İtalya
Orta Avrupa’nın güneyinde, Akdeniz’e bir çizme biçiminde uzanan bir yarımadanın üstünde yer alan ülkedir. Bu çizmenin hemen burnunda yer alan Sardinya ile batıda Tiren Denizi’ndeki Sicilya Adası ülke sınırları içindedir. Kuzeyde bir yay çizen Alp Dağları İtalya ile Fransa, İsviçre, Avusturya ve Yugoslavya arasındaki doğal sının oluşturur. İtalya doğuda Yugoslavya, Arnavutluk ve Yunanistan’dan Adriya Denizi’yle, güneybatısına düşen Tunus’tan, Akdeniz’le ayrılır.
İtalya dağlık bir ülkedir. Apennin Dağları ülkeyi boydan boya geçerek Sicilya Adası’nın batısında sona erer. Alpler doğu-batı doğrultusunda uzanan bir dizi sıradağdan oluşur. Alpler’in İtalya’daki en yüksek noktası 4.634 metreyle Rosa Dağı’dır. Ülkede çok sayıda sönmüş yanardağ vardır. Pompei’nin yıkımına neden olan Vezüv bunların en ünlüsüdür. Sicilya Adası’ndaki Etna ise hâlâ etkinliğini sürdürmektedir. İtalya’da zaman zaman büyük yıkımlara yol açan depremler olur. 1980’de Napoli’nin güneydoğusundaki depremde 3 bin kişi yaşamını yitirdi. Ovalık alanlar ülkenin yaklaşık dörtte birini kaplar. Kuzeyde, Alpler ile Apenninler’in etekleri arasında uzanan Po Ovası ülkenin en geniş ve verimli ovasıdır. Öteki ovalık alanlar çoğunlukla kıyılarda görülür. İtalya’ da akarsular genellikle kısadır. Po Irmağı ve kollan kuzeydeki büyük ovayı akaçlar. Ülkede çok sayıda göl vardır. En önemlileri Alp Dağlan’nın eteklerindeki Garda, Maggiore, Como ve Lugano’dur.
İtalya’da iklim çeşitlilik gösterir. Kuzeyde yazlar sıcak, kışlar soğuk ve bol yağışlıdır. İç kesimlerin iklimi kıyılara göre daha serttir. Apenninler’in batı kıyıları doğu kıyılanna göre daha çok yağış alır. Sıcaklık kuzeyden güneye doğru inildikçe artar. Napoli’nin güneyinde iklim çok sıcak, kuru yaz aylan ve yağmurlu kışlanyla, Kuzey Afrika’ya benzer. Akdeniz’in çevrelediği Sicilya’da yazlar, öteki bölgelere göre daha kurak ve sıcak geçer.
İTALYA'YA İLİŞKİN BİLGİLER
YÜZÖLÇÜMÜ:
301.277 km2.
NÜFUS: 57.302.000 (1988).
YÖNETİM: Bağımsız, iki meclisli cumhuriyet.
BAŞKENT: Roma.
DOĞAL YAPI: İtalya Orta Avrupa'dan Akdeniz'e doğru,
çizme biçiminde uzanan bir ülkedir. Alpler kuzey sı-
nırını oluşturur. Apennin dağları ülkeyi boydan boya
geçer. Kuzeyde Po Ovası ülkenin en geniş ve verimli
ovasıdır. Sicilya ve Sardinya adaları dağlıktır.
BAŞLICA ÜRÜNLER: Buğday, mısır, arpa, yulaf, pirinç,
patates, turunçgiller, üzüm, zeytin, incir, domates,
şekerpancarı, tütün, kenevir, pamuk; demir cevheri,
cıva, boksit, çinko, kurşun, manganez, pirit, kömür,
petrol, doğal gaz, doğal asfalt, kükürt.
DIŞARIYA SATILAN ÜRÜNLER: Makine ve motorlu ta-
şıtlar; meyve, sebze, şarap, yapay elyaf ve pamuklu
dokumalar; kimyasal maddeler.
ÖNEMLİ KENTLER: Roma, Milano, Napoli, Torino, Ce-
nova, Palermo, Floransa, Bologna, Venedik, Catania,
Bari, Triyeste, Messina.
EĞİTİM: 6-14 yaş arasındaki çocuklar için eğitim zorun-
ludur.
