi yılda bir halk seçer.