Lale Devri
(1718-1730). Osmanlı tarihinde batılılaşma yönünde ilk adımların atıldığı Lale Devri adını dönemin yaşam biçimini simgeleyen lale çiçeğinden almıştır.
Lale Devri’ne damgasını vuran kişi Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olmuştur. İbrahim Paşa 1718’de sadrazam olur olmaz ağır koşullar altında imzaladığı Pasarofça Antlaşması ile 1714’ten beri Avusturya ve Venedik’e karşı sürdürülen savaşa son vermişti. Avrupa ülkelerinin gittikçe güçlenmekte olduğunu ilk fark eden kişilerden olan İbrahim Paşa barışçı bir ortam yaratmak ve batıyı daha yakından tanımak istiyordu. Bu amaçla İstanbul’daki batılı ülke elçileriyle yakın ilişkiler kurdu, bir yandan da Avrupa ülkelerine elçiler göndererek buralardaki toplumsal ve ekonomik yaşamı tanımaya çalıştı. Bu elçiler arasında 1720’de Paris’e giden Yirmisekiz Mehmed Çelebi, İbrahim Paşa’yı en çok etkileyen kişi oldu. Yirmisekiz Çelebi’nin 1721’de dönüşünde sunduğu bilgiler ve belgeler İbrahim Paşa’da Avrupa tarzı yaşamı Osmanlı Devleti’nde de egemen kılma isteği uyandırdı.
İlk kez Padişah III. Ahmed’in de onayıyla geniş bir bayındırlık etkinliğine girişilerek İstanbul’da batıdaki örneklerine benzer bir çok bina ve bahçe yapıldı. Boğaziçi ve Haliç kıyıları yalılarla, köşklerle, kasırlarla donatıldı. Saray çevresinden başlayarak birçok yüksek devlet görevlisi ve halkın varlıklı kesimi buralarda eğlence dolu bir yaşam sürmeye başladı. Bu o zamana kadar içe kapalı bir
yaşamı olan bütün halk kesimlerinin görmediği bir şeydi. Her vesileyle düzenlenen kitlesel eğlencelerle bu yaşam biçimi giderek yaygınlaşmaya başladı. Döneme adını veren lale çiçeğinin en güzelini yetiştirmek için herkes birbiriyle yarışır oldu. Bu amaçla başta Hollanda olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinden ve İran’dan lale soğanı bile getirtildi. Savurganlığa varan bu harcamalar yüzünden birçok tüketim maddesinin fiyatı aşırı biçimde yükseldi. Öte yandan Lale Devri’nde bazı
önemli yenilik girişimleri de oldu. Bunlar arasında en kalıcı olanı matbaadır. Ayrıca dönemin ünlü
şairi Nedim’in başkanlığında oluşturulan bir kurul batı ve doğu dillerinden çeviriler yapmakla görevlendirildi. İzmit’te bir kâğıt fabrikasının yapımına başlandı. Önemli bir girişim de İstanbul’u sık sık kasıp kavuran yangınlarla mücadele için tulumbacılık örgütünün kurulmasıdır.
İstanbul dışında Anadolu ve Rumeli halkı geleneksel yaşam biçimini korudu. III. Ahmed’in hazine gelirlerini artırmak amacıyla iltizam usulünü (vergileri aracılar eliyle toplama) yaygınlaştırması ve paranın değerini düşürmesi halkın daha çok ezilmesine yol açtı. İstanbul’daki esnafa ve zanaatçılara konulan ağır vergiler de kentte hoşnutsuzluk yarattı. Damat İbrahim Paşa’nın birçok devlet görevini
kendine bağlı kişilere vermesi ve onları uzun süre aynı yerde tutması yükselme bekleyen birçok memurun tepkisini çekiyordu. Bütün bunlara 1723’te başlayıp aralıklarla süren İran Savaşı dolayısıyla konulan olağanüstü vergiler eklenince halkın hoşnutsuzluğu doruk noktasına vardı. 28 Eylül 1730’da
Damat İbrahim Paşa’ya karşı olanların başını çekenlerden Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa'nın kışkırtmasıyla eski bir denizci olan Patrona Halil İstanbul’da ayaklanma başlattı. Üç gün içerisinde İstanbul’u ellerine geçiren ayaklanmacılar III. Ahmed’den Damat İbrahim Paşa ve yakın adamlarının idamını istediler. III. Ahmed bu isteği yerine getirdiyse de tahtını kurtaramadı. Patrona Halil’le birlikte hareket eden devlet adamları III. Ahmed’in yerine I. Mahmud’u padişah yaptılar. Ayaklanma sırasında Lale Devri’nde yapılan binalar yakılıp yıkıldı. Yenilik simgesi sayılan birçok şey yok edildi. Damat İbrahim Paşa’ya yakınlığıyla tanınanlar ya öldürüldü ya da sürgüne gönderildi. Osmanlı tarihinde 12 yıl süreyle değişik bir çığır yaratan Lale Devri böylece kanlı biçimde sona erdi.