İtalya bitki örtüsü bakımından zengin bir ülkedir. Alp Dağları’nın eteklerinde servi, çobanpüskülü ve mantar meşesi, Po vadisinin sulak yerlerinde kavak, kuzeyde ve batı kıyılarında çam, Apenninler’in eteklerinde zeytin, sakızağacı, daha güneyde meşe, dişbudak, kayın ve kestane ormanları vardır. İtalya’da kömür az olduğu için, yakacak olarak ağaçlardan yararlanılır. Bu yüzden orman örtüsü büyük ölçüde seyrelmiştir.
Ülkede yabanıl hayvan varlığı giderek azaldığından birçok hayvan koruma altına alınmıştır. Orta İtalya’da Abruzzi bölgesinde boz ayı ve kurt, Alpler’de dağkeçisi, vaşak, ormantavuğu, kaya kartalı, Sardinya’da alageyik ve yaban domuzuna rastlanır. İklimin daha sıcak ve nemli olduğu güney bölgelerinde kertenkele, çıyan, akrep ve tarantula denen zehirli örümcekler vardır. Irmak ve göllerde yaşayan başlıca tatlı su balıkları alabalık ve mersinbalığıdır. Denizlerde ise hamsi, sardalya ve orkinos yaşar.
Halk ve Kentler
2.000 yıldan beri çeşitli kavimlerin ve orduların saldırısına uğrayan İtalya’da halk en çok Romalılar’ın soyundan gelmiş olmakla övünür. Ülkenin coğrafyası, farklı bölgelerde yaşayan İtalyan halkının birbiriyle kaynaşmasını engellemiş; sarp dağların oluşturduğu engellerin yanı sıra, yüzyıllarca süren yabancı yönetimler de işlerine geldiği için yakınlaşmanın önüne geçmişlerdir. Bu nedenlerden dolayı İtalya siyasal birliğe ancak 19. yüzyılın ortalarında kavuşmuştur. 20. yüzyılın başlarında ise iş aramak ve daha iyi bir yaşam kurmak amacıyla ülke nüfusunun üçte biri, başta ABD olmak üzere başka ülkelere göç etmiştir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise Almanya Federal Cumhuriyeti ve İsviçre’ye işçi göçü başlamıştır. 1960’tan sonra göçlerde bir azalma olmuştur.
Ülkedeki bölgesel karşıtlıklar, geçmişten kaynaklanan ekonomik ve kültürel farklılığın göstergesidir. Halkın tamamına yakın bölümü İtalyanca konuşmakla birlikte, kuzeyde Avusturya sınırı yakınlarında Almanca konuşulur. Ülke nüfusu daha çok sanayi kentlerinin toplandığı Kuzey İtalya’da yoğunlaşmıştır. Doğal nüfus artışı birçok Avrupa ülkesinin gerisindedir.
İtalya’da çok sayıda meslek okulu ve yüksekokul vardır. Roma Üniversitesi en eski yükseköğrenim kurumudur. 1303’te Papa VIII. Bonifatius tarafından kurulmuştur. İtalyanların yüzde 85’i Katolik’tir. Az sayıda Protestan’dan başka Ortodoks Hıristiyanlar ve değişik dinlerden topluluklar vardır.
İtalya’nın başkenti Rom a’dır. Katolik Kilisesi’nin merkezi olan ve papanın yaşadığı Vatikan Roma’nın batısındadır. Vatikan bağımsız bir devlettir. Ülkenin öteki önemli kentleri kuzeyde Milano, Torino, Cenova, Triyeste, Venedik, güneyde Napoli, orta kesimlerde Bologna ve Floransa, Sicilya’da Palermo’dur. Roma’da ve kuzeydeki kentlerde çağdaş yaşama uygun koşullar varken, özellikle güneyde yaşam kuşaklar boyunca hiç değişmemiş gibidir. Buralarda köy ve kasabaların çoğu eski dönemlerde saldırılardan, su baskınlarından ve salgın hastalıklardan korunmak için tepelerde kurulmuştur.
İtalyan mutfağı çok çeşitli yemekleriyle ünlüdür. Rönesans döneminde İtalya’da yemek yemek bir sanat haline getirilmişti. Ünlü Venedik sürahi ve bardaklarının süslediği sofralarda görünüme özel önem verilirdi. İtalyan mutfağı günümüzde de pasta denen makarna çeşitleri, sıcak ve soğuk mezeleri, sosis ve salamları, dondurmaları, ünlü kahvesi espresso ile çok çekicidir.
Roma uygarlığının ve Rönesans’ın beşiği sayılan İtalya zengin tarih, kültür ve sanat birikimiyle, kış sporlarına elverişli kuruluşlarıyla her yıl 40 milyonun üstünde turist çeker. İtalyanlar futbola çok düşkündür. Sevdikleri sporlar arasında bisiklet ve otomobil yarışları sayılabilir.
