Kuzey Amerika Arkeoloji
Kuzey Amerika Arkeoloji, Avrupalıların Kuzey Amerika'yı ele geçirmeleri ve yerleşmeleri, XVI. yy. ile XVIII. yy. arasında olmuştur. Bu bölgede yaşayan Kızılderililerin nereden geldikleri konusundaysa çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Bazı eski tarihçiler, yarı kıtaya yerleşenlerin Eski Dünya'dan geldikleri görüşünü savunmuşlar, gelişin İncil'deki tarihlemeye uygun olduğunu (İncil'de dünyanın yaradılış tarihi İ.Ö. 4004 olarak belirtilmektedir) ileri sürmüşlerdir. Yeni Dünya'ya ilişkin nüfus hareketlerinin yönü ve zamanı konusunda daha yakın dönemde ortaya atılmış görüşlerin de, daha sonra yanlış oldukları kanıtlanmıştır. Günümüzde araştırmacılar tarafından kabul edilen tek görüş, insanların Asya'dan Yeni Dünya'ya geçişinin, Bering boğazı üstünden olduğudur. Buzul Çağı'nda kıtalar arası hareketlerden dolayı Sibirya ve Alaska arasında, günümüzde Bering boğazının bulunduğu yerde, bir birleşme olmuş ve bu noktadan Amerika'ya geçilmiştir. Avrupalılar'ın Kuzey Amerika'ya ilk ayak basışına ilişkin veriler, söz konusu tarihin, Kolomb'un Amerika'yı bulmasından az önceki döneme rastladığı ve bu kişilerin de Vikingler olduğudur. Usta denizciler olan Vikingler, Yeni Kara'ya İ.S. 1000 yıllarında ayak basmışlar, ama belirgin bir iz bırakmamışlardır. Son yıllarda Avrupalı ve Asyalı bazı gezginlerin Kolomb'dan önce Amerika'yı buldukları yolunda görüşler ileri sürülmüşse de, bu görüşleri destekleyen arkeoloji verisi yoktur.
İlk Amerikalılar: Kuzey Amerika'da bulunan Tarihöncesi insanlarla ilgili bütün iskelet parçaları "modern" insanla, yani Homo sapiens sapiens'le ilgilidir. Anatomi açısından iskelet buluntuları, genel olarak Kuzey Asya'daki Moğol halklarınkine yakındır. Kuzey Amerika Kızılderililerinin atalarının, yarı kıtaya günümüzden 12 000 yıl kadar önce geçtikleri sanılmaktaysa da, arkeologlar arasında Asya'dan Kuzey Amerika'ya geçiş tarihi konusunda görüş ayrılıkları vardır. Bazılarına göre bu tarih günümüzden 20 000 yıl önceye rastlar. Bazılarına göreyse, insanların Kuzey Amerika'dan güneye doğru ilerlemeleri günümüzden 30 000 yıl kadar önce olmuştur.
Eski Kızılderililer dönemi: Az sayıda arkeoloji alanı. Bölgedeki yerleşmenin 12 000 yıldan daha öncelere dayandığını göstermektedir. Özellikle Pennsylvania'daki Meadowcroft "kaya sığınağı", Oregon'daki Fort "kaya mağarası". İdaho'daki Wilson "mağara tepeciği" ilgi çekicidir. Bununla birlikte arkeoloji alanlarının çoğunda, bölgenin gerçek uygarlık durumunu ortaya çıkarmaya ya da tam tarihlendirmeye yardımcı olacak veri yoktur.
Dünyanın her yanında o dönemlerde var olan avcılık ve toplayıcılık toplulukları, Kuzey Amerika'da "Eski Kızılderililer" diye adlandırılır. Bu Kızılderililerle ilgili taş ve kemikten alet örnekleri, ilk olarak 1920-1930 yıllarında, New Mexico'nun doğu kesimindeki Folsom ve Clovis yakınlarındaki arkeoloji alanlarında bulunmuştur. Ayrıca Kızılderililerin yivli ok uçları da Kanada, Kuzey Alaska, Kuzey Meksika başta, öteki 48 eyalette hâlâ bulunmaktadır. Batı kesimdeki alanların, bu uygarlık bölümüyle ve soyu tükenmiş mamutlar, ilkel atlar gibi hayvanlarla, ilgisi ortaya çıkarılmıştır. Ancak yarı kıtanın doğu kesimindeki ormanlık bölgede yer alan arkeoloji alanları (bu alanların içinde Pennysylvania'da Shoop, Virginia'da Williamson ve Flint Run, New York'ta Kings Road, Nova Scotia'da Debert, Ontario'da Parkhill de vardır) bu tür bir ilgi ortaya çıkarılmamıştır.
