Venedik
Venedik, İtalya’da, Adriya Denizi’nin kuzeybatı ucunda, tarihsel ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir kenttir. Açık denizden küçük adacıklarla ayrılan Venedik Lagünü korunaklı ve doğal bir liman oluşturur. 120 küçük adacığın üzerine kurulmuş olan Venedik, sayısı 170’i aşan kanalları, dantel gibi işlenmiş tarihsel yapıları ve kendine özgü romantik havasıyla dünyanın en güzel kentlerinden biridir. Anakaraya 4 km uzunluğunda bir karayolu ve demiryolu sistemiyle bağlanır. Kent içi ulaşım motorlu taşıtlar yerine, kanalların üzerinde işleyen gondollar ve teknelerle sağlanır. Kente trenle gelen yolcuları, istasyon binasının ardında, sarayları ve gondollarıyla olağanüstü güzellikte bir görünüm oluşturan Büyük Kanal karşılar. Kent içinden iki büyük kıvrım çizerek geçen Büyük Kanal kent kanallarının en büyüğüdür. Venedik’in simgesi sayılan gondolların kendine özgü bir biçimi vardır: Altı düz, kıç ve burnu yukarı kıvrık, yaklaşık 9 metre uzunluğundadır. Tek kürekle yürütülür. Düz kenarlı yuvarlak şapkalar ve çizgili tişörtler giyen gondolcular kürek çekerken söyledikleri şarkılarla kente romantik bir hava katar. Büyük Kanal’ın kıyısında çok sayıda saray ve kilise vardır. Bu yapıların en gösterişli olanlarından Ca’ d’Oro (Altın Ev), zarif dış yüzey bezemeleriyle dikkati çeker. 15. yüzyılda varlıklı bir tüccara ait olan bu yapı günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Kentte sayıları 400’ü bulan köprülerin en eskisi Rialto Köprüsü’dür. Köprünün iki yanında dükkânlar ve işyerleri sıralanmıştır. Venedik Akademisi (Accademia delle Belle Arti) Bellini, Tintoretto ve Tiziano gibi Venedik Okulu’nun usta ressamlarının yapıtlarının sergilendiği ünlü bir galeridir. Büyük Kanal’ın sonuna doğru Santa Maria della Salute Kilisesi yer alır. Bu büyük kubbeli kilise 1630’da binlerce kişinin ölümüne neden olan veba salgınının sona ermesi üzerine yapılmıştır. Büyük Kanal’ın sonunda, eskiden Venedik Cumhuriyeti yöneticilerinin oturduğu Dükalık Sarayı yükselir. Bu güzel yapının dış yüzeyi pembe ve krem renkli taşlarla bezelidir. İçinde resimlerle süslenmiş yüksek tavanlı geniş salonlar vardır. Kent köprülerinin en eskisi Ponte dei Sospiri’dir (Özlem Köprüsü). Üstü kapalı, küçük bir geçit biçimindeki bu köprü Dükalık. Sarayı’nı eski kent hapishanesine bağlar. Sarayın önünde büyük gemilerin demirleyebileceği geniş bir rıhtım vardır. Dükalık Sarayı, Piazzeta (“küçük meydan”) ile dünyanın en ünlü meydanlarından olan San Marco’ya bağlanır. Meydanın en görkemli yapısı beş kubbeli San Marco Bazilikası’dır. Üç yanı arkadlı yapılarla çevrili olan San Marco sıra sıra dükkânları, kafeleri, hiç eksik olmayan gezgin müzik toplulukları ve güvercinleriyle kentin en renkli buluşma merkezidir. Meydanın doğu ucunda 98 metre yüksekliğindeki ünlü çan kulesi yer alır. Kentin en şık mağazalarının bulunduğu alışveriş merkezi Merceria, San Marco’ya açılır.
Venedik’te cadde ve sokakların çoğu, fıskiyeli havuzların süslediği küçük alanlarda birleşir. Kanalların kıyısında yer alan yapılar taş dolgu ya da kazıkların üzerine yapılmıştır. Bu yapıların çok azı eski sahiplerinin elindedir; çoğu dükkân, işyeri ya da otele dönüştürülmüştür. Güzel yapıların çevrelediği gizem dolu sokakları, kanalları, irili ufaklı kiliseleri ve beklenmedik bir anda karşınıza çıkıveren köprüleriyle Venedik bir masal ülkesine benzer.
Venedik Lagünü’nün kuzeydoğu ucundaki küçük adacıkların en ünlüleri cam işçiliğiyle tanınan Murano, bir balıkçı adası olan Burano ve eskiden Venedik’in en güçlü rakiplerinden biri olan Torcello’dur. Kentin doğu kıyılarının açıklarında, geniş kumsallarıyla sevilen bir tatil yeri olan Lido Adası uzanır.
Turizm Venedik’in en önemli gelir kaynağıdır. Kentteki öteki ekonomik etkinlikler mobilya yapımı, cam, dantel, mücevher işçiliği, kimya sanayisi, gemi yapımı, mühendislik, boya fabrikaları, un ve unlu gıda üretimi ile işlenmiş gıdadır. Kentin en önemli sanayi merkezi anakarada yer alan Porto Marghera’dır.