Tarım
İtalya’da işçilerin yaklaşık dörtte biri tarım alanında çalışır. Köylülerin çoğu işlediği toprağın sahibi değildir; toprağı kiralayarak işler. Kiracıların topraktan çıkarılmasına karşı koruyucu yasalar vardır. Güney İtalya’da ve Sicilya’da topraklarının başında bulunmayan büyük toprak sahipleri mülklerini küçük parsellere ayırarak köylülere kiralar ve mülklerinin idaresini kâhyalarına bırakırlar. Yoksul köylülerin çok ezildiği bu düzeni biraz olsun değiştirmek amacıyla 1950’den sonra hükümet pek çok büyük toprak sahibinin toprağını kamulaştırarak tarım işçilerine ve yoksul köylülere dağıtmıştır. İtalya’da tarımsal yöntemler yörelere göre değişiklik gösterir. Lombardiya yöresinde ve güneydoğuda büyük modern çiftlikler vardır. Buğday, mısır, şekerpancarı, tütün, kenevir, pirincin yanı sıra, ülkenin hemen her yerinde zeytinlikler ve üzüm bağları vardır. İtalya meyve ve sebze üretiminde Avrupa’da ilk sıralarda yer alır. Başlıca ürünler kuzeyde elma, şeftali, çilek, kestane, güneyde ve adalarda limon, portakal, incir, domates, badem ve cevizdir. Hayvancılığa elverişli otlaklar kuzey bölgelerinde, Sardinya ve Sicilya adalarında bulunur. En çok sığır, koyun ve keçi beslenir.
Sanayi ve Ulaşım
İtalya’da sanayileşme, İngiltere’den 100 yıl sonra 1870’lerde başladı. Ülkede demir, kömür ve öteki temel hammaddelerin bulunmamasının yanı sıra siyasal birliğin de ancak o tarihlerde gerçekleşebilmesi, sanayileşmeyi geciktiren önemli bir etmendi. Günümüzde ülkenin başlıca sanayi kolları çelik, büro eşyası, elektrikli ev araçları, metal eşya, motorlu araçlar, demiryolu donanımı, çimento, tuğla, deri eşya, yapay ipek, pamuklu ve yünlü dokumadır. Çalışan halkın hemen hemen yarısı Milano, Torino ve Cenova gibi kentlerde yoğunlaşan sanayi kesimindedir. Güneydeki en önemli sanayi merkezi Taranto’dur. Milano aynı zamanda dünyanın önde gelen moda merkezlerinden biridir. Bölgede üretilen mobilya, aydınlatma gereçleri ve giysiler tüm dünya ülkelerinden alıcı bulur. Venedik cam işleriyle, Toskana ve Umbria bölgeleri de seramikleriyle ünlüdür.
Madenciliğin ülke ekonomisine katkısı azdır. Ülkede çıkarılan başlıca madenler boksit, cıva, kurşun, çinko ve sülfürdür. Cenova, Venedik ve Triyeste’de gemi yapımcılığı gelişmiştir. İtalya petrol, kömür, yağ, demir, bakır, kereste, yün, pamuk gibi hammaddelerin çoğunu başka ülkelerden satın almak zorundadır. İtalya’nın büyük bir deniz ticaret filosu vardır. Başlıca limanları Cenova, Triyeste, Taranto, Napoli ve Venedik’tir. Roma’da ve Milano’da uluslararası havalimanları vardır.
Ülkede kuzey-güney doğrultusunda dört ana hattan oluşan, gelişkin bir demiryolu ağı vardır. Kuzeydeki demiryolu ağının merkezi Milano'dur. Bunlar Torino-Roma, MilanoNapoli, Brenner-Roma ve Tarvisio-Lecce hatlarıdır. Palermo ve Sicilya’ya feribot sefer-leri vardır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan demiryolu ağı da, Torino-Triyeste, AnconaRoma ve Napoli-Foggia arasındadır. Demiryollarının çoğunda elektrikli trenler işler.
İtalya’da karayolları karmaşık bir sistem oluşturur. Autostrade denen modern otoyolların uzunluğu 300 bin kilometreyi geçer. Yarımadayı boydan boya geçen ana otoyol Bologna, Floransa ve Roma yoluyla Milano’ yu Napoli’ye bağlar.