Eski Kızılderililer 30-40 kişilik küçük boylar halinde ya da aileler halinde yaşamışlardır. Taş teknolojileri mızrak uçlarını, bıçakları, kazıyıcıları, delicileri, oyucuları, el baltalarını, aşındırıcıları, kemikten yapılma bizleri ve boncukları kapsar. Bu dönem insanları Kuzey Amerika'nın orta kesime yerleşmeye günümüzden 10 000 - 12 000 yıl önce başlamışlardı. O dönemde bitkiler ve hayvanlar, Buzul Çağı'nın sonundaki iklim değişikliğine uyarlanmaktaydılar.
Bu dönemi izleyen 7 000 yıl, Kızılderili halkların, Kuzey Amerika çevre koşullarına uyum sağlamak için geçirdiği dönem oldu. Aletler, giyim, sığınma yerleri gelişti; bitki ve hayvanlar için gerekli olan besinlere ilişkin yeni kaynaklar bulundu. Arkaik dönem boyunca temel bölgesel uyarlanmalar, Doğu Woodland'de, Büyük Ovalar'da, Batı gölünde, Kaliforniya'da, Kuzeybatı yaylada ve Arktika'da ortaya çıktı.
Doğuda arkaik dönem: Yarı kıtanın doğu kesiminde yaşayan avcı-toplayıcı topluluklar, beslendikleri bitki ve hayvanların peşinden İ.Ö. 6000'de olabildiğince kuzeye, Newfoundland ve Labrador'a kadar, oralardan da Quebec, Ontario ve bu bölgenin en küçük köylerine kadar yayıldılar. Nüfus yavaş yavaş arttı ve yaşanılan çevreye göre, kıyılardan dağlara kadar değişen koşullara temel uyum sağlandı.
Yaşamak için seçilen yerlerin başında ırmak kenarları, göl çevreleri geliyordu. Bu alanlarda, suda yaşayan hayvanlardan elde edilen yiyecekler temel besinlerdi. Ayrıca çok çeşitli hayvan türleri, kuşlar, balıklar, yumuşakçalar yiyecekler arasına girdiler. Bitkilerden de fındıklar, tohumlar, kök ve yumrular besinler arasında yeraldı. Bu süre boyunca taş teknolojisinin ürünleri, mızrak ve ok uçları, bıçaklar, kazıyıcılar, deliciler, oyucular ve el baltaları geliştiler. Bunlardan bazıları, özellikle mızrak uçları geniş bir bölgede kullanıldılar. Günümüzde arkeologlar, bu aletlerin Arkaik insanlarla aynı dönemde var olduklarını kanıtlamışlardır.
Tahta bölümleriyle birlikte yapılmış, iyi işlenmiş balta ve keserler, İ.Ö. 7000- İ.Ö. 5000 arasında ortaya çıktılar. İyi işlenmiş gerdanlıklar, kemik, taş ve kabuklardan yapılan öbür süs eşyaları da o, dönemde kullanılmaya başlandı. Bilinen en eski evler de, Arkaik dönemden kalmadır. Giyim bitkisel maddelerden ve hayvan derisinden yapılıyordu. Arkaik dönem mezarlarına cesetler, dölüt konumunda yerleştiriliyordu.
Ticaret ve değiş-tokuş, Doğu Woodland'den başlayarak kuzeye ve batıya Minnesota'ya kadar yayıldı. Ticaret ve değiş-tokuşta genellikle deniz kabukları kullanılıyordu. Bazı süslemeler ham bakırdan yapılıyordu. Bakır, Superior gölü çevresinden başlayarak Dakota'dan New England'a, Ontario'dan Meksika körfezine kadar uzanan alan içinde elde ediliyordu. Orta Amerika'nın kuzeydoğu kesiminde tropikal sukabağı ve kabak örneklerine, özellikle Missouri, Kentucky ve Tennessee'de rastlanmaktadır. Arkaik dönemde ovalar, özellikle bizon, kunduz, antilop, geyik, karaca ve daha küçük hayvanları avlamak açısından kullanılıyordu. Kaya sığınaklarında ve su kenarlarında, rüzgârın yardımıyla ya da suyun itme gücüyle toprakla dolmuş arkeoloji alanları da ortaya çıkarılmıştır. Mızrak ya da ok uçlarının biçimlerinin bu bölgede geliştirilmiş olmasına karşın, bazı biçimler daha uzak doğudan ya da batıdaki ovalık alandan alınarak, bölgeye uyarlanmıştır.