Dünyada bir benzeri daha bulunmayan bu güzel kent ne yazık ki taşkınlar, aşınma ve hava kirliliği gibi nedenlerden dolayı bugün çökme ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kentteki tarihsel yapıların çoğu asit yağmuru yüzünden bozulmakta ve yıpranmaktadır. Kentin tarihsel ve kültürel varlığını kurtarmak ve korumak amacıyla 1960’ların ortalarında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nce (UNESCO) başlatılan geniş çaplı kampanya bugün de sürdürülmektedir.
Tarih
Venedik Cumhuriyeti bir zamanlar İtalya’nın ve Avrupa’nın en güçlü devletlerinden biriydi. Başlangıçta küçük bir balıkçı köyü olarak kuruldu. İS 5. yüzyılda barbar saldırılarından kaçanlar Venedik Lagünü’ne sığınırdı. Venedik bölgedeki küçük ve dağınık yerleşim birimlerinin zamanla büyüyüp birleşmesinden doğdu. 697’de ilk kent yöneticisi seçildi. 9.yüzyılda Venedikliler malvarlıklarını ve sermayelerini istilacı barbarlardan korumak amacıyla kentin bugün yer aldığı kanallarla çevrili bölümünde yeni bir yerleşim alanı kurmak istediler. Yeni yapıları sağlam bir temel üzerine oturtmak düşüncesiyle sulak ve bataklık kesimlere tonlarca taş ve kütük yığdılar. Venedik kenti bugün hâlâ o zamandan kalma temeller üzerinde durmaktadır.
Kent zamanla büyüyüp gelişerek İtalya’nın en güçlü ve varlıklı ticaret merkezi durumuna geldi. Önceleri halkın katılımıyla yürütülen kent yönetimi sonradan ticaret yoluyla zenginleşen güçlü ve soylu ailelerin eline geçti. Soylular 1297’de çıkardıkları bir fermanla yönetimin babadan oğula geçmesini sağladılar. Sonraki yıllarda gene kendi aralarından seçtikleri bir konsey, gizli polis örgütü ve casuslar yardımıyla yönetime karşı gelenleri yakalatıp ağır cezalara çarptırarak denetimi ellerinde tutmaya çalıştılar. Kent yıllar boyunca soylular tarafından zorbalık ve baskıyla yönetildi.
Venedik Akdeniz’in en güçlü ticaret merkezlerinden biri olduğu için ticaret yolları üzerindeki denetimini ve üstünlüğünü korumak amacıyla başka ülkelerle sık sık deniz savaşları yapmak zorunda kaldı. Bu bakımdan Venedik tarihi bir deniz savaşları tarihi olarak tanımlanabilir. Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Haçlı ordusunun sefer giderlerini de karşılayan kent, bu savaşın sonunda büyük kazançlar sağladı. Kazandığı topraklar ve yeni ticaret yolları sayesinde Avrupa’nın en güçlü devletlerinden biri durumuna geldi. Bu olay Akdeniz ticaretinin güçlü merkezlerinden Cenova kentiyle amansız bir üstünlük mücadelesine girmesine yol açtı. İki kent arasında uzun yıllar süren kanlı savaşlar 1380’de Venedik’in üstünlüğüyle sonuçlandı. Venedik Doğu Akdeniz’de büyük bir ticari güce sahip oldu. Kent 15. yüzyılda İtalya’da bazı topraklar kazandı; ne var ki, bu kez de Avrupa topraklarına giren Osmanlı ordularıyla tek başına savaşmak zorunda kaldı. Avrupa’nın öteki ülkelerinden destek göremeyen Venedik, 250 yıl süren uzun bir savaş döneminin ardından, 1571’de Osmanlı donanmasını İnebahtı Deniz Savaşı’nda ağır bir yenilgiye uğrattı. Ne var ki, bir yandan yıllarca süren savaşlar, öte yandan yeni ticaret yollarının keşfedilmesi Venedik’in siyasal ve ticari gücünü zayıflattı.
Eskiden doğu ile batı arasındaki deniz ticareti Akdeniz üzerinden yapılırdı. Ümit Burnu’nun keşfiyle Akdeniz’in Hindistan’a uzanan ticaret yolu üzerindeki önemini yitirmesinin yanı sıra, Batı Hint Adaları’nın ve Amerika kıtasının keşfi Venedik’in eski önemini bütünüyle yitirmesine neden oldu. Kent 18. yüzyıla doğru topraklarının büyük bir bölümünü yitirmişti. 1797’de Fransızlar’ın eline geçti ve Milano’ya karşılık Avusturyalılar’a verildi. Avusturya yönetimine başkaldıran Venedikliler’in 1848’de başlattığı ayaklanma başarısızlıkla sonuçlandı. 1866’da Avusturya ile İtalya arasında çıkan savaşın sonunda Venedik İtalya’ya bağlandı.
Tarih boyunca Avrupa’nın en önemli kültür ve sanat merkezlerinden biri olan Venedik birçok büyük sanatçı yetiştirdi. Bu konuda daha ayrıntılı bilgiyi RESİM SANATI sayfasında bulabilirsiniz.
Kentin nüfusu yaklaşık 377.670’tir (1985).