Milano
Milano kenti, Kuzey İtalya’da, verimli Po Ovası’nda yer alır. İtalya’nın ikinci büyük kenti, önemli bir sanayi ve ticaret merkezidir. Simplon ve St. Gotthard tünelleriyle Avrupa ülkelerine bağlanan Milano başlıca demiryollarının kavuştuğu bir noktadadır. Cenova limanı Milano’nun 120 km kadar güneyindedir.
İS 4. yüzyılda Batı Roma İmparatorluğu’nun başkenti olan Milano, kuzeyden gelen kavimlerin yolu üzerinde bulunduğu için birçok kez yakılıp yıkıldı. Bu yüzden kentte o dönemlerden kalma eski yapılara pek rastlanmaz. Bunlardan 4. yüzyılda yapımına başlanan Sant’Ambrogio Kilisesi ancak 12. yüzyılda tamamlanabilmiştir. Kentin merkezinde gotik üslupta yapılmış olan ünlü Milano Katedrali yer alır. Yapımına 14. yüzyılda başlanan katedral bundan 500 yıl sonra bitirilebildi. İnce, zarif kulelerle ve 3.000’in üstünde heykelle bezenmiş bu görkemli yapı, Avrupa’nın üçüncü büyük kilisesidir. Milano, mermer yüzlü yapıları ve gökdelenleriyle modern bir kenttir. Kentin en ünlü geçitlerinden biri katedral alanına açılan üzeri kemerlerle örtülü bir yaya yolu ve alışveriş merkezi olan Galleria’dır.
Katedralin damından bakıldığında Milano’nun çevresi kavak ve dut ağaçlarıyla kaplı kocaman bir bahçe görünümündedir. İtalya’da en iyi ürün bu topraklardan alınır. Dut ağaçlarından Milano’nun başlıca sanayi dalı olan ipekçilik için gerekli ipekböceklerini beslemekte yararlanılır.
Milano’daki öteki önemli sanayiler lokomotif, otomobil, uçak, mobilya, kâğıt, cam ve çeliktir. Yayımcılık ve turizm de önem taşır. İtalya’da kömür az olduğu için Milano’daki fabrikaların çoğu Alpler’den gelen hızlı akarsulardan elde edilen elektrik enerjisiyle çalışır.
Ortaçağda ve Rönesans’ta Milano’yu büyük toprak sahibi aileler yönetiyordu. En önemlileri Viscontiler ve Sforzalar olan bu aileler pek çok İtalyan sanatçıyı çalışmalarını sürdürmek üzere Milano’ya davet etmişlerdi. Bu sanatçılar arasında Leonardo da Vinci de vardı. Sanatçının ünlü duvar resmi Son Akşam Yemeği Milano’daki Santa Maria delle Grazie Manastırı’nın yemekhanesindedir.
Zengin bir sanat birikimine sahip olan Milano, İtalya’nın sanat, moda, resim ve edebiyat yaşamının en önemli merkezlerinden biridir. Dünyanın ünlü opera binalarından 3.600 kişilik La Scala 1776-78 yılları arasında yapılmıştır. Kentin müzelerinde çok değerli resim ve heykellerden başka eski silah ve zırh koleksiyonları bulunur.
İÖ 3. yüzyılda Romalılar’ın ele geçirdiği Milano ortaçağda İtalya’nın parçalanmasıyla birlikte bir kent devleti oldu. 1499’da Fransızlar’ın eline geçti. Daha sonra İspanya ve Avusturya’nın yönetimine girdi. İtalya’yı Avusturyalılar’ın elinden alan Napolyon, 1797’de Milano’yu Cisalpina Cumhuriyeti’nin başkenti ilan etti. Cisalpina Cumhuriyeti 1802’de İtalya Cumhuriyeti’ne dönüştürülünce Milano da bu yeni cumhuriyetin başkenti oldu. Napolyon 1805’te İtalya kralı olarak katedralde taç giydi; Milano bu kez de krallık başkenti oldu. Napolyon’un 1814’teki yenilgisinden sonra Avusturyalılar geri döndü. Ama bağımsızlıklarını korumaya kararlı olan Milanolular Milano’yu yabancı güçlere karşı direnişin merkezlerinden biri durumuna getirdiler. 1859’daki Magenta Savaşı’ndan sonra özgürlüğüne kavuşan Milano birleşik İtalya’nın ilk kralı II. Vittorio Emanuele’yi coşkuyla karşıladı. Benito Mussolini’nin 1919’da Faşist Parti’yi Milano’da kurmuş olmasına karşın, faşizme ve II. Dünya Savaşı’ndaki Alman işgaline karşı en güçlü direniş odağı gene Milano oldu. Kent önemli bir sanayi ve demiryolu merkezi olduğu için II. Dünya Savaşı boyunca birçok kez bombalanarak büyük zarara uğradı.
Milano’nun nüfusu 1.478.505’tir (1988).