Köprülü Mehmet Paşa
Köprülü Mehmet Paşa, Türk devlet adamı (Berat 1575-1578 arası - Edirne 1661). Sadrazam Hüsrev Paşa'nın hazinedarı olan, çeşitli görevlerden sonra Karaman beylerbeyiyken, başkaldıran Varvar Ali Paşa'ya yenilip, tutsak düşen, ama İbrahim Paşa tarafından kurtarılan Köprülü Mehmet Paşa ("Köprülü" lakabı, görevde olmadığı dönemleri eşinin memleketi Vezirköprü'de geçirmesinden kaynaklanmıştır), 1648-1656 yılları arasında Köstendil ve Trablusşam valiliklerinde bulundu. Mimar Kasım Ağa ve bazı başka devlet adamlarının önerisiyle, 80 yaşına doğru sadrazamlık önerilince, görevi kabul etmek için bazı koşullar öne sürdü: Yaptıklarına karışılmaması; kendisiyle ilgili şikâyetlerin kendisi dinlenmeden değerlendirilmemesi; memuratamalarına ve görevden alınmalarına karışılmaması; vb. Genç padişah Mehmet IV'ünannesi Turhan Sultan'ın bu koşulların tümünü kabul etmesinden sonra, sadrazamlık görevini üstlenip, önce (14 Eylül 1656), iç huzuru sağlamaya çalıştı: Kadızadeliler sorununu çıkaranların Kıbrıs'a sürülmesi; Abaza Ahmet Paşa, Şeyh Salim ve Rum patriğinin idam edilmesi; vb. Sonra Venedik'e karşı sefer hazırlıklarına girişip, kaptanıderya Topal Mehmet Paşa'yı donanmayla Akdeniz'e gönderirken, kendisi de donanmayla Çanakkale önlerine giderek (13 Haziran 1657), boğazı kapatan Venedik donanmasını çekilmek zorunda bıraktı. Bozcaada ve Limni'yi geri aldı (1637). Erdel sorununun yeniden alevlenmesi üstüne (Erdel beyi Rakoczy György II, İsveç kralıyla antlaşma imzalayarak Lehistan'a karşı harekete geçmiş, Eflak ve Boğdan beylerini de kışkırtmıştı) padişah tarafından İstanbul'a çağrılıp, sefere çıkarak, önce, kilit noktası durumundaki Yanova'yı aldı (31 Ağustos 1658). Erdel beyi Rakoczy'nin Kırım hanı komutasındaki Türk birliklerine yenilerek kaçmasından sonra, Abaza Haşan Paşa'nın Anadolu'da ayaklanması üstüne, Rakoczy'nin peşine düşmeyip, İstanbul'a dönerek, Murtaza Paşa'yı ayaklanmacıların üstüne gönderdi. Murtaza Paşa'nın bir hileyle Abaza Haşan Paşa'nın ve ayaklanmanın ileri gelenlerinin teslim olmalarını sağlayarak, başlarını kestirmesinden sonra, Anadolu'da büyük bir temizlik hareketine girişti (Celali ayaklanmalarına karışanların çoğu öldürüldü). Edirne'de öldü ve cenazesi İstanbul'a getirilerek, Divanyolu'ndaki türbesine gömüldü.