Tarih
İtalya’ya İÖ 2000’lerde kuzeyden iki dalga halinde, Hint-Avrupa dillerini konuşan halklar gelmeye başladı. Bu göç dalgası İÖ 1000’e kadar sürdü. İÖ 8. yüzyılda ortaya çıkan Etrüskler Arno ve Tiber ırmakları arasındaki bölgeye yerleşerek parlak bir uygarlığın temellerini attılar. İÖ 6. yüzyılda Etrüsk egemenliğine son veren Romalılar, Roma Cumhuriyeti’ni kurdular. İÖ 264’te Alp Dağları ile Apenninler arasındaki bölgenin güneyindeki topraklar Roma egemenliğine girdi. Romalılar görkemli yapıları, yolları, yasaları, alfabeleri ve sanat ürünleriyle izleri günümüze kadar uzanan parlak bir uygarlık kurdular. İtalya İÖ 476’da Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra, önce Germen halklarının, ardından da Bizans (Doğu Roma) İm paratorluğu’nun egemenliği altına girdi.
Ortaçağ boyunca Lombardlar, Bizans İmparatorluğu ve Papalık Devletleri arasındaki çekişmelere sahne olan İtalya, sonunda parçalanarak Milano, Pisa, Floransa, Cenova, Verona, Venedik, Bologna, Amalfi ve Perugia gibi kent devletlerine bölündü. Bu kent devletleri Afrika, Asya ve Avrupa’yla ticaret yapıyor, çıkarlarına olacağını kestirdikleri savaşlarda taraf tutuyorlardı. Giderek zenginleşen İtalyan kentleri zamanla mimarlık, resim, heykel ve edebiyata ilgi göstererek, Rönesans hareketinin gelişimini hazırlayan sanat merkezleri durumuna geldi.
15. yüzyılın sonlarına doğru bu kent devletlerinin gücü azalmaya başladı. Öteden beri İtalya’yla yakından ilgilenen Fransızlar bu durumdan yararlanarak Milano, Venedik, Napoli, Floransa ve Papalık Devletleri’nin topraklarını işgal ettiler. İtalya 17. ve 18. yüzyıllar boyunca Fransa, İspanya ve Avusturya arasında el değiştirdi. 1805’te Fransa İmparatoru Napolyon, kendisini İtalya kralı ilan ederek taç giydi. Böylece Orta ve Kuzey İtalya kesin olarak Fransız denetimine girmiş oldu. Daha sonraki yıllarda Napolyon’un Avrupa’da gerilemeye başlamasıyla, İtalya’daki Fransız işgali sona erdi. İtalya yeniden bir dizi büyük ve küçük devlete bölündü. Ülke bu kez de Avusturya’nın denetimine girdi.
1831’de Giuseppe Mazzini önderliğinde Avusturya’nın baskıcı yönetimine karşı Cumhuriyetçiler’in başlattığı ayaklanma başarısızlıkla sonuçlandı. Bağımsızlık savaşı ve İtalya’yı birleştirme çabaları sonraki yıllarda İtalya’nın önde gelen devlet adamlarından Kont Camillo Cavour’un önderliğinde sürdürüldü. 1860’ta 1.000 kişiden oluşan Kırmızı Gömlekliler adlı gönüllüler ordusuyla önce Sicilya’ya, ardından Napoli’ye yürüyen Giuseppe Garibaldi, İtalya’da siyasal birliğin sağlanmasında önemli bir rol oynadı.
İtalya 19. yüzyıl sonlarından 20. yüzyıl başlarına kadar siyasal çalkantılara, kısa ömürlü hükümetlere ve ekonomik bunalımlara sahne oldu. Osmanlılar’a karşı 1912’de giriştiği Trablusgarp Savaşı’nda Kuzey Afrika’da Libya’yı ve en büyüğü Rodos olan Oniki Ada’ yı aldı.
İtalya, I. Dünya Savaşı’nda Fransa ve İngiltere’nin yanında yer aldı. Savaşı izleyen ağır ekonomik bunalım ve düş kırıklığı döneminin ardından 1922’de Benito Mussolini önderliğindeki Faşist Parti iktidara geldi. İtalya bundan sonra 20 yılı aşkın bir süre kaba gücün ve zorbalığın egemen olduğu faşist diktatörlükle yönetildi. 1931’de İtalyan ordusu Etiyopya’ya saldırarak tümünü ele geçirdi. Mussolini, II. Dünya Savaşı’nda İtalya’nın Almanya’nın yanında savaşa girdiğini açıkladı. 1943’te Müttefikler, İtalya’ya girdi. Mussolini kaçarken yakalanarak öldürüldü. Bundan sonra İtalya, M üttefikler’in yanında Almanya’ya savaş açtı.
