Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

John Keats

  • Okunma : 408
John Keats Resim

(1795-1821). İngiliz şairi John Keats, en güzel yapıtlarını kısa ömrünün son beş yılında yarattı. Bu beş yıl içinde Endymion: A Poetic Romance (“Endymion: Şiirsel Bir Aşk Öyküsü”), “Ode to a Nightingale” (Bülbüle Od), “Ode on a Grecian Urn” (Bir Yunan Vazosu Üzerine Od) ve “To Autumn” (Güze) adlı birbirinden güzel lirik şiirler yazdı.

    John Keats’in bir kız ve iki erkek kardeşi vardı. Londra’da bir han işleten babası, öğrenim görmemiş biri olmasına karşın, John’u Hertfordshire’de, Enfield’deki bir okula yazdırdı. John dokuz yaşındayken babası attan düşerek öldü. Annesi bir süre sonra yeniden evlenince John ve kardeşleri büyükannelerinin yanma gönderildi. John kavgacı bir kişiliğe sahipti. Okuldaki ilk yıllarında pek başarılı olamadı. Ne var ki, sonraki yıllarda, büyük bir olasılıkla annesiyle yeniden birlikte olmasından dolayı okumaya ilgisi arttı. 15 yaşındayken annesi veremden ölünce okulu bırakarak bir cerrahın yanında çalışmaya başladı ve bundan dört yıl sonra tıp öğrenimi görmek üzere Londra’ya gitti. Çalıştığı hastanede kısa bir süre sonra cerrah yardımcılığı görevine yükseldiyse de, şiir yazma tutkusu yüzünden cerrahlıktan vazgeçti. Edebiyat ile tıbbı birlikte yürütemeyeceğini anlamıştı.

    Eski Yunanlı yazar Homeros’un bir şiirinin çevirisinden etkilenerek yazdığı “On First Looking into Chapman’s Homer” (Chapman'ın Homeros’una İlk Bakış Üzerine) en güzel ve coşkulu şiirlerinden biridir.

    Bundan sonra yazdığı Endymion adlı uzun şiir Ay tanrıçasıyla bir çoban-prensin sevda öyküsüdür. Şiir “Güzellik, sonsuz bir mutluluktur”, dizesiyle başlar.

    1818’de verem olan kardeşi Tom’a bakmak için onun başından ayrılmayan Keats, çok geçmeden aynı hastalığa kendi de yakalandı. Tam bu sırada âşık olduğu Fanny Brawne, o dönemde yazdığı çok canlı ve duyarlı şiirlerin esin kaynağıdır. Sanatçı, kardeşinin ölümü, Fanny’ye olan tutkusu ve kendi hastalığı yüzünden çelişkili duygular içindeydi. Günden güne huzursuzluğu ve mutsuzluğu artıyordu. Keats, tamamlayamadığı “Flyperion” , bir öykü-şiir olan “The Eve of St. Agnes” (Azize Agnes Yortusu Arifesi) gibi en güzel şiirlerinden bazılarını bu dönemde yazdı. Bunların hemen hepsi de gençliğin, güzelliğin ve yaşamın geçiciliği üzerineydi.

    1821 ’de yazamayacak kadar hastalanınca arkadaşları iyileşeceğini umarak onu Roma’ ya gönderdi. Ne var ki, acı ve umutsuzlukla geçen birkaç haftadan sonra öldü.

    Keats’in yaşamı boyunca arkadaşlarına yazdığı mektuplar kişiliğini, sanata ve yaşama ilişkin görüşlerini yansıtmak açısından önem taşır. Derlenerek yayımlanmış olan bu mektuplar yalnızca 19. yüzyıl şairlerini değil, günümüz şairlerini de büyük ölçüde etkilemiştir.

John Keats Resimleri