Arkaik dönemde çöl: Arkaik dönemde çölde (ya da Batı'da), pek çok topluluklar uzun süre mağaralarda ve kaya sığınaklarında yaşamıştır. Utah'ta Danger mağarasında ve öteki çöllerde, Arkaik dönemle ilgili arkeoloji alanlarında, bir dizi organik, insan eliyle yapılmış nesne bulunmuştur. Sazlardan örülmüş sepetler, paspaslar, bitkisel maddelerden yapılmış sandaletler, ateş delikleri ve ocaklar, hayvan derisinden keseler, giysiler, çarıklar, kuş tüyünden yapılmış ipler. Niteleyici taş aletler, çeşitli biçimlerde çentikli ve saplı mızrak uçları ya da ok uçları, deliciler, kazıma aletleri, değirmen taşları da içermektedir. Dönemin temel besin maddeleri çeşitli kökler, fındıklar ve öbür bitkisel ürünlerin yanı sıra, pek çok çeşit hayvan, kuş ve balıktır. Söz konusu uyarlığın özelliklerini belirten arkeoloji alanları, Büyük Okyanus kıyıları ve su kaynakları bulunan yerlerdir.
Arktika ve as Arktika: Eleut adalarında, Alaska'da ve Arktika'nın Kanada'ya bağlı kesiminde, küçük topluluklar özgün avcılık ve toplayıcılık uygarlıkları geliştirmişlerdir. Söz konusu uygarlıklar, güç doğa koşullarına nasıl uyarlandıklarını yansıtmaktadır. Bering boğazı ve çevresinde memeli deniz hayvanları avcılığı, İ.Ö. 2000'den çok daha erken dönemde, kuzeydoğu Kanada'nın kuzeydoğu kesiminde ve Grönland'da dağınık halde yaşayan Eskimolartarafından uygulanmıştır. Aynı dönemlerde Kızılderili nüfus, avcılık ve toplayıcılık için küçük topluluklar halinde iç kesimden ormanlara ve as Arktika'ya yayılmıştı.
Orman uygarlığı: İ.Ö. 1000 yıllarında, Kuzey Amerika'nın doğu kesiminde bazı belirgin uygarlık gelişmeleri ortaya çıkmıştır. Arkeologlar bu uygarlığı, "Tarihöncesi orman uygarlıkları bütünü" diye tanımlamaktadırlar. Söz konusu belirgin özelliklerin başlıcaları arasında, ölüleri topraktan yapılmış mezarlara gömme, seramik üretimi, borulu pipo, yeni gerdanlık biçimleri, metalden yapılma baltalar, süslemelerde bakırın daha çok kullanılması, hammadde ticareti ya da değiş-tokuşundaki artış ve insan eliyle üretilen gereçlerin artması sayılabilir.
Ohio vadisinin orta kesimindeki Adena arkeoloji alanlarında (yaklaşık İ.Ö. 500), tahtaya incelikle işlenmiş, toprak dolgulu mezarlar, cenaze törenlerinin, özellikle de topluluğun önde gelen erkekleri için yapılan cenaze törenlerinin öneminin arttığını yansıtmaktadır.
Doğu kesiminin büyük bölümündeki arkeoloji alanlarında, orman uygarlığının orta dönemindeki (İ.Ö. I. yy'dan başlayan, İ.S. 300-400'e kadar süren dönem) uygarlıklar ile Ohio'daki Hopewell arkeoloji alanındaki uygarlıklar arasında güçlü bir uygarlık alışverişi bulunduğunu yansıtmaktadır. Ohio'da daire biçiminde, geometrik biçimlerde hazırlanmış mezarlar, bazen binlerce kilometrekareye yayılmakta, her kişinin hangi toplum grubundan olduğuna ve toplum içinde konumuna göre değişiklik göstermektedirler. Söz konusu alanlarda bulunan bakırdan yapılma oyma eşyalar, mika, taş, motifli seramik, pipolar, büyük deniz kabukları ve öbür değişik gereçlerin tümü, gömme törenleriyle ilintilidir. Alet ve süslemelerin yapımında Yellewstone Park'tan elde edilen obsidyen taşları ve düşen göktaşlarından elde edilen parlak demir kullanılmıştır. Bu dönemde doğudan güneybatıya kadar uzanan bölgede darı yetiştirilmeye başlanmış olmasına karşın, henüz temel besin maddesi durumuna gelmiştir. Evlerse artık tahtadan, yuvarlak değil aşağı yukarı kare biçiminde yapılmıştır. İllinois vadisinde, Mississippi vadisinin kuzey kesiminde, Batı Michigan'da, Mississippi vadisinin aşağı kesiminde, Tennessee'nin orta ve doğu kesimlerinde, doğudaki körfez kıyıları boyunca ve Missouri vadisinin aşağı kesimlerinde, önemli ama göze pek güzel görünmeyen gelişmeler ortaya çıkmıştı. Orman alanının kuzey, doğu ve orta kesimlerindeki Hopewell uygarlığına benzer uygarlıkta toplulukların araç-gereç yapımı daha az gelişmişti; ama nüfusları ve toplum örgütleri oldukça gelişmişti.