İtalya’da II. Dünya Savaşı’ndan sonra 1946’da cumhuriyet ilan edildi. 1949’da NATO’ ya (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü), 1955’te Birleşmiş Milletler’e, ardından Avrupa Ekonomik Topluluğu’na kabul edildi. Savaştan sonra ülke sanayisi hızla gelişti. Ne var ki, hiçbir hükümet uzun süre iktidarda kalmayı başaramadı. Enflasyonun oldukça yüksek olduğu İtalya’da, işsizlik ve yoksulluk özellikle güneyde ciddi bir sorun olarak sürdü. Mafyanın karıştığı hükümet yolsuzlukları ortaya çıkarıldı. Zaman zaman şiddet eylemlerinin baş gösterdiği İtalya’da 1978’de Hıristiyan Demokrat Parti önderi Aldo Moro kaçırılarak öldürüldü. 1981’de de papa öldürülmek istendi.
Sanat ve Bilim
İtalya Roma uygarlığından Rönesans’a kadar uzanan zengin kültür birikimiyle, güzel sanatların gelişmesine öncülük etmiş bir ülkedir. İtalyan Rönesans üslubunu ya da barok sanatın özelliklerini yansıtan birbirinden güzel yapılar, köprüler, saraylar ve çeşmeler ülkenin her köşesinde göze çarpar.
İtalya’nın yetiştirdiği sanatçılar arasında Rönesans heykel sanatının babası Nicola Pisano (1220-84); ressam ve heykeltıraş Giotto; çocuk figürleri kullanarak yaptığı dinsel konulu heykelleriyle tanınan Donatello; Andrea del Verrocchio (1435-88); Benvenuto Cellini; barok sanatın yaratıcılarından Gian Lorenzo Bernini; heykel ve resim sanatında dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ustalanndan Michelangelo ve Leonardo da Vinci sayılabilir. Bu sanatçılara ilişkin daha ayrıntılı bilgiyi kendi maddelerinde bulabilirsiniz. Rönesans sırasında İtalya’nın çeşitli kentlerindeki atölye ve okullardan birçok ressam yetişmiştir. Bu kentlerin en ünlüleri Floransa ve Venedik’tir.
İtalya’da II. Dünya Savaşı’ndan sonra gözlenen önemli gelişmelerden biri de sinema alanında oldu. Roberto Rossellini, Vittorio de Sica, Michelangelo Antonioni, Federico Fellini, Pier Paolo Pasolini ve Luchino Visconti gibi yönetmenler yapıtlarıyla dünya sinemasına çok önemli katkılarda bulundular.
İtalya öteki sanat dallarında olduğu gibi müzik alanında da birçok sanatçı yetiştirdi. Özellikle dinsel konulu besteleriyle tanınan Giovanni Pierluigi da Palestrina (1526-94), çağının en büyük konçerto ustalarından ve en iyi keman virtüözlerinden biri olan Antonio Vivaldi İtalyan müziğinin gelişmesinde önemli rol oynamış sanatçılardır. Aynı dönemde İtalya’da çalgı yapımcılığı da ilerlemiş; özellikle Nicolö Amati (1596-1648) ve öğrencisi Antonio Stradivarius (1644-1737) gibi ustalar yaptıkları kemanlarla müziğin gelişimine önemli katkılarda bulunmuşlardır. 17. yüzyılda Claudio Monteverdi ile gelişmeye başlayan opera müziği, 19. yüzyılda Gioacchino Antonio Rossini, Giuseppe Verdi ve Giacomo Puccini gibi bestecilerle altın çağını yaşadı. Bu sanatçılara ilişkin daha ayrıntılı bilgiyi kendi maddelerinde bulabilirsiniz.
İtalya’dan birçok bilim adamı ve kâşif de çıkmıştır. Bilim adamları arasında teleskopu kullanan ilk astronomi bilgini Galilei, elektrikle ilgili buluşlarıyla tanınan Luigi Galvani (1737-98) ve Alessandro Volta (1745-1827), radyonun mucidi Guglielmo Marconi, kâşifler ve gezginler arasında ise Asya’da uzun yıllar süren gezisiyle tanınan Marko Polo, Amerika kıtasını keşfeden Cenovalı denizci Kristof Kolomb ve 1926’da Roald Amundsen ile birlikte balonla Kuzey Kutbu’nu aşan Umberto Nobile sayılabilir. 1945’te Karakurum Sıradağları üzerinde, dünyanın ikinci yüksek noktası olan “K2” adlı doruğa ilk ulaşan da İtalyan dağcılar olmuştur.