Joseph Mallord William Turner
(1775-1851). İngiliz ressam Joseph Mallord William Turner göz kamaştırıcı renklerle bezeli manzara resimleriyle tanınır. Çoğunlukla kır ve deniz manzaraları yapan Turner başlangıçta doğayı olduğu gibi tuvale geçiriyordu. Olgunluk yıllarında nesnelerin doğal görünümleriyle daha az ilgilenmeye başladı. Tablolarında canlı renkler ve bir ışık havuzunda titreşiyormuş duygusu veren görünümler yer almaya başladı.
Turner Londralı bir berberin oğluydu. Çok az öğrenim gördü. 12-13 yaşlarında bir oyma baskıcının resimlerini boyayarak çalışmaya başladı. Bir yandan da kendi yaptığı resimleri babasının dükkânında satmaya çalışıyordu. 1789’da Kraliyet Akademisi Okulları’na girdi, kısa bir süre sonra çeşitli kitaplar ve dergiler için resim ler çizmeye başladı. Yaz aylarında İngiltere’nin çeşitli yörelerini geziyor, manzara taslakları çiziyordu. Turner’ın şaşırtıcı bir belleği vardı. Daha önce gördüklerini basit taslakların yardımıyla, aylar sonra bile gerçekte olduğu gibi kusursuz bir biçimde tuvaline aktarabiliyordu. Bu biçimde yaptığı tabloların en çarpıcı örneklerinden biri de Denizde Kar Fırtınası (1842) adlı tablodur. Dalgaları gerçeğe uygun bir biçim de resimleyebilmek için, Turner’ın bir fırtına sırasında kendini bir gemi direğine bağlatarak dalgaları gözlemlediği söylenir.
1802’deki Fransa gezisinin ardından denizin ve dalgaların hareketini olağanüstü bir ustalıkla sergilediği Calais Pier (1803) adlı tablosunu yaptı. Daha sonraki Fransa ve İtalya gezilerinde resim de özellikle ışığın etkileri üzerinde çalıştı. Manzara resimlerini ayrıntılardan arındırmaya, saf renkler kullanmaya başladı. Turuncu, mor, sarı, mavi gibi parlak renkler kullanarak yoğun ve titreşimli bir ışık etkisi elde etti. Doğayı günün değişik saatlerine ve hava koşullarına göre değişen görüntüsüyle tuvaline aktaran Turner, İzlenimcilik Akımı’nın ilkelerini İzlenimciler’den çok daha önce uygulamış oldu.
1820’lerde yaptığı yağlıboya resimleri de daha önceki suluboya çalışmaları gibi büyük hayranlık uyandı.
Turner özel yaşamını herkese kapalı tutan ve farklı yaşayan bir insandı. Yaşamının son yıllarında Londra’nın Chelsea bölgesinde küçük bir ev satın aldı ve tanınmamak için takma ad kullandı. Oyma baskı çalışmalarıyla çizimlerinin bulunduğu Liber Studiorum (“Çalışmalar Kitabı”) adlı kitaptan ve tablo satışından hatırı sayılır bir servet edinmişti. Turner geride 20 binin üzerinde çizim, suluboya ve yağlıboya resim bıraktı. 1987’de Londra’da Tate Galerisi’nde, Turner’ın resimlerinin sergilendiği özel bir bölüm açıldı.