Lût Gölü
Ölü Deniz adıyla da bilinen Lût Gölü, İsrail ile Ürdün sınırındaki derin bir vadiye gömülmüş, hiçbir açık denizle bağlantısı olmayan bir tuz gölüdür. Uzunluğu yaklaşık 80 km, en geniş yeri 18 km olan gölün doğu kıyıları Ürdün’ün çöllük Moab Yaylası’yla, batı kıyıları ise İsrail topraklarındaki Yahuda Tepeleri’yle sınırlanmıştır. Bu tepelerin 80 km daha batısında da Akdeniz kıyılan uzanır.
Lût Gölü’nü çevreleyen dik yamaçlı çöküntü alanı Büyük Rift Vadisi’nin uzantısıdır. İsrail’in kuzeyinden Kızıldeniz’e kadar inen bu vadinin tabanında Hermon Dağı’nın eteklerindeki kaynaklarla beslenen Şeria Irmağı güneye doğru hızla akar. Taberiye Gölü’nü aşıp Lût Gölü’ne doğru yaklaştıkça, Şeria vadisinin gür yeşilliği giderek çoraklaşır, kurak ve çıplak bir görünüm alır.
Şeria Irmağı’nın durmadan taşıdığı bol suya karşın Lût Gölü hiçbir zaman dolmaz. Suyun yüzeyi hemen her zaman deniz düzeyinin, örneğin yakınındaki Akdeniz’in 400 metre kadar altında kalır. Bu yüzden Lût Gölü’nün çanağı, dünyadaki bütün göller içinde en çukur olanıdır. Kışın ve baharda biraz yükselen su düzeyi yaz aylarında gene düşer; çünkü yağışlar çok az, buharlaşma çok fazladır. Kurak yaz aylarında her gün yaklaşık 2 cm yüksekliğinde bir su katmanı buharlaşarak yok olur.
Buharlaşmadan ileri gelen sürekli su kaybı ve gölün yakınındaki sıcak tuzlu su kaynakları nedeniyle Lût Gölü’nün suları deniz suyundan altı kat daha tuzludur. Bu yüzden, denize bırakıldığında kolayca batan herhangi bir nesne Lût Gölü’nün sularında hiç batmadan yüzer. Örneğin göle giren bir insan çabalasa bile suyun altında kalamayacağı için boğulma tehlikesi yoktur.
Bu yoğun tuzluluk derecesinin doğal sonucu olarak Lût Gölü mineraller açısından da çok zengindir. Göl sularının özel havuzlarda buharlaştınlmasıyla, yapay gübre üretiminde kullanılan potas ve dokuma sanayisinde kullanılan magnezyum klorür elde edilir.
Aslında Ölü Deniz adı bu göle çok uygundur. Çünkü, Lût Gölü’nün sularında ve çevresinde hemen hiçbir canlı yaşamaz. Gölde hiç balık yoktur; Şeria Irmağı’na kapılarak gelen tatlı su balıkları da bu tuzlu sulara ulaşır ulaşmaz ölür. Neredeyse çölleşmiş olan kıyılarında ise, ancak kuru toprağı nemlendirecek kadar yağmur yağdığında yeşeren çalılıklar bulunur. Gölün çevresini batıda boz renkli sarp kayalıklar, doğuda da yüksek ve dik yamaçlar oluşturan parlak renkli kumtaşları kuşatır. Bu kayalıkların da etkisiyle, yaz aylarında gölün çevresinde sıcaklığın 51°C’ye kadar yükseldiği olur. 1967’ye kadar Lût Gölü’nün kuzey yarısı Ürdün’ün, güney yarısı İsrail’in sınırları içinde kalıyordu. O tarihte İsrail, Batı Şeria bölgesiyle birlikte gölün kuzeyinin batı kıyılarını da işgal etmiş ve bir daha buradan çekilmemiştir. Bugün her iki devlet gölün çevresini canlı bir turizm merkezine dönüştürme çabası içindedir.