Mississippi uygarlığı: Hopewell uygarlığının ortaya çıkışından bir süre sonra, I. binyılın ortalarında yavaş yavaş yok olduğu sırada, pek çok yerel geç dönem orman uygarlığı ortaya çıktı. Bu uygarlıklar, araç-gereç yapımı açısından çok önemli değillerdir; ama geniş bir alanda yaşama biçiminin değiştiğini gösterirler. İ.S. 700 ve 900'lerde ekonomi avcılığa ve değiş-tokuşa dayanıyordu, ayrıca darı tarımının önemi gün geçtikçe artıyordu. Başka bir önemli değişiklik de, batıdan gelen ok ve yayın tanınmaya başlanmasıydı. Yerleşmeler, daha uzun süreli olmaya başladı. Ev biçimleri yavaş yavaş duruma getirildi. Saint Louis'den Vicksburg'a, Mississippi vadisi ile uzantıları boyunca, birkaç yüz Mississippi topluluğu ortaya çıktı. 900'den 1400'e kadar olan dönem içinde pek çok yerleşme kuruldu. Nüfusları üçyüz binden birkaç bine kadar değişen bu tahkimli kasaba ve köyler, daha küçük köylerle, tarım alanlarıyla ve avcılık bölgeleriyle bağlantılıydılar. Genellikle büyük bir meydanın çevresine, çeşitli amaçlarla kullanılan tören yapıları yapılıyordu. Ayrıca, dayanıklı dikdörtgen evlerin çevresine çit çekilmeye başlandı; kâse, kavanoz, tabak, tava, şişe gibi, çok çeşitli biçimlerde işe yarar seramik üretildi. Topraktan büyük mezarlar, ölen kişinin topluluk içindeki işlevine, konumuna göre yapılıyordu. Bazı bölgelerde komşu topluluklarla savaşların nedeni, üretilenlerden istenilen haraç ya da üretim fazlasını ele geçirmek değil, bu kabileleri bütünüyle denetim altına alma isteğiydi. Pek çok Kızılderili kabilesi, bu Mississippi topluluklarından gelmiştir. Bu topluluklar arasında Chickasawlar, Creekler ve Natchezler sayılabilir. Kansas City'den Missouri'ye, Bismarck'a ve Dakota'nın kuzey kesimine kadar uzanan bölge içinde nüfusları birkaç yüz dolayında tarımcı topluluk da gelişmişti. Hem daire biçimi, hem kare biçimi evler yapan bu topluluklar, tarımla uğraşmalarına karşın, bizon, vb. hayvanları avlamayı da sürdürdüler. Araç-gereçler kültürü ve toplum yapılanmaları, doğudakiler kadar gelişmemiş, bu tarımcı topluluklar, Hidastaların, Mandanların, Omahaların, Pawneelerin ve Wichitalarin atalarıdır.
Güneybatı: Güneybatıda birinci binyılın ilk çeyreği boyunca tarımcı topluluklar gelişti. Tarıma Meksika'nın kuzeybatı kesiminden gelen darıyla başlamışlardı. Daha sonra aynı bölgeden gelen seramikle de tanıştılar. Bu tarım köyleri İ.S. 500'e doğru kuruldu ve kuzeye doğru yayıldı. Anasazi Kızılderililerinin atalarını oluşturan bu topluluklar, güneydoğunun Kurak ikliminde ekip-biçmek için başarılı yollar buldular. Nüfus ve uygarlık, gelişmesi de, 700'den 1300'e kadar uzanan dönem içinde en büyük yerleşme merkezleri güneybatı boyunca gelişti: New Meksico'nun batı kesiminde Chaco kanyonunda, kuzeybatı Arizona'da (günümüzdeki adı Flagstaff olan alan), Colorado'nun güneybatı kesiminde Mesa Verde. Yer altında tören odaları bulunan çok odalı ve çok katlı pueblo tarzı evler, gelişmiş ve çok çeşitli seramik geleneği, taş ve kemikten yapılan aletler, süslemeler, sepetler, paspaslar, dokuma çantalar, pamuklu kumaşlar, Anasazi uygarlığının doruk noktası oldu. 1300'den sonra Anasazi toplulukları, biraz da kuru iklimin etkisiyle, tarıma daha elverişli bölgelere çekildiler. Çekildikleri bu bölgelerde Hogi, Zuni ve Rio Grande Pueblo Kızılderilileri, atalarının izinden giderek Eskiçağ uygarlıklarını günümüze aktarmışlardır.
1500 yıllarında Apaçilerin ve Navajoların avcı-toplayıcı ataları, kuzeyden başlayarak, güneybatıya kadar uzanan bölgeyi istila etmeye başladılar. Apaçiler ve Navajolar, Pueblo halklarıyla pek çok konuda anlaşmazlıkları olmasına karşın, zamanla Pueblo uygarlığına, çiftçiliğe, dokumacılığa ve bazı dinsel düşüncelere uyarlanmaya başladılar.