Keçi
Atası bayağı dağkeçisi (Capra aegagrus) olan evcil keçi, ilk evcilleştirilen gevişgetiren hayvandır. Evcil keçilerin çok eski dönemlerden beri etinden ve sütünden yararlanılmış, postu işlenip dericilikte kullanılmış, geliştirilen bazı yumuşak tüylü soyları insanı sıcak tutan değerli giyim eşyalarının yapımında önem kazanmıştır. Ama keçiler yararlarından çok inatçılıkları ve ormanlara verdikleri zararla tanınır, fideleri ve ağaçların taze sürgünlerini yedikleri için ormanların en büyük düşmanları arasında sayılırlar.
Dağlık bölgelerde yetiştirilme kolaylığı, gövde ağırlığına göre en çok süt veren hayvan olması, soğuğa ve sıcağa dayanıklılığı keçiyi birçok yörede vazgeçilmez kılan en önemli etkenlerdir. Ayrıca keçiler az besinle yetinen, yenebilecek hemen her şeyi yiyebilen, fazla bakım gerektirmeyen hayvanlardır. İyi beslenen ve özenle bakılan keçiden çok daha iyi et, süt ve yapağı elde edilebilir.
Keçi yakın akrabası koyun gibi çifttoynaklıların gevişgetirenler grubunda yer alır. Keçiler koyunlardan kuyruklarının küçük ve yukarı kıvrık, genellikle hem erkek, hem de dişilerinin boynuzlu olmasıyla ayırt edilebilir. Ayrıca çoğu keçi türünün erkeğinde çenesinden aşağı doğru uzun bir kıl tutamı (sakal) sarkar. Keçilerin kuyruk altındaki koku bezleri koyunlarda yoktur. Dağkeçileri, yabanıl koyunlar gibi dağlarda yaşayan kayalara tırmanan ve kayalardan kayalara sıçrayan çevik hayvanlardır. Dağkeçilerinin Avrupa, Afrika ve Asya’da yaşayan, aralarında markör (Capra falconeri) ve tarların (Hemitragus cinsi) da bulunduğu dokuz türü vardır.
Keçilerin erkeğine “teke” , tekenin kısırlaştırılmış olanına “erkeç” , dişisine “keçi”, yavrusuna genel olarak “oğlak” , bazı yörelerde bir yaşma doğru “çepiş” denir.
Evcil Keçi Soyları
Keçilerin insanlar tarafından evcilleştirilmesi ya da eğitilmesi büyük olasılıkla İran’da başlamıştır. Günümüzde yeryüzünün dört bir yanına dağılmış birçok soyu vardır. Bunlar arasında dik ve sivri kulaklı İsviçre keçileri (Toggenburg ve Saanen soyları) çok yüksek süt verimiyle tanınır. Keçi sütü inek sütünden daha kolay sindirilebildiğinden ve daha az alerjiye yol açtığından özellikle bebekler ve hastalar için çok değerli bir besindir. İsviçre keçilerinin sütü ünlü İsviçre çikolatalarının yapımında da kullanılır.
Türkiye’de süt verimiyle tanınan iki keçi soyu vardır. Bunlar Malta (Maltız) ve Kilis keçileridir. Malta keçilerinin rengi beyazdan siyaha kadar değişir. Genellikle boyunlarının altında “küpe” denen bir çift deri uzantısı vardır. Kilis keçilerinin postu genellikle siyah, bazen kül renginde ya da alacalıdır. Türkiye’ de çok yaygın biçimde yetiştirilen kıl keçisinin yıllık süt verimi 130 kilogramı geçmez. Üstelik beslenme koşulları iyi değilse bu verim kolayca 50 kilogramın altına inebilir. Postunu oluşturan kaba kıllar ancak keçe ve benzeri kaba kumaşlar ile kilimlerin yapımında kullanılabilir.
Adını ülkemizin Ankara yöresinden alan Ankara keçisi dünyaca ünlü bir keçi soyudur. Tiftik denen ve batı dillerine “moher” adıyla girmiş olan, ipek gibi yumuşak ve ince kılları, dokuma sanayisinde büyük değer taşır. 1830’lara kadar Ankara keçisi ve tiftik üretimini tekelinde tutan Türkiye 1839’da İngiltere’de tiftik (moher) işleme sanayisinin kurulmasıyla dış satışlardaki payını yitirmeye başladı. Günümüzde Türkiye dışında Güney Afrika Cumhuriyeti, ABD, Avustralya, Arjantin, Lesotho, SSCB ve Yeni Zelanda Ankara keçisini yetiştiren ve tiftik üreten başlıca ülkelerdir. Türkiye’de ise 1960’larda 5,5 milyon dolayında olan Ankara keçisi 1984’te 2 milyonun altına düşmüştür.
Keşmir keçisi de Ankara keçisi gibi ince ve yumuşak kıllarıyla tanınan bir soydur. Keşmir keçisinin anavatanı Çin, Pakistan ve Hindistan sınırlarının kesiştiği dağlık Keşmir bölgesidir. Bu bölgenin iklim ve çevre koşulları dışında yetiştirmenin zor olduğu Keşmir keçileri, uzun zamandan beri özellikle ünlü keşmir şallarının yapımında kullanılmaktadır.