Nizam-ı Cedid
Nizam-ı Cedid, Osmanlı Devleti’nde III. Selim döneminde (1789-1807) girişilen yenileşme hareketinin adıdır. Yeni düzen anlamına gelen Nizam-ı Cedid askerlik, yönetim, maliye, tarım, sanayi, ticaret gibi geniş bir alan için öngörülmüşse de varlığını daha çok askerlik alanında göstermiştir.
18. yüzyılda Lale Devri’nde başlayan ilk yenileşme hareketi 1730’da Patrona Halil Ayaklanması ile son bulmuştu. 1730’dan sonra başa geçen I. Mahmud (1730-54), III. Mustafa (1757-74) ve I. Abdülhamid (1774-89) gibi padişahlar yenilikçi olmamakla birlikte, art arda uğranılan yenilgiler karşısında askerlik alanında bazı yenileşme girişimlerinde bulunmuşlar, bunların olumlu sonuçları da görülmüştü.
III. Selim 1789’da padişah olduğunda Osmanlı Devleti’nin savaş alanındaki yenilgileri ve toprak kaybı sürüyor, Avrupa da Fransız Devrimi’nin etkisiyle sarsılmaya başlıyordu. III. Selim Avusturya ile 1791’de Ziştovi, Rusya ile de 1792’de Yaş antlaşmalarını imzalayarak barışı sağladıktan sonra, devlet ve toplum düzeninde yapılacak değişiklikler üzerinde durmaya başladı. Bu amaçla devlet adamlarından, Avrupa ülkelerine giden elçilerden düşüncelerini bildirmelerini istedi. Ayrıca İstanbul’da bulunan Fransız askeri uzman Henri-Gratien Bertrand ile Fransa’nın İstanbul elçiliğinde görevli Ignatius Mouradja d’Ohsson da padişaha birer rapor sundular. Toplanan bu görüşler bir kurulca değerlendirilerek 72 maddelik bir program hazırlandı. Program öncelikle askerlik alanında köklü değişiklikler yapılmasını öngörüyordu. Buna göre batı tarzında eğitim görecek 12 bin kişilik yeni bir ordu kurulacak, donanma yenilenecek, humbaracı, lağımcı, topçu sınıfları dönemin koşullarına uygun duruma getirilecekti. Askeri eğitim için de yeni okullar açılacaktı.
İlk olarak, daha önce kapatılmış olan Humbarahane 1792’de yeniden açıldı. 1793’te de İstanbul’da Levend Çiftliği’nde ilk Nizam-ı Cedid birliği eğitime başladı. Yeniçerilerin tepkisini önlemek için bu birliğin İstanbul Boğazı’nı korumak amacıyla kurulduğu açıklandı. Tophane ve Tersane için Avrupa’dan uzmanlar getirildi. Kısa sürede 45 gemilik yeni bir donanma inşa edildi. Nitelikli topçu ve istihkâm subayı yetiştirmek amacıyla 1795’te Mühendishane-i Berri-i Hümayun
(Kara Mühendishanesi) açıldı. Bütün bu harcamalar için de İrad-ı Cedid adıyla yeni bir mali kaynak oluşturuldu. III. Selim bir yandan da yönetim alanında, yüksek devlet görevlilerinin atanmalarıyla ilgili yeni düzenlemeler yaptı. Avrupa’da sürekli elçilikler kurarak batıdaki gelişmeleri yakından izlemeye çalıştı. Kapitülasyonların olumsuz etkilerini azaltmaya, yerli sanayi ürünlerinin kullanımını özendirmeye yönelik önlemler ise pek başarılı olmadı.
1806’ya gelindiğinde askerlik alanında süren yenileşme bir dönüm noktasına vardı. O tarihe kadar Nizam-ı Cedid birlikleri İstanbul'da ve Bolu, Bursa, Kütahya, Konya gibi merkezler ile Mısır’da kurulmuştu. Nizam-ı Cedid birliklerinin Rumeli’de de oluşturulması yolundaki karar ise, güçlerinin kırılacağından çekinen âyanlarca hep engellenmişti. III. Selim 1805’te bu konuda yeni bir girişimde bulununca sert tepkiyle karşılaştı. Rusçuk âyanı Tirsinikli İsmail Ağa 1806’da Silivri’ye kadar ilerleyerek Anadolu’dan gelen Nizam-ı Cedid birliklerinin Rumeli’ye geçişini engelledi. Bu arada Rusya’nın Boğdan’a saldırısı üzerine yeni bir Osmanlı-Rus Savaşı başladı. Birbiri ardı sıra gelen olaylar Nizam-ı Cedid’den hoşnut olmayanları harekete geçirdi. Mayıs 1807’de İstanbul’da patlak veren Kabakçı Mustafa Ayaklanması sonunda III. Selim tahttan indirildi, Nizam-ı Cedid birlikleri dağıtıldı, bütün yenilikçi girişimlere de son verildiği açıklandı. Ama kısa bir duraklamadan sonra II. Mahmud, III. Selim’in başlattığı hareketi daha güçlü biçimde sürdürdü.